EN BÜYÜK GENÇLİK HAREKETİ
Şükürler olsun ki, yarıdan fazlası 35 yaşın altında bir nüfusa sahibiz. Büyük bir enerji. Fakat bu büyük enerji doğru kanalize edilmez ise depremden daha büyük yıkımlara sebep olabilir.
Bu
sebeple gençlikteki fay hattını harekete geçirmek isteyen sekülerci yıkım
uzmanları, ciddi çalışmalar yapmaktadırlar.
Gençlere,
gençliklerini en güzel şekilde yaşamayı, günlerini dolu dolu geçirmeyi
öğütlerken:
-Her
türlü dünya zevkini sonuna kadar yaşamak,
-Kızlı
erkekli doyasıya eğlenmek,
-Özgürlük
için sınırları aşmak gibi konulara özellikle vurgu yapılmaktadır,
Seküler
dünyanın patronları, eğitim, kültür, sanat, alış-veriş/tüketim-ticaret gibi hayatın
dinamik alanlarını gençlik arzularına göre tasarlamışlardır.
Bu
şekilde gençliği sadece dünya zevklerini empoze ederek yetiştirerek hem onları
hem de toplumu sefalete, kargaşaya sürüklemektedirler.
Tehlikenin
farkına vararak, sportif ve
sanatsal etkinlikler, iyi organize edilmiş geziler gibi pek çok güzel fikir
etrafında gençliği muhafaza ve motive eden milli ve manevi kuruluşlar elbette
vardır.
Allah
hepsinden razı olsun. Ancak atladığımız bir nokta vardır ki ne yaparsak yapalım
onu telafi edemeyiz.
Diyeceğim
o ki:
En
büyük gençlik hareketi, gençliği evlendirmek, olmalıdır.
18
yaşına gelen gençlerimiz en kısa zamanda evlenmelidir.
Çünkü
genç bir erkek veya genç bir kız evladımız fıtratı gereği karşı cinse ruhen
muhtaçtır.
İnsanoğlu
fıtratı üzere yaşarsa mutlu olur, dolaysıyla verimli, üretken ve yapıcı olur.
Evlilik
eğitime de, sosyal hayata da engel değildir.
Râsûlullah
-sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Kadını
olmayan erkek miskindir (fakirdir), miskin!..” buyurdu.
Yanındakiler:
“-Çokça
malı olsa da mı?” diye sordular.
Peygamber
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Evet,
çokça malı olsa da!” buyurdu.
Sonra
da sözlerine şöyle devam etti:
“-Kocası
olmayan kadın da miskinedir, miskine!”
Ashâb-ı
kirâm:
“-Çokça
malı olsa da mı?” diye sorunca:
“-Evet,
kadının çok malı olsa da!” buyurdu.[1]
Bu
hadîs-i şerifte işaret buyrulduğu üzere, “evlilik zenginliktir, bekârlık
ise fakirlik!” Bu, mal mahrumiyetinden ziyâde, gözün ve
gönlün huzur bulacağı bir limandan mahrum oluştur.
(Beyhakî, Şuabu’l-Îman; Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat’ta bu
hadisi rivayet etmişlerdir.)
Gençlerimiz, Müslüman’a yakışır bir izzet ile başları dik
olsun, gönülleri pek olsun diyerek her türlü imkânı, bilgi ve kabiliyeti
sağlasak bile yine de,
Eğer bekarlarsa ruhen fakir kalacaklar, kızlı-erkekli
dünyevi grupların karşısında güçlü bir psikolojik baskı hissedeceklerdir.
Çünkü; hepimiz:
Sevgiyle tutacağımız bir sıcak ele muhtacız.
Başımızı dayayacağımız bir omuza.
Şefkatli bir bakışa,
Gönlümüzü dinlendirecek bir muhabbete, sevgiye, aşka…
Görmezden gelmeyelim.
Dünya hırsına kapılmayalım.
Fakirlikten korkmayalım.
Peygamber Efendimizin -sallâllâhu aleyhi ve sellem-kızları
fazla mehir istemediler. Düğünleri kolay oldu.
Günümüzde
sevgili olmak çok kolay, bununla birlikte duygularla oynamak, yalan söylemek,
sömürmek, bencilleşmek çok kolay.
Duygularımızı
besleyeceğimiz, hayatımızı paylaşacağımız ve Allah rızası için bu dünyayı da
Cennete çevireceğimiz bir eş bulmak ve aile kurabilmek de kolay olmalı.
Bunun için düşünmeli ve çalışmalıyız.
Aksi
takdirde yaklaşan deprem, İstanbul depreminden daha yıkıcı olabilir.
Allah
bize ve neslimize başarabilmeyi nasip etsin. Âmin.