14 Nisan 2020

Erkekliği yok eden corona, cipli ilaç ve aşı (4)

BİYOLOJİK SİLAHLAR NİÇİN KULLANILIR?

‘'Medya, finans kaynakları, yeraltı ve yerüstü zenginlikler, ilaç, aşı, tohum gibi alanların hâkimi, çoğunluğu satanist baronların çok sayıda gizli ajandası var. Ne yazık ki, günümüzde biyo-nanogenetik silahların riskleri konusu yeterince ve doğru bir şekilde gündem yapılmadığı için toplum, bürokrat ve siyasetçiler bu gerçeklerden yeterli düzeyde haberdar değil.

Bu gizli ajandaları detaylandırdığımızda manzaranın korkunçluğu daha iyi anlaşılacaktır.

Bu satanist kişi ve yapılar, büyük kitleleri siyaset, ticaret, kültür, sanat ve dinî hayat gibi alanlardan uzak tutmak istiyor. Bunun için de insanlığın sıhhatinin bozulması en öncelikli hedeflerdendi ve büyük nispette muvaffak oldular. Bir diğer hedefleri, nüfusun azaltılması için kitle ölümlerine yol açmak.

PROGRAMLANABİLEN GENLER DEVRİ

Biyo-nanogenetik ilminin geldiği nokta, tarihte benzeri belki de hiç görülmemiş bir silah ve harp biçimi ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Büyük çoğunluk ve üniversiteler, mevzunun tehlikeli yönünden ziyade, bize anlatılan ‘hastalıkların önlenmesi' şeklindeki maske boyutu ile ilgililer.

Hoş, önlenen bir hastalık şöyle dursun, aksine kartopu gibi artan ve büyüyen hastalıklar ortada iken, kimse şer amaçları maskeleme için kullanılan bilim ve bilimsel yalanlardan söz etmiyor ya da umursamıyor.

Bu gerçeği Lancet Dergisi editörü Richard Horton, Chatham House'un ağzından şu birkaç cümle ile özetliyor: “Bilimsel yayınların çoğu yalan. Sağlam olmayan yöntemlerle sonuçlara varılıyor. Tıp Dünyasında işler çığırından çıktı. Literatür, istatistikî peri masallarıyla kirletildi.”

Artık şartlara bağlı olarak ‘kendini yok eden genler' adı verilen gelişme ile organizmalar belirli bir çevrede önceden belirlenen miktarlarda kopyalandıktan sonra tamamen yok olacak biçimde programlanabiliyor. Rekombinant DNA teknolojisi ile de ilaç ve aşılar saatli bombalar gibi programlanan zamanlarda aktif olabiliyor.

Bu sayede enfekte olmuş arazi, belirli bir zaman sonra güvenli bir biçimde işgal edilebilecek ve yahut kodlanmış ilaçlarla hapı yutanlar -yani ilaç şeklinde verilen genetik saatli bombanın devreye girmesi ile- yok edile(bile)cektir.

Bundan sonra ya daha karanlık bir çağa gireceğiz yahut da kurtuluşa ramak kaldı. Karanlığa doğru sürüklendiğimiz kesin. Ama ümitsiz hiç değiliz. Korkmaya gerek yok. Çünkü yeryüzünde tek söz sahibi bu haydutlar değil. İyilik ölmedi, iyiler ise tümden sahadan çekilmiş değil. Yeter ki, bu iblislerin bilim dinini sorgulamayı öğrenin, gerisi çorap söküğü gibi gelir. İstikbal İslam'ındır! Vesselam!''

Selam ve dua ile…