06 Aralık 2017

Erdoğan’a ‘tavsiye’

Önceki yazımızda ‘Altın Para Anonim Ortaklığı'nın kurulması ve Türk parasının altına endeksli bir para birimine dönüştürülmesi gerektiğini kaydetmiştik.

Aynı gün, aynı konu ile ilgili Johns Hopkins Üniversitesi öğretim üyesi ve Washington merkezli düşünce kuruluşu Cato Institute'ün ‘Sorunlu Para Birimleri Projesi'nin yöneticisi Prof. Dr. Steve Hanke de Forbes dergisinin internet sitesinde aynı minvalde bir yazı kaleme aldı.

Hanke, altının yüz yıllar boyunca küresel para sistemi içinde önemli rol oynadığını ancak eski ABD Başkanı Richard Nixon'ın 1971'de "altın gişesini kapatmasıyla" bunun son bulduğunu hatırlatıyor.

Nixon'a aldırılan bu karar öncesinde Dolar'ı altına endeksleyen de aynı kişilerdi. Zira doları dünyanın parası yapmanın yegâne yolu altına eş değer kılmaktan geçiyordu.  

Doların alına eş değer kılınması ve altın rezervi kadar para basılması kararı, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan “Yenidünya düzeni”nin kararlarının alındığı, 1944 tarihli Bretton Woods Konferansı'nda kabul edilmişti.

Yine aynı baronlar, dolar küresel sistemin para birimine dönüştükten sonra Nixon'a, altın-döviz standardına son vermesini söyleyerek, havadan para kazanmaya ve servetlerine servet katmaya başladılar.

Bu sistem, ülkelere para birimlerinin dolar karşısındaki değerini değiştirme imkanı sağlıyor ve devalüasyon ile revalüasyon gibi düzeltmelerin boyutlarını sınırlıyordu.

TÜRKİYE'NİN EN ZAYIF NOKTASI VE KURTULUŞU

Steve Hanke özetle diyor ki, Türkiye hiçbir zaman, bugünkü kadar güçlü olmamıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın attığı adımlar ve verdiği tepkiler batıyı rahatsız ediyor. Onlar da Türkiye'yi “aşil tendon”undan yani “en zayıf noktası”ndan vuruyor.

Peki, neymiş en zayıf noktamız?  Zayıf bir para birimine sahip olmamız.

Türkiye'deki toplam mevduatların yüzde 70'inin döviz hesaplarında olduğunu belirten Hanke diyor ki, Erdoğan'ın Türkiye'nin en zayıf noktasını ortadan kaldırmak ve küresel alanda gerçek anlamda siyasi bir güce sahip olmak için bir şeyler yapması gerekir.

Bunun zarif bir çözümü var” diye devam eden Prof. Hanke, “Türkiye'nin bir başka devlet tarafından basılmayan ya da kontrol edilmeyen bir 'para birimi' olan altına geçmesi gerekiyor. Türkiye, bunu altına endeksli lira sistemine geçerek yapabilir.” Yorumunda bulunuyor.

Hanke ile aynı gün, aynı şeyleri yazmış olmak aklın yoluna işaret eder.

Zira kurtuluşun tek bir reçetesi var.

Kimileri diyor ki, altının fiyatı zaten dolar ile belirleniyor.

Böyle bir düşünce, sistemi kavrayamamaktan kaynaklanıyor.

Yahu doları unutun gitsin. Sadece doları değil, mevcut Türk Lirası da dâhil tüm para birimlerini de.

Bir gram altın = 1 Türk lirası ya da 1 Türk lirası eşittir 1 altın! Nokta!

Artık siz kimseye değil, herkes size uyacak.

“Bu kadar altını nereden bulacağız” sorusu da boş bir soru. Biz altın zengini bir ülkeyiz.

Ayrıca topraklarımızda da azımsanmayacak düzeyde altın var.

Bugün yaşanan bir başka sorun ise iktisadi sistemin ve defter kayıtlarının karmaşık olması. Sistem karmaşık olmalı ki, manipüle etmek kolay olsun. Defterler karmaşık olmalı ki, ceza kesmek, işletmelerin ipini çekmek kolay olsun.

ProfSteveHanke

ALTINA EŞ DEĞER PARAYI ÖNEREN DE ERDOĞAN

İşin aslına bakarsanız altına eş değer paradan 1971'de vazgeçilmiş, ama 2011'de yani 40 yıl sonra Erdoğan, altını yeniden uluslararası ticaretin değişim aracına dönüşmesine yönelik ilk işlemleri başlatmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bununla da yetinmeyerek, Hanke'nin de dediği gibi 2016 Kasım'ında yaptığı bir konuşmada, katılımcı finans sektöründe altına eş değer bir para birimi anlayışına geçilmesi teklifini getirmişti.

Erdoğan, "Sürekli ‘faizsiz faizsiz' konuşuyoruz da uluslararası döviz baskısından nasıl kurtulacağız, bunun adımlarını atmakta fayda görüyorum. Katılımcı finans anlayışının altına endeksli bir adımın atılmasını doğru buluyorum. 2015'te küresel İslami finans büyüklüğü arttı. Gelin paraları altına dönüştürelim. Altınla ifade edelim. Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının para biriminde altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. Menkul kıymetler borsaları forumu çalışmalarını da takdirle karşılıyorum. Özellikle İSEDAK Gayrimenkul Kıymetler, Altın Borsaları çalışmalarını yakından takip ediyorum. Kısa sürede sonuçlanacağına inanıyorum" demişti.

Bizim yazdıklarımızla, Hanke'nin aynı gün yazdığı şey de Erdoğan'ın söylediklerinden farklı değil.

Biz “Altın Para Anonim Ortaklığı” kurulması ve Türk lirasının altına eş değer kılınıp yeniden basılması şeklinde daha müşahhas bir teklif sunuyoruz.

Yaparsak, Türkiye'nin Erdoğan liderliğinde yürüttüğü dünya politikasında ayağı daha sağlam basar. İktisadi krizleri tarihin çöplüğüne atarız.

Bir başka mühim birkaç nokta ile bitirelim. Çözümü çok karmaşık fikirler ileri sürerek zorlaştırılmamak gerekir.

İktisadi sistemi John Maynard, Keynes, Alfred Marshall, Adam Smith, Marx'ın zengini zengin, fakiri fakir eden, bir iki asırdır insanlığı sömürtmekten başka hiçbir işe yaramayan tefecilik düzeni gibi karmaşık ve içinden çıkılmaz kılmak yerine basitleştirmek zorundayız.

Kural basit tükettiğin değil, ürettiğin kadar güçlüsün.

Her şeyi üretemezsin, insan, çevre ve geleceği düşünmek zorundayız.

Tefecilik/faizcilik değil, alınteri esas alınmalı.

Esas olan diploma değil, bilgi, tecrübe ve liyakattir.

Esas olan kayıtlı para değil, karşılığı olan paradır.

‘Sen bir alır, bir satarsın ama devlet 4 açık bulur ve cezalandırır' değil, kayıtlı alırsın, kayıtlı satarsın, devletin devamlılığı için kazancından devlete pay verirsin.

Ama bu işler, "Türkiye, tam liberal bir ülkedir ve öyle kalacaktır" diyen, Erdoğan'ı tekzip edercesine enflasyonu faize değil de hıyara domatese bağlayan Başbakan yardımcıları ile olmaz.