04 Temmuz 2016

Eskimiş kadrolaşma anlayışı mutlak çöpe atılmalı…

Kadroların niteliğini ve kalitesini şekillendiren, memurun anlayış meselesi de ancak geleneksel pozitif değerlerin, zamanın ruhuna uygun bir kombinasyonla aşılabilir.

Hangi din, dil, ırk, mezhep, etnisite kökenine sahip olursa olsun, tümüyle statükocu bir sistem içinde şekillenmiş hayat tarzı, alışkanlık, eğilim ve değer verme hallerinin müzminleştirdiği memur anlayışı, eşitlikçi, dürüst ve adilane bir kadrolaşma hareketiyle mümkün olabilir çünkü.

Bu yüzden kadroların yapacağı işin kalitesini ve düzeyini düşüren her tür olumsuz anlayış ve yaklaşımın etkisinin kırılması konusunda sistemli bir mücadele ve kontrol mekanizmasının planlanması ilk elden önem arz ediyor.

Sahip olunan kadim pozitif yerel değerlerin evrensel değerlerle harmanlanmasından çıkacak liyakat merkezli bir kadro standartlar paketi, var olan kadro potansiyelini atıllaştırma girişimlerine kurban etmeden, bilimsel bir taranmadan geçirilmesini sağlayacaktır öncelikle.

Kadroları oluşturacak kişilerin yaşam tarzında, alışkanlıklarında, değer yargılarında, toplumla ilişkilerinde parti ya da başka bir gücün etkisine meyleden noktaları öne çıkarmak yerine mesleki ve insani yanların öne çıkarılması gerekiyor artık.

Uzun zaman ve emek isteyen bu meşakkatli yaklaşım, kararlı ve ilkeli uygulandığında, bir zaman sonra memur olanın (dolayısıyla bütün bir toplumun) kibrini, egosunu, verimsizliğini ve kuşandığı üstenci dil ve hallerin daha kabul edilebilir seviyelere çekmenin dolayısıyla verimliliği artırmanın yolu da aynı zamanda.

Elbette siyasetin ve gücün tabiatı gereği hiçbir iktidar böylesi uzun soluklu ve sürdürülebilir bir kadrolaşma hareketini başlatmaya gönüllü olmak istemeyecektir. Lakin bir ülkenin ekonomik ve demokratik anlamda görünür bir sıçrama yapabilmesini kendine dert edinen bir yönetim için sihirli bir başka yöntem de yok maalesef.

Kadro oluşturma mantığının parti, cemaat, ortak siyasi gelenek, niteliksiz sadakat olgularının cenderesinden kurtarılmasının ve başta insan olmak üzere ülkedeki bütün kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasının önü ancak bu türden bir metotla aşılabilecektir çünkü.

Günün ve işin ihtiyacına göre planlanmış bir kadrolaşma anlayışı, bürokrasinin azaltılması ve mevzuatın sadeleştirilmesinin etkisi ve teknolojik imkanların sağladığı anlık destekler ile birlikte klasik memur davranışının ayak bağı olma niteliğini de ortadan kaldıracaktır.

Her girdiden elde edilecek faydayı artıracak kadrolaşmanın sürdürülebilir bir mantık üzerine kurgulanması projelerin daha hızlı ve efektif gerçekleşmesine ve projelerin finansmanında kullanılan kaynakların verimli kullanılmasına da imkan verecektir.

Bu yeni ve adil sistem ile bugün başa bela olan Paralel Yapı türü oluşumların kamu kurumlarına yerleşip, kirli amaçlar için çalışmalarına da, vesayetçi zihniyetin şekillendirdiği memur anlayışının sürekli değişime direnmesine de engel olunabilir.

Yeni bir Anayasa kadar önem arz eden kadrolaşma yöntem ve standartlarının belirlenmesi, efektif, etkili, verimli ve kendi ayakları üzerinde durmayı beceren bir kadrolaşma hareketini n yerleştirmesine imkan verebilir. 

Bu açılardan bakıldığında bugün yetişmiş yabancı elemanların, çalışma izinlerini ve süreçlerini yönetmek amacıyla Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü'nün kurulacak olması önemli bir adımdır.

Yeni bir yasayla nitelikli işgücünü çekmek için hazırlanan Turkuaz Kart Sistemi'yle, eğitim, mesleki deneyim, bilim ve teknolojiye katkı, ülke ekonomisi ve istihdama katkı kriterleri değerlendirilerek yetişmiş yabancılara uzun süreli-süresiz çalışma imkanı sağlanması önemlidir.

Dünyanın nitelikli insanlarını ülkeye çekmek için mevzuatı kolaylaştırmak, koşul ve standartları oluşturmak, klasik memur anlayışının sığlığından kurtulup, özendirici koşullarla rekabeti artırmak kuşkusuz eleştirilen geleneksel kadrolaşma anlayışının çöpe atılması açısından da önemlidir.

Lakin ekonomik, siyasi ve kültürel sıçramalarını daha üst noktalara ulaştırmak isteyen bir ülkenin, bu müdürlükten önce Atıl Duran Yetişmiş İşgücü Genel Müdürlüğü kurması daha acildir aslında.

Esprisi bir yana, kendi kaynaklarını değerlendiremeyen, her alanda yetişmiş ve fark edilmek için çırpınan beyinlerini verimli kullanabilecek geniş bir seferberliği başlatmadan önce, yabancıya yönelen bir ülkenin bu eylemi, en başta kaynakların optimum kullanımı prensibine aykırıdır çünkü.

İktidarların ölçü aldığı kriterlere sahip olmadıkları için nitelikli insanların adeta cezalandırıldığı marazi bir kadrolaşma anlayışının değirmeninde acımasızca öğütülen nice değerin ahını çok çekti bu ülke.

O yüzden kayırmacılık üzerine kurgulanmış klasik kadrolaşma anlayışını çöpe atıp, işi etkili, verimli ve kaliteli yapabilme potansiyeline sahip ehillerine verme kültürü bir an önce başlatılmalı artık.

Bunca israfa yazıktır.

Herkese kazasız, belasız ve Ramazan ayının huzurunda bir Bayram dileğiyle…