30 Ekim 2017

Erdoğan’dan Paradigma değişimi BOP değil artık HOP

Küresel finans elitler açısından en kötü senaryolardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün kartları açık oynayarak bir netlik içinde; D-8 ve Türk Cumhuriyetleri ile siyasal ve iktisadi ilişkileri somut adımlarla ileriye taşıması. Onlar için bu ‘'dik duracağız diklenmeyeceği''  sloganının da evrilerek, diklenilmesi gereken yerde diklenileceğini işaret ediyor. Nitekim son Suriye ve Irak politikalarındaki etkinlik bunu açıkça gösteriyor.

 Geçtiğimiz günlerde Özbekistan'dan 20 yıl sonra Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaret olma özelliği ile bir engel aşıldı.  Bu gecikmenin nedeninin CİA ‘nın  Türk Cumhuriyetler ayağı FETO nun büyük etkisi olduğunu biliyoruz. Bugüne kadar istenilen düzeyde Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimizi geliştiremeyişimizin temel nedeni, FETO'nun Okullar bahanesi ile Türk Cumhuriyetlerindeki  ajanlık faaliyetleridir.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket  Mirziyoyev'in Türkiye'ye yaptığı  ziyaret 20  yıl aradan sonra 22 anlaşma yapılması ile  uzun zaman  durağan kalan ikili ilişkilere ivme kazanması açısından tarihi öneme sahiptir.  

Öte yandan D-8 ekonomik iş birliğinin canlandırılması da, dünya siyasetinde Türkiye'nin çok ciddi bir rol alacağını gösteriyor. Tarihsel misyonu yeni Türkiye yüklenmek zorundadır. Erdoğan'da bunu yapıyor. Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi bu misyonu yüklenmeyi gerektirir.  Elbette düşman bu hamlelere karşı en güçlü argümanlarını ileri sürecek ve Türk Birliği ve D-8 yapılanmalarını bugüne kadar olduğu gibi  engellemeye çalışacaktır.

Bu engellemeleri ne siyasi baskıyla nede silahı ile yapamayacağını çok iyi bilen batı; bunu  Türk devletlerinde ve  D-8 ülkelerinde cari kıldıkları para kredi finans sistemi ile yapıyorlar ve yapacaklardır. Türk Birliği ve D-8 ülkelerimizin iş birliğinin önüne geçmek için, ilişkilerimizi bozmak için en güçlü argümanı budur. Çünkü sistemsel olarak batı içeridedir,  dilediği an  sistem üzerinde ekonomilerimize  müdahale edebiliyor. Düşman  karşınızda değil evinizdedir. Bunuda  kurduğu borca dayalı para sistemi ile  sağlıyor.

Batının kalemşorluğunu yapan işbirlikçilerinin zihinleri bulandırma çabalarına rağmen, buna karşı alınacak tedbirlerde çok kolaydır. Yeter ki korkaklar karar vermesin. Bağımsızlık, bayrağın çekilmesi ile olsaydı bugün Barzani devletini kurmuştu.

Bizi  Türk Cumhuriyetleri  ve  D-8 ile başarıya taşıyacak olan ekonomik karşılıklı çıkarlarımızdır. Bu çıkarların korunması bize özgün dış ticaret modeli ile yeniden oluşturulmalıdır.  Bu birliktelikler  şu anda düşmanın  kurallarını belirlediği bir ekonomik modelle sürmektedir.  Buradan asla bir sonuç çıkmaz. Bu görüşmeler sadece  dış ticareti arttırır. Artan dış ticaretinizdeki kârınız  asıl oyun kurucuya akar. Ancak ne hazindir ki siz kendi paranızla  bu ticareti yaptığınızı zannediyorsunuz.

 Kastımız sadece dolar değildir. Şu an kurulu  iktisadi model gereği devletlerimizin kendi paraları da milli değildir. Bu yönü ile ekonomik iş birliğinde ticaretin korunması için,  yeni dış ticaret modeli uygulanmalıdır.

15 Temmuz sonrası oyunun yeniden kurulduğunu gören Cumhurbaşkanımız, görev verilmiş bir oyuncudan ziyade oyun kurucu olma konusunda tavrını açık bir şekilde  ortaya koyuyor. NATO müttefikleri tarafından başta ABD olmak üzere Türkiye'nin parçalanması konusunda sürdürdükleri  çalışmaların iç ve dış destekçileri  bu süreçte aşikardır. Bunun belli olmasında elbette Milli istihbarat Teşkilatının  millileşmesi ile de yakından ilişkisi var. Demek ki bilgi akışı milli olunca, sadece dik durmuyorsunuz, haksızlığa zulme itiraz da edebiliyorsunuz.

 

BOP Artık Türkiye tarafından durdurulmuştur. Ancak BOP düşüncesi devam etmekte olup asıl menşeyi Haçlı zihniyetidir. ABD'nin  BOB'a ısrarı,  ikinci bir Vietnam en şiddetli biçimde yaşayacağını  bildiğinden,  3500 tır silah sevkıyatını YPG/PKK'ye sevkeymiştir. Mezopotamya'dan Hasan'ın değilde Coni'nin cesedi çıkmaya başladığı an Dünya yeniden kurulmaya başlamış demektir.

Hep söylüyoruz; Türkiye'nin ordusu bilindiğinden çok fazladır ve sınırlar ötesindedir, paralı değildir. Bu Türk milletinin tarihsel kaderinin yansımasıdır. Milletimizin Tarihi Selçuklunun küllerinden Osmanlıyı doğurmuştur. Genç Türkiye, tarihi ile evliliklerini ne pahasına olursa olsun yapmak zorundadır. Korkusuz olan bir milletin, ordusu da korkusuz olur. Korkusuz bir ordunun da korkusuz komutanı ve komutanları olur olmalıdır.

Kontrol edilemeyen bir Türkiye'nin,  Dünyanın her yeri ile ilgilenecek bir devlet geleneğinin olması elbette batıyı kaygılandırıyor. Sömürdükleri Türk ve İslam dünyası Türkiye'nin öncülüğünde'' ya uyanırsa ‘'endişeleri var. İşte Türk ve İslam  dünyasındaki saldırganlıkları bize bunu gösteriyor.  Bu  kaygılar  onlar açısından son derece doğaldır. Onların kaygıları, Türkiye'nin hamlelerinin doğruluğuna işaret etmektedir.

Mesele biz ne yapıyoruz ne yapacağız, kiminle yapacağız meselesidir.

 

 

Selam ve dua ile...