28 Kasım 2019

Ekonomik Büyüme Anlayışımız

Siyasi partilerimiz mevcut uygulamada olan ve adalet temelli olmayan iktisadi modeli doğru tanımlamadığı sürece,  tanımlama ekseninde reel rakamları analize tabi tutarak; sebep, sonuç ve süreç ilişkisini kurmadığı sürece, tespit ve çözüm önerileri işlevsiz oluyor.

Piyasada oluşan ekonomik darlık yeni krediler verilerek,  kredi şişkinliği ile ekonomiyi büyütmek isteniyor. Bu durum kaçınılmaz biçimde faizle üretimi arttırmak gibi yanlışı, temelinde hatalı kurgulanmış para kredi sistemine bağımlı hale geliyor.

Böylece bir yandan üretim tarafını faiz maliyetleri ile desteklemek zorunda kalınırken,  sistemin mabetleri bankalar, tüketiciyi de kredi kanalları ile besleyerek üretim desteklenmeye çalışılıyor.

Sizin anlayacağınız ekonominin her iki ucu olan üretim ve tüketim ilişkisi tamamen faizle beslenerek hareketlendiriliyor.

İşte bu hareketlilik mal ve hizmet piyasasında yansıyınca; ekonomi canlandı, büyüme artacak gibi bir yaklaşımla rakamsal tanımlamalar, bu kurgunun başlangıcına bağımlı olarak, bütün parametrelerde kullanılıyor.

Zannediliyor ki kredi arttıkça ekonomi büyüyecek. Çünkü kredi finansmanı üretimi çoğaltıcı bir etki yapıyor, halka verilen kredide tüketimi çoğaltıcı bir etki yapıyor.

Tabi bu ilişki üretimin büyümesi ile istihdamın artması şeklinde bir müddet sürüyor. Verilen krediler belli bir zaman sonra, kurgulanmış sistem gereği dönemez bir hale gelince; bankalar ipotekli kredilere haciz koymaya başlıyor. Oysa Borca Dayalı Para Sisteminde bu son hep kaçınılmazdır. Bütün yasalarda finans sisteminin lehinde olup,  halk ve işletmeler verilen kredilerin köleleri haline gelmiş olup; mallarını, fabrikalarını, iş yerlerini kaybetmeye başlarlar.

Zulme dayalı finans modelini siyasiler uyguladıkları için, gerekçeleri her ne olursa olsun, temel olumsuzlukların direk sorumlusudurlar. İşte bu yapının sürdürülmesi ile bir avuç faizci insan tüm milletin hakkını yiyor,  devletin tüm imkânlarını elde etmiş olduğu maddi güçle, emellerine ulaşmak için kritik noktalarda görev yapan insanları kontrol altına alabiliyor.

Hükümetlerin yapmış olduğu iktisadi programlar, tamamen krediye dayalı bir büyüme modelidir. Yani borca dayalı büyüme modelidir. Borçla yaptığınız tüm işler borç bitirici nitelikte olmayıp, borcunuzu ödeyerek sorunu bitiremiyorsunuz. Çünkü borcunuz bitmiyor. Sürdürülebilir borç politikaları ile siz sürekli borcu borçla çevirmeye çalışıyorsunuz. Tabi bu sürecin içerisinde toplumun hakkı olan tüm harcama kalemleri bu borç modeli üzerinden sömürülüyor.

İki yıl önce Kobi Garantili Fondan 300 milyara yakın kredi verildiğinde, bu kredi tam olarak üretime gitmese de ekonomide büyümeyi  % 7'nin üzerine çıkarmış, ama bu ivme borç kredi modeli gereği bir kısır döngü gibi geri tersine dönerek hızla büyüme daralmıştır. Çünkü sanla krediler reel sektörü mahvetmiş, yeni yapılanma tiyatrosu ile yeni bir sürece sokularak, finansal kısır döngü sürdürülmüştür.

Sistem hep bu tezgâhı uygular. Bizde halk olarak bu tezgâhı göremiyor, sorunu siyasal aktörlerin şahsiyetleri üzerinden okuyarak, ortak aklı harekete geçiremiyoruz.

Yeni Ekonomik Programla, diş ödemeler dengesindeki sıkışıklık gerekçesi ile bu kısır döngüyü sürdürecek kararlar alındı.  Daha önce alternatif bir iktisadi modelle bu kısır döngüden çıkılabileceğini ifade etmiş,  Ak Parti'nin buna mahkûm olmadığını söylemiştik.  Ama maalesef bu sese henüz kulak verilmiş değil.

Hiçbir gerekçe, bu faiz ödemelerini haklı kılamaz. Değiştiremediğiniz yanlışları değiştirecek insanlar mutlaka vardır.  Milletin ve devletin menfaati için,  bunlara ulaşmayı denemek gerekiyor.

Selam ve dua ile…