En kıymetli azalan şey
Bazen sürekli azalan bir şeyin hiç bitmeyecek gibi kullanırız. Oysa her saniyede onun azaldığını biliriz. Ancak üzerinde ne kadar düşünürsek, o kadar daha geçen zamanın kıymetini fark ediyoruz.
Düşünmek
fark ettiriyor. Fakat insanoğlu çok unutkan. Çoğu zaman da unutmak ister.
Önünde her gün müthiş örnekleri seyreder. Hem kendisini korkutan, hem
heyecanlandıran, hem kaygılı hem umut var kılan olaylar. Buna rağmen insanoğlu
çok unutkan.
Kendisi,
zamanının bittiğini hatırlatan ölümün hızlı bir şekilde geleceğini düşünmez.
Gözlerinin önünde hep başkaları ölür. Bu bazen yakınları olur. Acısını duyar,
ağlar ama o kendi akıbetini düşünmez.
Çoğu
ölen, ölmeden önce bu halin içinde oluyor. Kuşkusuz istisnalar vardır. Kuşkusuz
her gün yarın ölecekmiş gibi davrananlarda vardır. Ama insanlığın geneline
baktığımız zaman, yaşanılan hayatta, asla ölümün kendisine gelmeyeceği yönünde
sorgudan uzak bir yaşam manzarası var.
Galiba
temel mutluluğun kaynaklarından bir tanesi de sahte mutlulukları gösteren ve
onlara dalıp gitmenin önünde bir engel olan ölüm gerçeğini sürekli zihinlerde
dinç tutmak.
Ölümü
sürekli hatırlamak, başta bazı insanlara çok ürkütücü gelebilir. Yapıp ettiklerinden
tat alamama korkusu, ölümün unutulmasında önemli bir gerekçe gösterilebilir.
Ancak
gerçeğin böyle olmadığını, ölümün sanıldığı gibi o kadar ürkütücü ve korkutucu
olmadığını insan doğası kabul ediyor. Çünkü yaşam boyu sürekli ölen
hücrelerimiz var. Sürekli değişim içinde olan bedenin, duyguları da sürekli
değişiyor. Aslında bu değişim bir duygu
ölümünün gerçekleşmesi ile yeni duyguların doğumu anlamına da geliyor.
Buradaki
ölümler, hep bir sonraki yaşama işaret ediyor. Evet, bu hayat dediğimiz bir sürenin
başı ve sonu içinde gerçekleşiyor.
Bazı
insanların, ölümü sürekli hatırlamanın insan psikolojisi üzerinde olumsuz etki
yapacağı inancı var. Hayattan lezzet alınamayacağı inancı var.
Bu
düşünceye katılmamakla beraber, hayattan
lezzet almak için ölümün unutulması gerektiğini söylemek sorumsuz ve bencil bir
davranış biçimine kapı aralamaktır.
Çünkü
ölüm hayatım içerisindeki en kesin gerçektir. Bu gerçeğin düşünceden
çıkartılarak unutulmaya çalışılması, onu perdeleyemeyecek, engelleyemeyecektir.
İnsan
hayatta sahiplendiği şeyleri kuşkusuz bir gün kaybedecek. Onları kaybedeceğini, onlardan uzaklaşacağını
onların ebedi olarak kendisine ait olmadığını ölüm gerçeği hatırlatır.
Ölüm
gerçeği, insana yaşamın her aşamasında adeta bir sorumluluk taşıdığını hatırlatır.
Böylesi bir hatırlama insanın kazanımlarını paylaşım için yeter. İnsanın
egoistçe bir yaşam sürmesinin önüne geçer.
Yaşam
süreci içerisinde ölüm gerçeğini hatırlayarak diğer hayatlara dokunur. Hayattan
kopmuş hayatlar, bu ölüm gerçeği şuuru ile yaşam bulur.
Ölüm
gerçeğini kavramış olanlar, yıkık hayatları kaldırmak için sarf ettiği emeği,
yük saymaz onların sorunları ile ilgilenir yaşam içerisindeki zenginliklerin
gerçekten kalıcı olmadığını hatırlarlar.
Selam
ve dua ile…
@yunuseksi_53