Evinizde mi ölmek istersiniz hastanede mi?

Hastalıklarının terminal dönemindeki hastaların hastanede ölmelerini hiçbir zaman doğru bulmadım. Bu kişilerin yaşayacakları son günleri evlerinde kendi odalarında, kendi yataklarında, aile fertlerinin arasında geçirmelerini hep teşvik ettim. Bu tür durumlarda yapılacak tıbbı müdahaleler evet hastanın ömrünü belki birkaç gün veya hafta uzatabilir ama aile içinde geçirilecek birkaç günün mutluluğunun buna değmeyeceğine inanırım.

Çünkü son dönem kanserli hastalara sadece palyatif yani hastanın şikâyetlerini hafifletici, geçici tedavi uygulanır; mesela ağrısını giderecek ilaçlar, nefes darlığı için oksijen verilmesi gibi. Bu tedavilerin hastanın hayatını uzatması söz konusu değildir ve uzasa bile bu süre anlamlı değildir.

Evde bakılan hasta daha uzun yaşıyor

Amerikan Kanser Derneği'nin Cancer isimli dergisinde yayınlanan bir araştırmada son dönemlerinde hastanede tutulmayıp evlerine gönderilen kanserli hastaların daha uzun yaşadıkları sonucunun ortaya çıkmasından çok mutlu oldum.

Araştırma, Japonya'da Tsukuba Üniversitesi uzmanları tarafından 1582' si hastanede 487'si ise evlerinde palyatif bakım göre toplam 2069 kanser hastası üzerinde gerçekleştirildi. Kanserli hastalar hayat beklentilerine göre üç gruba ayrıldı.

Birinci grupta beklenen hayat süreleri 0-13 gün arasında, ikinci grupta 14-55 gün arasında ve üçüncü grupta da 55 günden fazla tahmin edilen hastalar yer alıyordu. İlk grupta evde bakılan hastaların ortalama 13 gün hastanede kalanların 9 gün; ikinci grupta ise evdekilerin 36 hastanedekilerin 29 gün yaşadıkları belirlendi. Üçüncü grupta ise ev ve hastanede kalanlar arasında anlamlı farklılık bulunmadı (59 gün/62 gün). Bu sonuçlar, evlerinde bakılan hastaların hastanedekilere göre daha uzun yaşadıkları şeklinde değerlendirildi.

Herkes evinde ölmek ister ama…

Esasında hemen herkesin evlerinde bazen sevdiği bir çorbadan birkaç kaşık da olsa içerek, sevdiklerinin seslerini duyarak, ellerini tutarak ölmeyi tercih edeceklerine şüphe yoktur. Gel gelelim “Aman evde bir şey olursa ne yaparız” korkusu bu hastaların ölene kadar hastanelerde hatta yoğun bakımda tutulmalarına yol açar. Bu hastalara ister istemez “gereksiz birçok müdahalede” bulunulur ve bunlar böyle bir hastaya sadece ıstırap verir acı çektirir. Bunların kâğıt üzerinde fazla yaşıyor görünmeleri sadece istatistiki olarak anlamlıdır, kesinlikle “insani” bir durum değildir.

Gelelim neticeye

BİR: Görüşümün bir araştırma ile desteklenmesine gerçekten çok sevindim.

İKİ: Hepimiz ölümlü varlıklarız ve vakti saati geldiğinde de bu dünyadan göç edip gideceğiz.

ÜÇ: Modern tıp hastanın son nefesini verirken bile kolundaki serumda kemoterapi ilaçlarının olmasından hiçbir rahatsızlık duymaz.

Hastalıklarının son döneminde bulunan kanser hastalarında “kemoterapi” yapılmasının faydadan çok zarar verdiği bir araştırma ile de gösterilmiştir.

DÖRT: Terminal dönemdeki kanserli hastaların ölene kadar hastanede kalmalarında bu işten kazanç sağlayan hastane ve doktorların da rolleri vardır.

BEŞ: Tıbbi olarak hastanın ömrünü uzatabilecek bir tedavi yapılmayacak ve hastanın şikâyetlerini gidermek için hastane imkânları elzem olmayan kanserli hastalar ölmeleri için evlerine gönderilmelidir. Ben de böyle bir durumda asla birkaç gün, hafta veya ay fazla yaşayacağım diye hastanede ölmeyi istemem.