10 Ekim 2019

Dünya Bir Bahçedir Duvarı İse Devlet

Gülleriyle, sümbülleriyle, laleleriyle, türlü türlü meyvesiyle, emsalsiz bir bahçedir, Anadolu. Toprağı bereketli, insanı merhametli, tarihi heybetli yurdum. Baharda kızıl gelincikleriyle süslenen, yazın altın sarısı başaklarla süzülen, kış gelince beyaz örtülere bürünen, dünyanın en güzel bahçesi. Aşığı çok, seveni çok, düşmanı çok, vatanım.

Ölmek üzereyken vasiyetini yazdıran Aristoteles, kendisi için sekizgen bir anıt yapılmasını ve her köşesine sözlerinden birinin yazılmasını ister. Bu sözlerden birisi de “Dünya bir bahçedir, duvarı ise devlet” (Nüzhetü'l Ervah, s. 364) sözüydü. Bu sözün hikmeti üzerine düşünürken kendimi bu yazının içinde buldum.

Güzel olana rağbet eden çok olur. Bu yüzden her güzel bahçenin bir duvarı, onu koruyan bekçileri ve bakımını yapan hizmetkarları olmalı. Olmalı ki bahçe bozulmasın, hayvanların ayakları altında çiğnenmesin, korunsun ve bakılsın ki bahçenin bereketi daim olsun. İşte bu mümbit ve eşsiz Anadolu bahçesinin binlerce yıldır korunmasını sağlayan, onun hayvanların ayakları altında ezilip gitmesine mâni olan ve bahçemizi düşman eline teslim etmeyen nice hizmetkarlar, nice bahçıvanlar, nice şehitler vardır. Anadolu bahçesi bizlere onların armağanıdır.

Dünya yurdunda bizim kaderimize Anadolu topraklarında var olmak ve yaşamak yazılmış. Burası bizim evimiz, bağımız, bahçemiz. Bu eşsiz bahçeyi korumak, sahiplenmek, ilgilenmek ve yaşatmak ise hepimizin görevi. Zira insanın vatanı, inancı, özgürlüğü ve onuru varsa hayatındaki diğer var olanların anlamı ve değeri olur. Şayet üzerinde gezindiğiniz, rızıklandığınız, keyiflendiğiniz bahçenizi koruyan bir duvar (devlet) yoksa, bahçenizin ne zaman, kim, hangi hayvan veya hangi gaspçı tarafından talan edileceğini bilemezsiniz.

 

Güzelliğiyle ve bereketiyle dillere destan olmuş Şam, Halep ve Bağdat bahçeleri şimdilerde toplu mezarlıklara dönmüş durumda. Ne güller açıyor artık bu bahçelerde ne de bülbüller ötüyor. Milli şairimiz Mehmet Akif'in söylediği üzere,

Sahipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.

 

Evet, biz sahip çıktığımız müddetçe bahçemiz, yurdumuz daim olacaktır. Biz bir ve birlikte olduğumuz müddetçe tüm oyunlar bozulacaktır. Biz güçlü olduğumuz müddetçe mazlumların umudu daim olacaktır. Kendimiz için, çocuklarımız için, geçmişimiz için, geleceğimiz için, bahçemize sahip çıkmak zorundayız.

 

Farklı siyasi görüşlere, farklı etnik kimliklere, farklı kültürel özelliklere sahip olabiliriz. Tüm bu farklılıklarımıza karşın üzerinde gezindiğimiz, nefes aldığımız, huzur bulduğumuz bu topraklar hepimizin ortak zemini. Aynı toprağın üzerinde duruyor, aynı gökyüzüne bakıyoruz. Gökyüzünde ay yıldızımız dalgalanıyorsa, minarelerde ezanımız okunuyorsa huzur buluyoruz.

 

Anadolu toprakları üzerinde yüzyıllardır oynanan oyunlar bu birlikteliği yıkmak, eşsiz Anadolu bahçemizi, istila ve talan etmek üzerine kuruldu. Fakat başaramadılar, çünkü zamanı geldiğinde canıyla, kanıyla, feda oldu yiğitler. Göğüslerini siper ettiler düşmana, sıradağlar misali. Başaramadılar, çünkü kardeşliğimizden, birliğimizden ve güzel bahçemizden vazgeçmedik. Gerekirse canımız pahasına yurdumuzu, vatanımızı, bu güzel bahçemizi savunmaya devam edeceğiz ve yine başaramayacaklar. Milli şairimize merhum Mehmet Akif bu oyunu görmüş ve bize nasihatte bulunmuş. Şöyle diyor;

 

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

 

Unutmayalım ki bahçemizin duvarı ne kadar sağlam ne kadar güçlü ve ulu olursa, bahçemiz ve içindeki güzellikler de o kadar güvende olur. Dünyanın en güzel bahçesinin ve onun duvarının (devletimiz) mahşere dek daim ve kaim olması duasıyla…

 

Vesselam…