08 Ocak 2023

Emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker

Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır;

İçinizden bir cemaat bulunsun ki; (dinî ve dünyevî) hayr (ve faydalar)a davet edeler, ma`rûfu emredeler, münkerden nehyedeler! İşte ancak onlar felâha eren (ve umduklarına nâil olup korktuklarından em niyete erişen)lerin ta kendileridir!

 

Maruf: Şeriatın ve aklın güzel kabul ettiği her şey Münker ise  Şeriatın ve aklın çirkin gördüğünü her şey demektir.

 

Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur; Her kim iyiliği emreder, kötülükten nehyederse, o yer yüzünde Allahın halifesidir, kitabının da halifesidir, Resulünün de halifesidir. (Deylemi)

 

Bu vazifeyi yapanlar için bir çok faziletler vardır.

Toplu olarak terk edildiğinde ise tehditler varid olmuştur. Ruhul beyan tefsirinde Resulullah’tan (sav) şöyle bir Hadisi şerif rivayet edilmiştir. "Kendisinde, peygamberler gibi amel eden onsekiz bin kişi bulunan bir memleketin halkına azabedildi." Bunu duyan sahabe-i kiram "Bu nasıl olur? Ya Resulallah!" dediklerinde, Efendimiz:  "(Onlar, her ne kadar gece gündüz ibadete devam ettilerse de) Allah için (Allah düşmanlarına) kızmazdılar, iyiliği emretmez, kötülüğü nehyetmez diler."

 

Dört mezhep Müftüsü Ahıskalı Ali haydar Efendi; “Dîn-i Mübîn-i İslâm’ın devam ve bekası emr-i bi’l-mâruf neyh-i ani’l-münkere, yok olması ise emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münkeri terketmeye bağlıdır.” buyurmuştur.

Herkes bu vazifeyi yapabilir mi?

Bu vazifeyi ancak Maruf ve münkerin ne olduğun bilen alimlerin yapması gerektiğinden herkese bizzat farz olan bir şey değildir. Bilmeyen bir kimse çoğu zaman yanlış yönlendirebilir. Kendi mezhebinin hükmünü bilip arkadaşının mezhebinin hükmünü bilmediğinden onu yanıltabilir. Yumuşak olması gereken yerde sertlik, bazen de sert olması gereken yerde yumuşak olabilir. Bazen de nasıl yapacağını bilmediği için yanlış bir üsluptan dolayı karşısındakinin kötülükte daha da ısrar etmesine sebep olabilir. Konuya nasıl gireceğini bilmeyen kişi yanlış konuşmalarda bulunabilir.

Şöyle bir örnek verelim. Medreseye yeni başlamış bir öğrenci  otobüste seyahat ederken yanında oturan kişinin altın yüzük taktığını görür. Erkeklerin altın yüzük takması haram olduğundan dolayı Talebe de; “Haram olduğunu söyleyeyim de ben vazifemi yapmış olayım” diye düşünür. O kişiye haram olduğunu güzel bir uslûpla söylediğinde adam döner ve der ki “Bakın ben Müslüman değilim. Dolayısı ile altın takmanın haram olup olmaması beni ilgilendirmiyor.”. Misalde de görüleceği üzere bu vazifenin usulünü ve üslubunu bilen kişiler yapmalıdır.

 

Peki bu vazife her yerde herkese yapabilir mi?

İşte burası çok önemlidir. Her zaman her yerde her doğru konuşulmaz. Önce konuşacağınız kişinin İslam’la ilgisine bakılır. Konulara nasıl tepki verileceğini anlaşıldıktan sonra gerekli uyarılar yapılır.

İnsan gücünün yettiğinden sorumludur. Eğer takatin haricinde ise o zaman kalple ikrah edilir. “Çünkü dinleyenler kabul edecektir” kanatı varsa emri bil Maruf yapılır ve bu kanatın bulunması nasihat yapmak için şarttır.

Öyle insanlar var ki nasihat edildiği taktirde kalplerindeki küfür veya fasıklık daha da artar. Bir taşkınlık da çıkarabilirler. Miladi yılbaşı için emri bil Maruf yapıldığında ortaya çıkan manzaralar bunların en sarih örneğidir.

 

Anlatılması gereken konuları anlatılmayacak insanlara söylediğiniz de olası bir kavganın çıkması muhtemeldir. Birde bunu kameraya kayıt ederek biz vazifemizi yapıyoruz insanlar bize tepki gösteriyor diye paylaşmak ne kadar doğrudur? Hassas bir dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde bu vazifeyi üstlenen kardeşlerimizin daha da dikkatli olması gerekmektedir.