Dünya Müslüman Aydınlar Birliği (Word Muslim İntellectuals Union) üzerine bir önsöz (1)
Dünyanın yeniden şekillenmeye başladığı bir zaman diliminde hem İslam dünyası hem de bölgemiz açısından da çok önemli değişim ve karar süreçleriyle yüz yüzeyiz. Müslüman halklar tarihinden ve coğrafyasından kaynaklanan değerinin farkına varıyor, Vizyon geliştiriyor, sorunlarıyla yüzleşiyor, kabuğunu kırmaya çalışıyor.
Bugün Filistin ve Kudüs gibi İslam
dünyasında yıllardır kanayan onlarca yara ve yangına karşı dünya
Müslümanlarının vereceği mücadele bir kez daha bize gösterdi ki, bu duruş
sadece İslam coğrafyalarını değil tüm dünya için bir kurtuluş vesilesi
olacaktır.
Bilginin güç olarak kabul edildiği
çağımızda İslam ve Müslümanlara yönelik saldırıların yaşandığı birçok
coğrafyada savunma hatları ve cepheler açılmış bu savunma hatlarında kültürel,
sosyal ve hayatta kalabilme adına bir direniş sergilenmektedir.
Afrika da, Ortadoğu da, Asya da
jeopolitik hesaplarla sürdürülen savaş, batıda İslamifobi ile karakterize
edilip sürdürülmektedir. Hem kendi coğrafyalarında hem de batıda Müslümanlara
insani ve İslami yaşam hakkı tanımayan her türlü zihniyet ve saldırıya karşı
dik ve onurlu bir duruş.
Alt yapısı son birkaç yıldır mütevazi,
doğal bir süreçte gelişen ve kuruluş aşamasında sona gelinen Dünya Müslüman
Aydınlar Birliği ( Word Muslim İntellectuals Union) ile ilgili birkaç kelam
edelim.
Evet.
Tesis edildikten sonra, tüm dünya ülkelerinden
yaklaşık 500 kadar üyeden oluşması düşünülen ve aralarında akademisyenlerin, aktivist
ve yazarların, öğrencilerin, işadamlarının, meslek sahiplerinin de bulunduğu Müslüman
aydınlardan oluşacak birliğin İslam Dünyası için önemli bir ses olacağını
düşünüyorum.
Birlik dünya Müslümanlarının sosyal ve
kültürel tüm yönlerini yansıtacak şekilde kurulacaktır. Yılda bir kez
toplanacak ve altı ayda bir birliğe üye Müslüman aydınlar tarafından İslam ve
Müslümanları ilgilendiren her türlü sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi
durumlarda yaşanan sorun ve problemlerle ilgili tespit ve uygulamaların konu
edildiği makale ve yazılar yazılacak ve bülten şeklinde yazılı ve elektronik
ortamda yayınlanacaktır.
Zira Müslüman Aydın özgürdür,
düşünendir, sorgulayandır, İlahi sınırlar dışında hiç bir sınır ve
bağlayıcılığı yoktur.
Sessiz bir çığlıktır, çağlar ötesine
ve ötesinden yankılanır Müslüman aydının haykırışı.
Bazen Bilal gibi Siyah bir köle, bazen
hicabı yırtılmış Zeynep tir. Hak ve
hakkı haykırır Müslüman aydın.
VII. Yüzyılda, çağdaşı beşeri
sistemlere, gerçek bir alternatif olarak doğan bu medeniyet ortaçağın zifiri
karanlığını, aydınlığa dönüştüren sosyal adaletin, insan hakları ve eşitliğin,
ilmin, tekniğin ve sanatın kapılarını ardına kadar açmıştır.
Tüm ilahi kitaplar ve Kuran-ı Kerim
bize, aynı zamanda tüm İnsanlığa bir toplum düzeni, bir denge, bir hayat düzeni
ve bir medeniyet önermektedir.
Bugün şayet dünyanın her tarafında
savaş, zulüm, gözyaşı ve adaletsiz bir kültür yaşanıyorsa bu, İslam
medeniyetinin toplumsal alanda hakim olmayışındandır.
İnsanlığın, doğusuyla batısıyla tüm dünyanın,
İslam medeniyetine ihtiyacı vardır. İslam medeniyetinin yeniden toplumun
gerekli yaşam kanallarını beslemesi lazımdır.
Şayet İslam medeniyeti yeniden
toplumsal hakimiyeti sağlamaz ise, insanlığın maddi ve manevi zulüm altında
inlemesi sürüp gidecektir.
İslam milleti ve medeniyetinin bir
parçası olarak yapmamız gereken, birlik ve bütünlük içerisinde doğruluk, hak ve
adaletin hâkim olduğu bir toplum yapısında ısrarcı olmaktır. İnsan onuruna
değer veren bu kadim medeniyetimizi benimsemeli, her türlü yozlaşma ve bozulmalara
karşı dimdik ayakta kalmaya çalışmalıyız.
Evrensel ve kadim İslam medeniyetinin;
bugünün ve geleceğin beşeri medeniyetlerinin tek alternatifi olduğu; tarihi ve
ilmi bir gerçeklik olarak ortadadır. VII. Yüzyılda, çağdaş beşeri sistemlere,
gerçek bir alternatif olarak doğan bu medeniyet ortaçağın zifiri karanlığını,
aydınlığa dönüştüren sosyal adaletin, insan hakları ve eşitliğin, ilmin, tekniğin
ve sanatın kapılarını ardına kadar açmıştır.
İnsanlığın, hiçbir beşeri sistemin
başaramayacağı yüce ufuklara ulaşması ancak İslam sayesinde mümkündür.
Şu anda dünyanın birçok ülkesinde,
Müslümanların, küçük düşürülmesi ve zulmedilen bir azınlık durumuna indirgemek
için her türlü yol ve kitle iletişim araçları ile amansız bir kampanya
yürütülmektedir. Bu haksız kampanyaya karşı koymaktan ve İslam'ın evrensel
sosyal mesajının doğru bir şekilde anlaşılması için doğru bir zeminde mücadele
etmekten başka alternatifimiz yoktur.
Bunun için dünya Müslümanları müşterek
hedeflerini belirlemeli ve esas meseleler üzerinde bir fikir birliğine doğru
ilerlemelidirler. Tüm dünyada hali hazırda topluma hizmet etmekte olan
üniversiteler ve Müslüman akademisyenler, İslami –entelektüel platformlar,
geniş bir alandaki organizasyonlar daha büyük bir birliktelik ve dinamizmi
ortaya koymak zorundadırlar.
Müslüman Aydınlar, Tüm dünya
Müslümanlarının yaşadıkları coğrafyada konumunu belirleyen, Aynı zamanda ortak
bir Müslüman kimliği ve hedefi için olduğu kadar toplumun bütün kesimlerinin de
sağlıklı gelişimi için bir katkı sağlamaya çalışmalıdır.
İslam, dünyadaki bütün büyük dinler
arasında en "siyasi" olanıdır. İslam, ilk yıllarında öyle bir siyasi
platform oluşturmuştu ki, buradan Müslümanlar; büyük devletler, imparatorluklar
ve bir dünya medeniyeti ve kültürünün kurucusu olarak kendilerine evrensel bir
rol biçmişlerdi.
Siyasi ve kültürel bağımlılık onları
asıl karakterlerine aykırı bir konuma itmiştir. Şimdi de dünya üzerindeki tüm
Müslümanlardan, gerçekte kendilerine açık tek seçenek olarak bağımlılık ve
kimlik, kültür ve dinlerinin tümüyle dağılışını kabul etmeleri isteniyor.
Dünya Müslümanları, ne kaçınılmaz ve
daimi sosyal konumları olarak bağımlılığı, ne de kimlik, kültür ve dinlerinin
dağılışını kabul edemezler.
Dünyanın neresinde olursa olsun
azınlık olsalar dahi kabul görmüş evrensel hukuk ölçülerinde yaşadıkları
ülkelerde Müslümanlar tamamlayıcı bir parçası oldukları evrensel ümmetin
hedeflerine uygun uygulamaları yine evrensel insan hakları, hukuk ekseninde
belirleyebilir ve takip edebilmelidirler.
Dünya Müslümanlarının bu evrensel
hedefleri takip için kurumlar oluşturmaya ve kaynakları harekete geçirmeye
ihtiyaçları ve hakları vardır.
Bu aynı zamanda Müslümanların geniş
dünya milletleri içerisinde onurlu bir yer edinmeleri için tek yoldur.
Dünyanın neresinde olursa olsun resmi politikanın
sunduğu "entegrasyon" ve/veya "asimilasyon" dayatmasına
karşı kesinlikle direnilmeli ve reddedilmelidir.
Özetle:
Evrensel İslam Ümmetinin bir parçası
olarak Müslüman birey ve topluluklar kendi kişilik ve kültürlerini geliştirmek
zorundadırlar.
Her şeyin Ötesinde, İslam düşüncesini
bir fikir birliğine doğru sevk etmek için bir müzakere ve mütalaa süreci bir
" Aydın Evrensel Temsilciler Birliği"ni gerekli kılar. Ümmet bir
seçim süreci içine girmeden önce toplum ve ülkeler çapındaki kurumlaşma ve örgütlenme
çok ileri bir seviyeye ulaşmış olmalıdır.
Müslümanların geleceğini güvence
altına almada Müslüman Aydınların hayatî bir rol oynamaları gerekiyor. İslam
coğrafyalarında Müslüman Aydınlar akademik alanlarda başarılı bir gelişim
sergilemektedirler, fen ve sosyal alanlarda sayıları hızlı bir şekilde artıyor.
Müslüman Aydınlar yaşadıkları her coğrafyada ve alanda İslam toplumunun
ihtiyaçları çerçevesinde bir İslami yaşam tarzı geliştirmeli, bulundukları ülkede Müslümanların sosyal
hayatında da eğitici bir rol oynamalıdırlar………
VESSELAM
(DEVAM EDECEK)