VF kat sol
VF kat sağ

16 Mart 2019

Eğitimde çözüm ama “Nasıl”? – 7

HAKPEREST VE ÇAPLI “EĞİTİMCİ EKİPLER”

Eğitimin dertleri bitecek gibi değil, demiyorum; çok ama çaresiz değil. Bunun için öncelikle, fotoğrafın bütünü ve detaylarında isabetli tespitler ve birine bakarken hepsini hesaba katabilen sağlıklı, hızlı ve kalıcı çözümler gerekiyor.

Malumdur ki, eğitimdeki kaliteden nice zamanlardan beri hiç kimse memnun değil.

            Öğrenci günün büyük bir kısmını okulda geçiriyor. Ayrıca, lise, üniversite veya diğer okulların sınavları için, okul içi ve dışı kurslara gidiyor. Yani, özel okul veya devlet okulunda verilen eğitimlerin bu noktada da yetersiz olduğu, o okulun yöneticileri, velileri ve öğrencileri tarafından da kabul edilmiş oluyor. O kadar saat, o kadar para nereye gidiyor?.. Çözüm?..

            Bu noktada bir çözüm olarak şu yapılabilir:

            Hakperest, dertli, çaplı, keskin nazarlı eğitimcilerden ekipler oluşturulur. Bu ekipler her bölgede eğitimde iddiası olan kişi ve kurumlarla görüşür, onları dinler, inceler.

            Eğer ortada özgün, farklı, faydalı şeyler varsa, o eğitimleri sisteme dâhil etmek için, onların hedeflerini göz önüne alarak imkânlar sunar, tekliflerde bulunur. Ürettikleri veya ürettikleriyle birlikte kendileri sisteme dâhil olabilirler.

            Ürettiklerini bedeli karşılığında verip, kendileri sisteme dâhil olmayanlar, dışarında çalışmaya ve üretmeye devam ederler. Kıymetli şeyler ürettikçe yine teklif yapılır ve onlar da sisteme entegre edilirler.

            Zaman kaybetmemek için, ölçme değerlendirme beklenmeden keskin nazarlı, azdan çok anlayan, hakperest, dertli ve çaplı ekiplerce, olabildiğince hızlı hareket edilir.

            Bir taraftan o uygulama ve yaklaşımlar sisteme dâhil edilirken, diğer taraftan da mesele üzerinde çok yönlü çalışmalar yapılarak, okullarda aynı süre içinde eğitim verimi olağanüstü ve hızla artar.

            Ortaya koyduğu ürünler sıradan olan kişi ve kurumlara teklif yapılmaz. Onlar kendi hâline bırakılabilir.

            Bu anlayışla ve diğer dinamik süreçlerle sistem kendisini sürekli geliştireceği için, dışarıda kalan kaliteli eğitimlere bile pek ihtiyaç kalmaz. Sıradan olanlar ise sistemdeki dinamik kalite karşısında ya ciddî çalışmalar ve üretimler yapmak zorunda kalırlar ya da kaybolur giderler.

            Böylece okullarda aynı veya belki daha az süre içinde gittikçe güçlenen, fonksiyonel eğitimler verilir. Öğrenciler, veliler, toplum, ülke çok yönlü olarak neler kazanır, bir düşünelim.

            Zekâ, yetenek ve özellik avcılığı için de dağ taş, yaz kış, gece gündüz demeden dolaşan seçkin ve fedakâr eğitimci ekipler oluşturulabilir. Yalnız, ne kadar seçkin olursa olsun, fedakâr olmazsa olmaz. Çünkü fedakârlık olmadan hiçbir şey olmaz.

Rahmetli Kenan Seyithanoğlu Ağabeyle yaptığımız, eğitimle ilgili sohbetlerde ondan birkaç kere duyduğum, kendisini anlattığı enfes tâbirli bir cümle vardı:

“- Hocam, ben yıldız acısıyım!..”

Yıldız avcılarına çok ihtiyaç var; daha fazla gecikmeden. Yoksa yıldızlar da kaybolup gidebilir, yıldız avcıları da... Yazık olur...

            Gönülden selam, sevgi, saygı, dua ve dua taleplerimle!..

Ahmet Maraşlı