20 Kasım 2015

Erdoğan ile Davutoğlu arasında ‘sistemsel kriz’!

Erdoğan'ın, yaşanan “sistem krizi”nden kurtuluş yolu olarak işaret ettiği ve yapılacak olan Anayasada yer almasını planladığı Başkanlık Sistemi, Davutoğlu için (şimdilik) öncelik değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, özel bir televizyon kanalında gündeme dair soruları cevaplandırırken kullandığı, “Bizim bu sistem krizinden kurtulmamız lazım” ifadeleri önümüzdeki günler için önemli bir işaret fişeği.

Erdoğan, o programdaki sözleriyle, “sistem krizi”nden kurtulmanın yolunu “yeni Anayasa'yı millete sunmak” diye tanımladı.

Bu Erdoğan ile AK Parti arasında derin bir krizin tetikçisi olacağa benziyor.

Neden mi? Anlatayım.

Bilindiği gibi Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla 16 Kasım Pazartesi günü, AK Parti Milletvekilleriyle parti Genel Merkezi'nde bir nevi grup toplantısı yaptı.

Davutoğlu, toplantının basına açık bölümünde yaptığı konuşmada, genel kabul görecek ifadeler kullandı.

Toplantının basına kapalı bölümünde kullandığı (öne sürülen) ifadeler ise, “sistemsel krizin çözümü” ve “Anayasa yapım süreci” konusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la derin ayrılık yaşanacağının işaretleriyle dolu.

Erdoğan'ın, yaşanan “sistem krizi”nden kurtuluş yolu olarak işaret ettiği ve yapılacak olan Anayasada yer almasını planladığı Başkanlık Sistemi, Davutoğlu için (şimdilik) öncelik değil.

Erdoğan, yeni Anayasa'yı “millete sunma” vurgusuyla, referanduma götürme eğilimini ilan ederken, Başbakan Davutoğlu'nun, milletvekilleriyle yaptığı toplantının basına kapalı bölümünde, yeni anayasayı muhalefet partileri ile yapmanın olmazsa olmaz koşul olduğunun altını çizmesi derin krizin bir başka habercisi.

AÇIKTA'MAKUL YAKLAŞIM' KAPALIDA ‘MUTLAKİYET!'

Davutoğlu'nun, toplantının basına açık bölümünde, “makul yaklaşım” sergileyen parti ya da partilerle işbirliği yapılabileceği vurgusunu, basına kapalı bölümde muhalefet partileri ile işbirliği koşuluna yasladığı iddiası da önemli bir ayrıntı.

Davutoğlu'nun aynı toplantıda, “vekillerin sürece katılımı konusunda artık yeni bir çizgi izleneceği ve otoriter yaklaşım olmayacağı vurgusu” da dikkat çekici.

Kimi vekillerin, bu ifadelerle, Erdoğan'ın üstü örtülü eleştirildiğini düşündüğü, kiminin de (kendi aralarında) Erdoğan dönemindeki istişare mekanizmasının işlerliğini hatırlatan hayıflanmalarda bulunduğu öne sürüldü.

Davutoğlu'nun, toplantının basına kapalı bölümünde vekillere verdiği mesajlardan birinin de “gerilimin düşürülmesi” olduğu öne sürülüyor.

Davutoğlu'nun iyiniyet çerçevesinde kullandığı bu ifadeler, gerilimin asıl sorumluluranı enterne eden bu yaklaşım tarzı da ciddi rahatsızlığa sebep olmuş.

Bu ifadelerin, Muhalefet ve Paralel Yapı'nın, Erdoğan'ı gerilimin kaynağı olarak gösterme algısı üzerinden itibarsızlaştırma kampanyasına hizmet edeceği muhakak.

Elbette Davutoğlu'nun böyle bir amaç taşıdığı söylenemez; ancak Davutoğlu ve Erdoğan arasında derin bir kriz yaşanabileceğinin işaretleri ile dolu kapalı toplantı “notları”.

‘YOKSA'SI YOK BUNUN!

Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi'ne dair hamlelerin, muhalefetten önce parti içinde bir dirençle karşılanacağının da ipuçlarını veriyor.

Ancak şunun altını çizmek gerekirse, sistemin bekçiliğine soyunan muhalefetten, “makul yaklaşım” bekleyerek kaybedilecek bir dakikası bile yok bu ülkenin.

Kapalı bölümde, muhalefet partileri ile mutlak işbirliği aranacağı vurgusu eğer hayata geçirilirse, yeni anayasa ve sistem krizinin kilidini açacak Başkanlık Sistemi başka bir bahara kalabilir. Mazallah eğer böyle olursa, hem sistemsel değişimin hem de yeni anayasanın temel iradesi AK Parti olur mu o şüpheli işte.

O nedenle, AK Parti bir an evvel silkelenmeli bu hareketin doğal lideri Erdoğan'ı ötekileştirme ve yalnızlaştırma projelerine değil, Erdoğan'ın ülkeyi millileştirme ve “genişletme” projelerine destek vermeli. Partide, enaniyet kokan fevriyetin bozduğu insicam da bir an evvel izole edilmeli.

Yoksa?.. “Yoksa”sı yok bunun...

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir