17 Ekim 2015

Edebiyat mevsimi başlıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı ile Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi yedi yıldır çok güzel bir birlikteliğe imza atıyorlar.

2009 yılında “Edebiyat Mevsimi” ismi ile başlatılan etkinliklerde şu ana kadar; Edebiyatta İstanbul, roman, tasavvuf, şiir ve üstatların izinde gibi başlıklar altında konular işlendi. 

Bu yıl 19 Ekim Pazartesi günü başlayacak ve 6 gün sürecek olan Edebiyat Mevsiminde dergiler konuşulacak.

Edebiyat dergilerinin dünden bugüne gelişim seyri ve sorunları masaya yatırılacak. Düzenlenecek oturumlarda dergiciliğe gönül vermiş isimler, duygularını paylaşacaklar. Şairler en son yazdıkları şiirlerini dinleyicilerine okuyacaklar.

Dersi olmayan öğrencilerin mutlaka takip etmesini tavsiye ederim. Dergi ve gazete sayfalarında hatta televizyon ekranlarında gördükleri önemli isimleri orada göreceklerdir.

Sevgili Hüseyin Akın hocamın köşesinden dile getirdiği şu güzel cümlelerle bitirmek istiyorum: “öğretmenseniz öğrencinizle, evli iseniz eşinizle, nişanlı iseniz yavuklunuzla bu etkinliğe iştirak edin. Edin ki suyu kuruyan çeşmelerden, plazalara çevrilen çarşılardan, gökyüzüne aşık atmaya kalkan gökdelenlerden şikayet etme hakkınız olsun. 
Memleket sadece ayağınızı bastığınız yer değildir beyler, aynı zamanda kalbinizi yasladığınız, kulağınızı verdiğiniz, gözünüzü yönelttiğiniz güzelliklerin ortak adıdır. “

NOKTANIN HİKAYESİ

On dört yılı aşkın süredir sinema yazarlığı yapan Suat Köçer, “Nokta'nın Hikâyesi” adını taşıyan ilk kısa filmi için kamera arkasına geçti. İki hikaye kitabı bulunan ve Türk sineması üzerine yazdığı yazı ve incelemelerle tanınan Köçer, senaryosu da kendisine ait olan filmde, idealist bir yayıncının trajikomik hikâyesini konu ediyor.

Filmin hikayesi
Suat Köçer filmin hikayesini de 2012 yılında yayınlanan “Dokuz Canlı Hikâye” isimli kitabından uyarlamış.

Mustafa Kutlu Özel Sayısı çıkarmaya karar veren Ay Vakti Dergisi Yayın Yönetmeni Mümtaz Hoca ve öğrencileri, baskı maliyetini karşılamak için bir iş adamının kapısına giderek reklam isterler. İsterler ama bir kez daha para ve çıkar ilişkilerinkiyle yüzleşmek zorunda kalırlar. Gösterişin karşısında tevazu, aç gözlülüğün karşısında kanaatkârlığı temsil eden dergi ekibi, en büyük dayanağı yine kendi ideallerinden alıyor. Ticari çarkın acımasız dişlilerine rağmen, ‘nasib'in gelip bulduğu bu idealist insanlar, bize dünya döndükçe, onu kurtarmak isteyecek insanların da var olacağı mesajını veriyor.

BURS VEREN KURUMLAR FETHİ GEMUHLUOĞLU'NU ÖRNEK ALSINLAR

Okullar açılalı bir aya yaklaşıyor. Şu günlerde öğrencilerin çoğu burs almak için kapı kapı koşuşturuyorlar. Burs veren dernek vakıf gibi kurumlarında kendilerine göre hassasiyeti ve kriterleri var. Bazıları sadece kendi hemşerilerine verirken hemen hemen hepsinin de ortak kriteri ihtiyaçlı öğrenci.

Doğrudur. İhtiyaçlı öğrencilerin elindin tutulmalı ve onlara destek olunmalıdır. Ancak orta halli hatta durumları iyi olan ailelerin zeki öğrencileri bu kaygan zeminde kaybedilmektedir. Burs veren kurumlara acizane tavsiyemdir. Burs bütçelerinin küçük bir dilimi de maddi durumlarına bakılmaksızın zeki ve başarılı öğrencilere ayrılmalıdır. Bu konuda Fethi Gemuhluoğlu büyük bir örnektir.

Fethi Gemuhluoğlu Türk Petrol Vakfı sekreteri iken burs vereceği öğrencileri seçiyordu. Seçerken daha çok gençlerin maddi durumu ile değil ufkuna ve zihin açıklığına göre seçiyordu. Geleceğin Türkiye'sini inşa edecek gençlere maddi durumu iyi ya da kötü de olsa burs veriyordu.

Fethi Gemuhluoğlu şu an ülkemizi yöneten ve söz sahibi olan birçok isme burs vermiştir. ihtiyaçları olmadığı halde onları kazanmak için vermiştir. Burs veren bütün kurumların Fethi Gemuhluoğlu'nun hayatını okumalarını acizane tavsiye ediyorum.