02 Haziran 2020

EVİMİZDEKİ YABANCI!

Pek çoğumuz, evimizde ağırladığımız misafirin gelir gelmez henüz soluklanmadan, "Evde internet var mı? Tablet veya bilgisayar var mı?" gibi sorularıyla muhatap olmuşuzdur. Hatta gelen misafiriniz evinizin salonunda bir canlı yayın yapıp hiç tanımadığınız insanları salonunuza getirmediyse, işte o gün şanslı gününüzdesinizdir. Zihnimizin spot ışıkları bu acı gerçeğin üzerine çevrilmeye başladıysa konuya devam edelim.

Dijital çağın bağrında olduğumuzu artık kabullenmeme gibi bir lüksümüz yok. Teknoloji, hayatımızın merkezinde ve biz o merkezin etrafında dönen birer organizmalara dönüştük. Başlarda hayatı kolaylaştırma açısından pek sevimli gözüken bu devasa ağı (ki hâlâ hayatın pek çok alanında işlerimizi kolaylaştırmaya devam etmektedir.) herkes zamanla sahiplenip işine, evine, mutfağına, sosyal hayatına, özel ilişkilerine ve hatta yatak odası gibi en mahrem olan mekânına bile çekinmeden konuk etti. Odasında sosyal medya üzerinden 7/24 canlı yayın yapıp hiç tanımadığı insanları evine ve hatta mahremine davet eden neslin, toplumsal hayata adım atabilmek için birincil kurum olan aileye (anne, baba veya yakın akrabaya) artık gereksinimi kalmamaktadır. Aile içi iletişimi neredeyse sıfıra çeken bu yabancı misafirler gittikçe tehlikeli hâl alabilmektedirler. Öyle bir platform ki; insana kendisini görünmek istediği gibi kusursuz bir şekilde karşıdaki kitleye gösterebilecek imkânları sunuyor. İnsanlar arasında bir elmas niteliği taşıyan "güven duygusu" bu korkunç ağ üzerinde inanılmaz sömürülmektedir.

Bilinçli bir şekilde insan zihninin oluşturduğu bu dijital çağın, başlarda insanın kontrolünde seyir alırken günümüzde insanın kontrol edildiği bir evreye geçtiği gerçeği bizi sarsadursun.

İnternetin bilinçsiz kullanıldığı vakit hayatımızın her alanına sızması kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Hiç şüphesiz tavandan tabana, büyükten küçüğe insan toplulukları bu korkunç bağlantılara, bilgilere sahip olan ağ karşısında âdeta bilinçsiz bir teknoloji kölesi konumuna hızla geçti.

Teknoloji elde ettiği veriler ile insanın sahipliğini yapmaktan geri durmuyor ve durmayacaktır. Her hareketimizde bilinçaltımıza sürdüğü veriler ile bizi yönlendirdiğinin farkında bile değilsek,  bu mutlak güç işini büyük bir titizlikle yapıyor demektir.

İnsanın insani yönünü kaybetme sınırına yaklaşmadan bu mutlak gücün kendisine hükmetmesine "dur" diyebilecek irade, cesaret ve feraseti yeniden sahiplenmesi gerekmektedir. Çünkü bu devasa ağ, insanın hem 'kendi' ile hem de çevresi ile olan iletişimini kısırlaştıracak güce  fazlasıyla sahiptir.

Hâsılı sevgili okur; bizim bu devasa ağa her zaman temkinli yaklaşacak bir "yavaşla" tabelasına ihtiyacımız var.

Nasıl mı?

Teknoloji çağındasın ama 'yavaşla'.

Bu çağda modern ebeveynsin ama 'yavaşla'.

Sosyal medya kullanıyorsun ama 'yavaşla'.

Gözünü ekranlardan ayırmıyorsun ama 'yavaşla'.

İlişkilerini sanal alemde yapay bir yakınlıkla kuruyorsun ama 'yavaşla'.

Yaşarken yaşadığını ekranlara bakarken unutuyorsun ama 'yavaşla'.

Kayıt yapmaktan güzel manzarayı göremiyorsun ama 'yavaşla'.

Yaşamını 'kendi' olarak ve hissederek, anlamlı bir şekilde yaşamak isteyen herkesin başını kaldırıp bu 'yavaşla' tabelesına bir bakmasında fayda görüyorum.

 

Kübra Değirmenci