23 Mart 2019

Eğitim müfredatına murakabe dersleri konulsun!

Şimdi, bir olguyla karşılaştığında dinlemek, okumak, araştırmak yerine, saniyeler içinde etiketleyiveren kolaycı bir anlayışın yayıldığını söylemek mümkün. Sosyal medyanın tartışma, ayrıştırma ve öfke kültürünü ustaca benimseten yapısıyla bu konuda büyük bir rol üstlendiği de kesin.

Hal böyle olunca benim başlıkta sunduğum önerime karşı “çocuklara tarikat öğretecekler” düşüncesiyle içindeki kasvet kokan negatif enerjisini etrafa bulaştırmak isteyen çokları da olacaktır maalesef.

İşte, çocuklarımız modern zamanın stresi, arkadaş ortamlarında artan zorbalıklar, aile içi problemler, sosyal medyanın yıkıcı ve ezici etkisi derken, ruhsal ve zihinsel olarak hayata hastalıklı bakan bireyler olmaması için; matematik, tarih, edebiyat gibi derslerle birlikte öğrencilerin manevi gelişimine destek olacak, öz saygılarını ve duygusal farkındalıklarını arttıracak olan murakabe tekniklerinin öğretildiği derslerinde müfredata ivedilikle dâhil edilmesi gerekir.

Murakabenin bir benzeri uzakdoğu kültürlerinde meditasyon, tha-chi gibi yöntemlerle uygulanırken, batı kültürüne ise yakın zamanda mindfulness olarak benimsenmiş olup giderek artan oranda rağbet görmektedir. New York ta okullarda uygulanmaya başlanmıştır. Hatta İngiltere de birçok okulun müfredatına girmiştir bile.

Onlara sorarsanız bu yaptıklarına tabii ki murakabe demezler. Murakebenin Allah ile irtibatlı olan özünü süzüp kendi seküler kültürlerine uyarlayarak adına Türkçemizde “bilinçli farkındalık” olarak tercüme edilen mindfulnes demişlerdir.

Batıyı yönetenlerin diğer kültürlerin kıymetlerini alıp, kendi dünyevi amaçlarına bulayarak yeni bir buluş ortaya koymuş gibi dünyaya pazarlamak konusunda çok mahir oldukları kabul etmek gerekir.

Bizde de maalesef hazine üzerinde oturduğu halde komşusundan hibe bekleyen adam gibi sorunlu bir düşünce sistemi halen varlığını sürdürmektedir.

Bu yüzden, belki birkaç sene sonra, kendi öz değerimiz olan bu gerçek eğitim metodunu murakabe olarak orijinal haliyle benimsemek yerine, öz güven eksikliği mi desek, batı özentisi çarpık bir anlayış diye mi yumuşatsak bilemedim, mindfulnes derslerini kopyala yapıştır yöntemiyle büyük övgülerle müfredatımıza alırsak yazık olacak.

Gerçi asıl problemin ta kendisi olan okullarda, ruh sağlığını bozan ortamların ve sitemin değişmediği sürece, “ruh sağlığı uzmanları” koordinesinde böyle bir ders koymak, “sadece ‘günah çıkarma' girişimi mi?” diye de düşünüyor insan.

Yine de biz dededen kalma bu kıymetli mirasımızı bir şekilde nesillerimize öğretmek zorundayız.

Murakabe nedir?

Murakabe, bizim öz tarihimizde olan inanç ve değerlerimizin önemli bir parçasıdır. Özellikle tasavvuf erbabının günlük olarak özel vakit ayırdığı bir yöntemdir. İnsanın ruhsal gelişimine, hem kendi iç âlemini tanımasına hem de dış âlemlerle uyumlu bir farkındalık geliştirerek Allah'a yaklaşmasına; böylece sevgi dolu, kemale ermiş olgun bir karaktere ulaşmasını sağlar.

İnsanı murakabeye teşvik eden pek çok ayetten biri Görmez misin ki, göklerde ve yerdekiler ve havada kanat çırparak uçan (sıra sıra) kuşlar, bizzat Allah'ı tespih ederler! Her biri duasını da, tespihini de kesin şekilde bilir…” (Nur 41) ayetidir.

Murakabeyi, Hz. Mevlana'nın Mesnevisinde geçen şu hikâye güzel anlatır.

Bir derviş diğer derviş arkadaşını güzel bir yere götürür. Şelaleler, ağaçlar, çiçekler ve daha nice güzelliklerle dolu nadide bir mekândır burası. Ancak kısa süre sonra arkadaşı bir köşeye oturur ve gözlerini kapatarak kendi iç âlemine dalar. Bu durum uzun sürünce arkadaşına sitem ederek şöyle der derviş: Açsana artık gözlerini mübarek adam! Şu güzelliklerden mahrum etme kendini. Allah'ın yarattıklarını gör, tefekkür et, mest ol, neşelen…

Dervişin bu ısrarlı sitemi karşısında arkadaşı şöyle cevap verir: Şu gösterdiğin şelalenin binlercesi benim içimde akmakta, gönlümde çiçek bahçeleri coşmuş, diğer güzelliklerinde ziyadesini görmekte, ruhumda neşesini hissetmekteyim.

Nesilleri âbâd edecek murakabe ve daha nice kıymetlerimiz dururken global parıltılara kapılıp yeni değerler ithal etmeye kalkışmak, Allah'ın emaneti nesillerimizin ruhlarını heba etmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Manevi dünyası zengin, Allah dostu nesilleri görebilmek nasip olur inşallah. Âmin.