06 May 2020

Eğitimin Geleceği: Dijital Okul

İlkokulum, birleştirilmiş sınıflı bir köy okuluydu. Yeşil renkli ve tüm duvarı kaplayan beton yazı tahtası, ahşap masa ve sıraları, demir döküm sobası ve duvarlarında yazı fişleri olan bir okul. Sınıftaki en gelişmiş ve teknoloji ürünü olan şey yanma ayarı yapabildiğimiz sobamızdı.

Bilgisayarla tanışıklığım sobaya göre daha yeni sayılır. Üniversite yıllarında bilgisayar laboratuvarında karşılaştık. Pek narindi, çok çabuk bozulur, az bulunur, dolayısıyla hassas korunurdu. Ders hocasının gözetimi altında açılıp kapatılır, mümkün mertebe sağı solu kurcalanmazdı. O vakitler bilgisayarı açıp kapatmak ve birde belge oluşturabilmek bilgisayar okur yazarı olmak için yeterliydi.

Aradan çok uzun yıllar geçti diyeceğim ama çok uzun zaman geçmedi fakat çok şey değişti. Bugün neredeyse yaşamın her alanında bilgisayarlar, dijital teknolojiler ve elektronik aletler egemen olmaya başladı. Sanki insanı, yaşamın dışına itmek, yaşamın merkezinde hep kendileri olmak istiyor gibi bir halleri var. Peki bu hızlı değişim eğitimi nasıl etkileyecek?

Bugün dünyaya gelen çocuklar neredeyse dijital bir dünyanın içine gözlerini açıyorlar.  Henüz üç yaşındaki bir çocuk tabletiyle oyunlar oynuyor, videolar kaydediyor ve bunları sosyal medya uygulamalarında paylaşabiliyor. Bu durum kimi anne babalar için bir gurur vesilesi. “Onun yaptıklarını ben bile yapamıyorum yahu” diye başlıyorlar söze. Bu beceri listesini akıllı saat, telefon, oyun konsolu gibi elektronik aletlerin kullanımıyla uzatmak mümkün.

Dijital Okul

Günlük yaşam üzerindeki nüfuzunu giderek artıran elektronik aletler, eğitimi ve okulu da hızla değiştiriyor ve dönüştürüyor. Eğitimin geleceğinde, bugün alışık olduğumuzdan çok farklı bir okul ile karşılaşacağımızı tahmin etmek zor olmasa gerek. Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını ileride yaşanacak bu muhtemel değişimin çok daha erken başlamasını sağladı. Evet, eğitimin geleceğinde dijital okulun olduğunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz.  

Her Zaman ve Her Yerde Eğitim

Yarının okulunda yani dijital okulda, eğitim fiziki mekanlardan ve ortamlardan ziyade sanal sınıflarda gerçekleşecek. Öğretenin her zaman ve her yerden öğretebildiği, öğrenenin de her zaman ve her yerden öğrenebileceği yeni bir okul modeli. Zaman ve mekân engeli olmayan, sınırları ortadan kaldıran bir okul. Bunun örnek uygulamaları yıllar önce başladı bile.

Mesela Oxford Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Harvard Üniversitesi gibi dünyanın en iyi üniversitelerinin derslerine dünyanın herhangi bir yerinden katılmak mümkün. Bugün Youtube için dünyanın en büyük dijital okulu desek abartmış olmayız.

Kitapsız Okul

Bizim için “kitapsız” sözcüğünün hoş olmayan bir anlamı vardır ve kullanmaktan kaçınırız fakat yarının okulu kitapsız, kağıtsız ve kırtasiyesiz olacak. Kitapların elektronik olduğu, yazma, çizme ve boyama işlerinin sanal uygulamalar üzerinden yapılacağı, fotokopi çekmenin, kenarları kalplerle ve çiçeklerle süslenmiş kompozisyonlar yazmanın mazi olacağı bir okul.

Bugün bahsettiğim bu değişim geleceğe dair bir öngörü olmakla birlikte bazı ülkeler için bu değişim kısmen gerçekleşti bile. Amerika'da 1985 yılında başlayan ve 1995 yılına kadar süren Apple Classrooms of Tomorrow (ACOT) isimli bir proje ile geleceğin okulu yıllar öncesinde kurgulandı bile.

Eğitimin geleceğinde “dijital okul” un olduğunu ifade ederken, dijital teknolojilerin çok sayıda olumsuz etkilerinin olduğu gerçeğini de hatırlatmak isterim. Millet olarak çocuklarımızı gerçek yaşamdan, inanç ve değerlerinden koparmadan kendi “milli dijital okulumuzu” kurabilirsek gerçek bir zafer elde etmiş oluruz.

Vesselam…