Dünya Kadınlar Günü'nün ayartıcı ideolojik yüzü
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1977’de kabul edilen kadınların “sosyo-ekonomik ve siyasî eşitlik” hakkının tescil edilişinin tarihidir. Vahşi kapitalizmin hâkim olduğu Batılı ülkelerin fabrikalarında kötü şartlarda köle gibi çalıştırılan kadınların 1857’de başlayan iş bırakma eylemleri neticesinde kazandıkları bu haklar o şartlarda bir dayanışmanın adıdır.Yarım asır sonra Kadınlar Günü bu gayenin dışına çıkarak, kadın haklarını erkeğin hâkim olduğu gelenekli bir toplumdan “kurtuluşun ve bağımsızlığın” ideolojik mücadelesine dönüştü. Bu mânada kadın hakları, kapitalist ve seküler anlayışla “Tanrılarından” uzaklaşan Batılı toplumun aile müessesesinden, eşten ve çocuktan kopuşu hızlandıran sözde “özgürleşme” hareketine evrilmeye başladı.
HEDEFİ ERKEĞE KARŞI
SENDİKALAŞMIŞ SEKÜLER KADIN TOPLUMUDUR
Arka plânında kadın
üzerine ideolojik hedefleri olan Dünya Kadınlar Günü’nün talep ve gayelerinde
neler olduğunu bilmek gerek. Dünya Kadınlar Günü’nün varacağı nokta erkeğe
karşı sendikalaşmış kadın toplumu oluşturmaktır. Bu tehlikeyi düşünmek bile
ürkütüyor insanı. Kadının sosyal hayatta “rahat etmesi” için Batı’da başlayan
“kıyafet reformu” yâni açık ve dekolte giyinme, evin erkeğinin bağlı olduğu
gelenekli değerlere bağlı olmamak, “özel hayata” karışmamak” gibi bir yığın
sözde haklar millî kadın anlayışımıza ve aile yapımıza terstir.
ÇOK YÜZLÜ DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NÜN İFSAD EDİCİ
FAALİYETLERİ
Müslüman Türk aile
yapısını yozlaştırıcı tarafları göz ardı edilen İstanbul Sözleşmesi’nin Dünya
Kadınlar Günü’nde gündeme getirilmesi mânidardır. Müslüman Türk kadını ve aile
yapısıyla uyuşması mümkün olmayan seküler ve “bağımsız özgür kadını” savunan ve
bunu hak olarak gören “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesi”ni (CEDAW) programına alan Dünya Kadınlar Günü masum ve millî
olabilir mi? “Bekâret Kontrolüne Hayır”, “Bedenimiz Bizimdir” gibi gayr-ı
İslâmî talepleri olan Dünya Kadınlar Günü’nün hedefleri arasında Batılı kadın
ve aile yapısını ikâme etme düşüncesi su götürmez bir gerçek. Anadolu’da ve
muhafazakâr bölgelerdeki “anma günlerinde” bu şenî gayelerini gündeme
getirmezler.Sanayileşmenin ardından kadının çalışma hayatına dâhil
olmasıyla ortaya çıkan kadının emeği ve hakkı gibi meseleler her ülkenin kendi
millî değerleri ve toplum yapısına göre halledilecek meselelerdir. Kadınlar
Günü’nün bununla doğrudan ilgili bir hareket olduğu söylenemez. Erkek eşten
bağımsız olarak seküler bir sosyal harekete dönüşen Dünya Kadınlar Günü her
ülkede değişik üslûpla icra-ı faaliyet ediyor. Modernlik, cinsiyet eşitliği ve
“cinsel yönelim serbestliği” taraftarıdır. Hümanist ve sekülerdir. Öyle ki, ülkeden
ülkeye, hattâ aynı ülkede şehirden şehire kılık değiştiren bukalemun bir
anlayışa sahip. Asıl gayesi kadınları mensup olduğu milletin kadın anlayışından
uzaklaştırmak, ayartmak ve bölücülük...
“KADININ
ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ” KADININ DA AİLENİN DE ÇÖKÜŞÜDÜR
Feminist hareketin
desteklediği Dünya Kadınlar Günü’nün hedefi Türkiye’deki taraftarları da dâhil,
“kadını özgürleştirip” aile kurumunu yozlaştırmaktır. Dünya Kadın Günü
savunucuları “Bedenimiz, emeğimiz bizimdir”, “Erkekler evlere,
kadınlar sokaklara”, “Özgürlüğünü ve haklarını arayan kadınlar toplanın!” şeklinde
korona virüsünden daha tehlikeli kışkırtıcı ve yıkıcı bildirilerle
dolaşıyorlar. Müslüman kadını temsil etmeyen sinema artistleri, zâniliğin
sanatını yapan sanatçılar “Kadın Günü” programlarıyla aile yapımızı bölücü bir
anlayışı telkin ediyorlar. Bu pespâye günün “aktörleri” nin sıkça
kullandıkları “Fetvalarla değil, kendi irademizle yaşayacağız” sloganı
Müslüman aile yapısının köküne konan bir dinamittir. Hangi yabancı ideoloji bu
slogandan daha yıkıcı olabilir? En temel düşüncesi “Sınıfsal, ulusal,
cinsel, sömürüye son…” olan Dünya Kadınlar Günü’nün gayesi Müslüman
kadını millî ve ulvî değerlerinden koparmak, modern kapitalist kültürün
yayılmasıyla zaten zayıflayan aile yapısını daha da çökertmektir.
KADININ HÜR
YAŞAMASI PARÇALANMAKTIR
Dünya Kadınlar Günü
savunucuları “Biz erkeğin eğe kemiğinden yaratılmadık”
bildirileriyle alenen bölücülük yapıyorlar. Kur’ânî yaratılış inancını yok
eden, kadınların dimağını zehirleyen bundan daha tehlikeli bir slogan olabilir
mi? Müslüman Türkiye’nin kadınlarını “Hür doğmuşuz, hür
yaşayacağız” diyerek meydanlara çağıran Kadın Günü savunucularını
desteklemek ihânetin tâ kendisidir. Müslüman toplumda kadının “hür yaşaması” ne
anlama gelir? Akıbet maazallah ne olur? “Kaderimi kendim tayin ederim” ne
demektir? Kaderini kendi tayin kadın toplumunun sonu uçurumdur, parçalanıştır…
TÜRKİYE’NİN “DÜNYA
KADINLAR GÜNÜ”NE İHTİYACI YOKTUR
Modern
ahlâksızlıktan, Batı taklitçiliğinden, yozlaşmaktan, lümpenlikten,
pespâyelikten başka bir şey değil Dünya Kadınlar Günü. Batılılaşmayı
resmîleştiren Kemalist Cumhuriyetin Türk kadınına kötü bir hediyesidir.
Türkiye’de Müslümanca hayat ölçülerine göre kadınların çalışma hayatındaki
yeri, rolü ve şartlarını bilmek ve gaye edinmek gibi bir derdi yok. Kadına
yapılan şiddetin, kadının istihdam ve ücret gibi haklarının Müslümanca
konuşulduğu bir gün olmadığı, Batı’nın sözde “özgürlükçü” ve seküler kadın
toplumuna özendiren bir faaliyete dönüştüğü ortadadır. Bu gayeye sahip Kadınlar
Günü’nün kadınlarımızın haklarının konuşulduğu bir dayanışma günü olduğunu kim
söyleyebilir?
ARTİST “SÖYLEŞİLERİ”NDEN
KADIN HAKKI HÂSIL OLMAZ
Kadınlar Günü’nün
mâsumâne bir dayanışma gibi gösterilmesinin arkasındaki kültürel kirlenmeye
dikkat! Meselenin trajik tarafı muhafazakâr iktidara rağmen Dünya Kadınlar Günü
büyük şehirlerin ardından Anadolu’nun muhafazakâr şehirlerinin şeddadî
plazalarında da boy gösteriyor. Pespâye sinema artistlerini, müptezel ve
dekolte sanatçıları taşranın muhafazakâr ve dindar kadınlarıyla “buluşturma”,
“söyleştirme” geceleri düzenlemek millî kimliğimizin izzet ve
haysiyetine hakarettir.
KADIN HAKLARINI
“VEDA HUTBESİ”YLE SAVUNMAK
Elbette kadınlar
şiddet görüyor ve haksızlığa uğruyor. Bunun karşısında olmak insanî bir
düşüncedir. Sormak lâzım; bu mudur Müslüman toplumda kadın dayanışması ve kadın
hakları? Müslüman toplumun kadın gününde Hazret-i Peygamber Efendimiz’in Veda
Hutbesi’nde buyurduğu "Ey İnsanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu
hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti
olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helâl kıldınız.
Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır…”
sözleri üzerinden kadın haklarının konuşulması gerekmez mi? Kadına yapılan
zulüm konuşulacaksa, şapka inkılâbına karşı olmakla suçlanarak Kemalist
Cumhuriyetin kanlı İstiklâl Mahkemelerinde sorgusuz sualsiz idam edilen Erzurumlu
Şalcı Bacı’nın idamı konuşulsun. Kadın Günü’nde kadın hakları konuşulacaksa,
kadının şiddet görmesinin sebepleri ve çözüm yolları postmodern festivallere
dönüştürülmeden, âlimler ve kâmil insanlar hâkemliğinde İslâmî çerçevede
ciddiyetle müzakere edilsin. Sözün özü: Dünya Kadınlar Günü’nün durduğu yer ve
gayesi netamelidir, güvenilmez…
* * * * *
AHLÂK VE İSTİKAMET DERGİSİ
Yazar Haki Demir’in idaresinde çıkan Ahlâk ve İstikamet / Aylık Fikir ve Siyaset
dergisi” nin(www.ahlakveistikamet.com)
Mart 2022 / 10. sayısında Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasî meseleler tahlil
ediliyor. Siyasî yapının ârızaları, aksayan yönleri ve ne yapılması gerektiği
işleniyor. Siyasî zeminde bugün gelinen nokta İslâmî açıdan ne ifade ediyor? Bu
önemli mevzular olumlu tenkit çerçevesinde ve ikaz edici bir üslûpla ele
alınıyor. Bu sayının kapak konusu: “ERDOĞAN’IN SİYASÎ ŞİFRELERİ”
dir.
Bu önemli
sayının mündericatı şöyle:
TAKDİM / Ali
Ergen
1.
KISIM-İSLÂMÎ MÜCADELE
İslâmî
muhalefet fikriyatı-3-İstişare ve muhalefet / Hamza Kahraman
İkinci asrın
ihâneti / Selahattin Adanalı
Zor zamanda
konuşmak… / Osman Gazneli
2.
KISIM-SİYASÎ MÜCADELE
Meşruiyet-6-Hakiki
meşruiyet / Haki Demir
3.
KISIM-SİYASÎ REJİMİN KİMLİĞİ
“Gelenekleşen
korsanlık”-1-Takdim / Mustafa Karaşahin
Cehalet
dinamiği-1-Takdim / Abdullah Tatlı
4.
KISIM-YENİ TÜRKİYE
İttifak
ihtimalleri-2-İttifak denklemlerinin mahiyeti / Ahmet Selçuki
5. KISIM-AK
PARTİ İKTİDARI
Erdoğan’ın
siyasi şifreleri-1-Takdim / Haki Demir
Siyasî
patlama dinamiği-6-Sürecin tetkik ve takibi / Haki Demir
Hassasiyet
patlaması-5-Îmandan kaynaklanan hassasiyet patlaması / Haki Demir
Bozgun
süreci-3-Mefkûrenin kaybı / Nurettin Saraylı
Siyasî
Fahişelik / Ramazan Kartal
6.
KISIM-MEDYA
İslâmî
neşriyat dosyası-4-Fikir neşriyatı / Haki Demir
7.
KISIM-DÜNYA
Milletlerarası
muvazeneler ve Rus taarruzu / Alihan Haydar
8.
KISIM-TEKLİFLER
Münevver
hareketi-4-Müesseseler / Haki Demir
9.
KISIM-FİKRİYAT
Medeniyet
Beyannâmesi Yeni Türkiye tasavvurudur / Hamza Kahraman
Medeniyet
Beyannâmesi Türkiye’nin dış siyaset belgesidir / Abdullah Tatlı
Kadrosuz
liderlik, tek adamlıktır / Nurettin Saraylı
Kadrosuz
liderlik, mistik mahiyet kazanır / Ebubekir Sıddık Karataş
10.
KISIM-ENDERUN AKADEMİSİ
Şubat-2022
Dersleri / Haki Demir
(ilbeyali@hotmail.com)