27 Şubat 2017

Erol Güngörle Sandıktayız

Gericilik ve gericiler bitmeyen muhabbetlerimizden. Kendini çok ileride gören ama her daim geriden gelen ilerici akıllılar hala fersude kavramları Bu Ülke'ye giydirme derdindeler. İslamofobik çevreler, içeride ve dışarıda algı operasyonları ile ülkemizi İslamofobik malzeme haline getirmiş bulunuyorlar.

Türklere modern zamanda bir devlet ve hayat teşkilinde önderlik etmiş Atatürk'ümüzü bile bu makus/malum çevreler bir uzlaşma vesilesi olmak yerine yine millete bir namlu gibi çevirmektedirler. Ama onlar hep haklı, neden çünkü onlar ilerici. Erol Güngör bu noktada hatırlamamız gereken tespitlere sahip. Ve artık kronik saplantılarımıza münevver bir zihnin dokunma zamanıdır: “Çağdaş uygarlık düzeyi denen ve en az ikisi Türkçe olmayan şu üç kelimenin manası, her iyi ve güzel şeyin bugünkü Batı dünyasında bulunduğudur. Bu Tanzimatçı düşünce geleneğinin şimdiki temsilcileri büyük kısmıyla sosyalist ütopyaya kapılmış bulunuyor. Onlara göre ileride kurulacak olan ve tarihte geçmişi bulunmayan bir tam bağımsız, üslerden arınmış, sömürünün ortadan kalktığı, herkesin her şeyde eşit olduğu bir Türkiye de herkes saadeti tadacaktır.” “Bu vesileyle Türkiye'de ve bazı Batı ülkelerinde insanları birbirine düşman etmek ve zihinlerini karıştırmaktan başka bir işe yaramayan ilericilik gericilik kavramlarını kısaca aydınlığa kavuşturmakta fayda vardır. Hakikatte ilerilik ve gerilik herhangi bir ilmi kriteri bulunan kavramlar değildir. İleri cemiyet geri cemiyet, ileri düşünce geri düşünce diye mutlak kategorilerden bahsedemeyiz; sadece belli bir kritere göre belli bir konuda ilerilik veya gerilik söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda bile ilerilik ve geriliğin manası herhangi bir kıymet hükmü ifade etmez. Yani ilericilik hep iyi, gericilik hep kötü denilemez. Mesela Çinliler Fransızlar'dan, Araplar İngilizler'den, Ruslar İspanyollar'dan ileri veya geridir diyemeyiz; ancak her ikisi de belli bir konuda, belli bir hedefe ulaşmaya çalışan iki milletin eğer o hedef yönünde alınan yol ölçülebilir bir şeyse birbirinden ileri olup olmadıkları söylenebilir: Nükleer enerji konusunda İsveç Doğu Almanya' dan ileridir; turistik kolaylıklar bakımından İspanya Türkiye'den ileridir, gibi.” Evet düşünemeyen kaotik zihinlerimize ışık ya dan bir bakış. Cemil Meriç'in ilerici gerici yok, namuslu ve namussuzlar var sözü de burada birden akla geliveriyor. Millete hayırlı bir şey demeyen bu ileriler çatık kaşları ile ne diyorlar ki bu aralar?

Kendine sırtını dönen, karanlığa ateş açan, rüzgara tüküren aydın hümanist kafanın Güngör'ün "Türk münevverlerinin kendi kültürlerine sırt çevirişi karşısında hayrete düşen Yugoslavyalı bir tarihçi bize şöyle demişti: Öyle görünüyor ki Türklerden en son kurtulan siz oldunuz". tespitlerine muhatap olmamak şansı var mıdır? Türklerden kurtulan beyler iyi misiniz nasılsınız şimdi? Kendinden kurtulup hangi kime sığınmıştır bu kafalar. Topçu'nun Anadolu toprağından fışkıracak o güzelliğin peşindeki çabasını anlamayan kafaların garabeti daha açık oluyor böylece. Milletini göremeyen, vatanını hissedemeyen, devletiyle bağı teknik olmanın ötesine geçemeyen bir aklın yolda kalmasıdır bu. Devşirme stepnelerle de gelinecek yol buraya kadardır. “Türkiye'de bugün hala bağımsız bir kültür şahsiyetinden söz ediliyorsa, bunu bizim eski kültürümüzün her türlü hoyratlık karşısında hala direnecek kadar kuvvetli olmasına borçluyuz. Fakat bu direnen kültüre bir hamle gücü kazandırılamazsa daha fazla ayakta kalmasını bekleyemeyiz.” diyen Güngör'ü anlamak zamanıdır. Dirilmek için düşünmek ve hareket etmek gerekir. İstiklal ve istikbal mücadelesi bu kültür şahsiyetinin mücadelesidir. İlerinin ya da gerinin değil. Namuslularla namussuzların biteviye serencamı.

Konuyu nihayet aktüel alana getirip bitirelim: "Türkiye'deki politikacı elit mensuplarına Türk halkı hakkındaki kanaatlerini sorunuz. Seçimi kazananlar bu halkın kuvvetli sevgisinden, irfanından, keskin zekâsından, temyiz kuvvetinden bahsedeceklerdir. İktidarı kaybedenlere göre aynı halk ileriyi göremeyen, kendi çıkarlarının ne olduğunu bilmeyen, âlimden çok cahile kulak veren, kısa vadeli, hırs ve iştahlarının esiri olan bir kitleden ibarettir. Her iki ifadenin arkasındaki motif aynıdır. İktidara gelenlerin de gelmeyenlerin de kendilerinden başka kimseye kıymet vermeyişleri. Halk zekidir, çünkü kendileri gibi kıymetli insanları seçmiştir. Halk cahildir, çünkü kendilerinin kıymetini anlayamamıştır". Evet ve hayırların tercihinde olunulan bu günlerde, referanslarımız ne acaba? Halkı ağzına alan herkesler meseleye mi yoksa Güngör'ün bahsettiği bu kronik takıntıya bilerek ya da bilmeyerek saplanmış durumda mıdırlar? Herkes ilerici “öteki” ise gerici? Milleti bir sandıkta, bir tabutta fark edenlerin, milletin adamı olanlarla mukabelesi ironik bir halde devam ediyor. Erol Güngör ile baş başa sandığa oy vermeye gidiyoruz. Zihnimiz açık. Ne? O, vefat etti mi dediniz? Siz yaşıyor musunuz ki?