Ekran: Elektronik narkoz
Arabada, restoranda, alışveriş merkezlerinde ve hatta oyun parklarında telefon, tablet veya ekranı olan başka bir aletle meşgul olan çocuklar. Yaşadıkları dünyanın, çevresindeki insanların, etraflarında olup bitenlerin hatta kendilerinin bile farkında değiller. Defalarca geçtikleri yerlerden ilk kez geçiyor, tanıdıkları insanları ilk kez görüyor gibiler. Daha az acıkıyor, daha az konuşuyor, daha az koşuyor, daha az yaşama katılıyorlar. Gerçek dünyada sonuncu, sanal dünyada birinci çocuklar.
Anneler ve babalar meşgul etme ve kendilerine alan/zaman
açma aracı olarak ekranın gücünü keşfedeli hayli zaman oldu. Ekran, adeta elektronik bir narkoz aleti gibi
kullanılıyor. Anında çocuklar üzerinde tesirini gösteriyor ve o hareketli,
kıpır kıpır, yerinde duramayan çocuklar bir anda heykele dönüşüveriyorlar.
Tuhaf bir şekilde herkes halinde memnun görünüyor. Dünyanın
en iyi ebeveyni olduğunda hemfikir anneler babalar halinden memnun. Çocuklar
sanal dünyanın sınırsız eğlencesinin tadını çıkarıyor. Dijital oyun sektörü her
yıl ciro katlıyor. Medya ve internet platformlarının keyfine diyecek yok. Bu mutluluk
tablosu bir yanılsamadan ibaret olabilir mi? Mağdurlarının bugün çocuklar, yarın ebeveynler, toplum ve tüm dünya
olduğu bir aldatmaca belki de.
Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), insan beyninin % 90’ının 0-6 yaş döneminde
geliştiğini belirtmektedir. Nöro-Fizyolojik öğrenme kuramına
göre insan beyni zengin uyaranlarla dolu bir çevrede gelişir ve çocukların
yaşadıkları deneyimler onların beyinlerinde yeni sinapsların oluşmasını sağlar.
Yani çocuklar duyularını ne kadar yoğun kullanır ve olumlu deneyimlere ne kadar
fazla maruz kalırsalar beyin gelişimi ve öğrenmeleri o kadar olumlu etkilenir.
Bununla birlikte özellikle Koronavirüs sürecinde çocukların
ekran kullanım süreleri oldukça arttı. Araştırma sonuçlarına göre hiç ekran kullanması gereken 24 aydan küçük
bebekler bile ekran kullanıyorlar. Beş yaşından küçük çocuklar günlük
ortalama üç saat ekran kullnıyorlar. Çocukların yaşları arttıkça ekran kullanım
süreleri de artıyor. Ekran süresinin çocukların beyinleri üzerindeki etkileri
ile ilgili literatürü inceleyen Dunckley (2014), elektronik aletlerin beyne baskı uyguladığını ve aşırı yüklendiği için
beynin ön kısmının kapanmaya başladığını, bunun sonucunda çocukların sinirlilik,
depresyon, öfke nöbetleri, zayıf göz teması, uykusuzluk, zayıf kısa süreli
hafıza ve öğrenme güçlükleri gibi semptomlar gösterdiklerini belirtmektedir.
Fuchun vd., (2012) internet bağımlılığının ergenlerde duygusal işleme, yönetici dikkat,
karar verme ve bilişsel kontrolü içeren beyin bölgelerinde yapısal ve işlevsel
değişikliklere neden olduğunu tespit etmişlerdir. Kanada'da yapılan ve 500 bin çocuğun tarandığı bir araştırmaya
göre, günde iki saatten fazla ekran kullanımı, okul öncesi dönem çocuklarında
Dikkat Eksikliği ve Hipekaktivite Bozukluğu (DEHB) görülme olasılığını yaklaşık
sekiz kat artırmaktadır (Tamana, vd., 2019). İnternet bağımlılığının ve aşırı düzeyde ekran kullanımının özellikle beyindeki
beyaz ve gri maddenin azalmasına yol açtığını gösteren araştırmalar (Yuan
vd, 2011) bulunmaktadır. Sinir ağlarından oluşan beyaz madde bilginin aktarımı,
gri madde ise görme, işitme, hafıza ve karar verme gibi duyusal algılar
üzerinde etkilidir.
Anne
babalar basit bir gözlem yaparak, çocuklarının ekran karşısında ne kadar
tepkisiz, dış dünyaya ve aile bireylerine karşı ilgisiz olduğunu görebilirler.
Hatta çocuklar ekran kullanırken biyolojik ihtiyaçlarının (acıkma, susama,
tuvalet ihtiyacı vb.) dahi farkında değiller. Ekran kullanımı sırasındaki
sağlıksız beslenme, derslere karşı ilgisizlik, medya ortamlarında maruz kalınan
zararlı içerikler, bozulan aile içi iletişim ve daha sayamadığımız onlarca
olumsuzluk.
Sevgili
anneler babalar, insan yavrusu bakımı en zor canlı yavrularından biridir ve
anne baba olmak bu yüzden oldukça zor ve meşakkatlidir. Lütfen çocuklarımızı
ekranların karşısında elektronik narkozla uyuşturmayalım. Çocuklar yürüyerek,
koşarak, konuşarak, sorgulayarak, araştırarak, keşfederek ve yaşayarak
öğrenirler. Lütfen onları saatlerce ekranlara maruz bırakmayalım. Ekran
kullanmak her yaşta mümkün ve öğrenilebilir. Fakat sağlıklı ve mutlu
geçirilmemiş bir çocukluğun telafisi mümkün değildir.
Vesselam…