12 Ağustos 2018

Evliya Çelebi aramızda

Seyahat etmeyi sevenler, mutlaka Evliya Çelebi hakkında bilgi /fikir sahibi olmalılar diye düşünürüm. Ünlü eseri, Seyahatname adından da anlaşılacağı gibi bin bir gece masalları tarzında yazılmış bir eserdir. Okurken düşünceye ve göze hitap eden güçlü tasvirlerden etkilenip, yazıldığı döneme giderek hayal dünyasına dalmamak mümkün değildir.

10 ciltlik Seyahatname eserinin - hepsi olmasa da-  özellikle birinci cildinin okunmasını tavsiye ederim. İstanbul'un isminin nereden geldiği, tarihi yapıları, semtleri, dikili taşları, karada ve denizde bulunan bütün tılsımları, mesire yerleri, bağları, bahçeleri, hanları hamamları, yemek kültürü, zenginleri, yoksulları vb. birçok konu hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. (Daha önce okumadıysanız, ölmeden önce okunması gerekenler listenize Seyahatname'yi de ekleyebilirsiniz.)

 

Evliya Çelebi Kimdir?

Bugün, Türk tarihinin en büyük seyahat yazarı diyince ilk akla gelen dünyaca ünlü isim; Evliya Çelebi'dir. Asıl adı, Derviş Mehmet Zilli olarak geçmektedir ve 1611 yılında İstanbul'da doğmuştur. Ailesi Kütahya'dan gelerek İstanbul'a yerleşmiştir. Kaynaklara göre kendisi 17. Yüzyılda yaşamış ve tam 51 sene dünyayı gezmiş, gerçek bir seyyahtır. Seyahatnamesi, dünyada seyahat hakkında yazılan ilk eserdir. Seyahatnamenin orijinal el yazıları Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunuyor.

 Asıl adı tam olarak bilinmemekle birlikte takma adı olan Evliya;  Allah'ın sevdiği kulu manasına geliyor. Çelebi ise; görgülü, bilgili, olgun kimse anlamını taşıyor. Evliya Çelebi'nin ismi ve hikayesi de birbiriyle çok örtüşüyor. Asıl hayat hikayesi tam olarak bilinmekte ve eserinde kendinden bahsettiği kısımlar ile sınırlı kalmaktadır.

Gezmek, kulağa keyifli gelse de uzun sürdüğünde hem maddi hem de manevi açıdan külfetli olabilir. Evliya Çelebi'nin babasının sarayda kuyumcu başı olduğu, bu yüzden bütçe konusunda sorun yaşamadığı kaynaklarda geçiyor.

O dönemin şartlarını göz önüne alırsak, Evliya Çelebi için gezmek çok anlamlı olmalı. Peki neden gezmeyi bu kadar çok seviyordu? Neden bu kadar aşkla gezmek istiyordu? Hayal gücünü bu kadar geniş tutmak için nelerden besleniyordu? Nasıl hayatını bu yola adamıştı?  Bizzat kendisine sormak isteyeceğim bu soruların cevabı bilinmiyor.

Seyahat etmek tamamen kişisel bir deneyim olsa da başkalarının deneyiminden yararlanmak faydalı olabiliyor. Günümüzde gezmek, eski zamanlara göre çok daha kolay. Evet, vize almak bazen biraz zorlasa da kısa süreli de olsa vize alınabiliyor. Bir tıkla uçak bileti almak, en uygun konaklama için yer ayarlamak çok basit. Sosyal medyanın da büyük etkisiyle gidip görmek istediğimiz yerlerin sayısı artıyor. Ve bu imkanlar dahilinde gerçekleşebiliyor. O kadar çok gezi blogerı, instagram gezgini, sosyal medya fenomeni gezgin var ki sanki hepsi birbirini taklit ediyor gibi. Aynı pencereden dünyaya bakıp, aynı şeyleri görüyorlar gibi. Yazdıkları yazılar, paylaşımlar hep birbirini anımsatıyor. Özgün olmak için çabalayanlar da bir yere kadar gidebiliyor.

Oysa Evliya Çelebi, 17. Yüzyılda yaşamış ve o dönemin imkanları dahilinde, gezip gördüğü yerleri farklı bir bakış açısıyla yorumlamayı başararak, özgün bir eser bırakmıştır.

Yıllar önce Evliya Çelebi'yi ilk okuduğumda, bazı hikayelerin sonunda bağlayıcı olarak kullandığı, o zaman “el Fatiha” diye bitirilen bölümleri beni etkilemişti. Bir seyyahın inançlı olması ve eserinde bu şekilde paylaşımda bulunması bana çok yakın gelmişti. Tüm gezilerini bizzat giderek mi yaptığı yoksa mana aleminde mi gerçekleştirdiği konusunda tam emin olamasam da, zaman zaman Seyahatname okumak bana iyi geliyor. Başka alemler de dolaşıp Evliya Çelebi'nin gözünden tarihte yolculuk yapmak oralara gitmiş gibi hissettiriyor.

 

Seyahat ya Rasulallah

Evliya Çelebi'nin yola çıkma hikayesi özel/nurlu bir rüyaya dayanıyor. Seyahatnamesinin giriş kısmında Eminönü'nde bulunan, Ahi Çelebi Camisi'nin helal mal ile yapılan duaların kabul olduğu bir cami olduğundan bahseder. Bu camiyi özel kılan, meşhur seyahat rüyasını burada görmüş olmasıdır.

Bir rivayete göre de uyku ile uyanıklık arasında yani yakaza aleminde gerçekleşen olay şöyledir;  Evliya çelebi 1040 Muharrem ayının aşure gecesinde, evinin köşesinde murat uykusuna yatar ve rüyasında kendisini iskele yakınında bulunan Ahi Çelebi Camii'de gördüğünü anlatır. Sabah namazı vakti caminin nurlu bir cemaatle dolduğunu görür. Evliya Çelebi bu kalabalığın kimler olduğunu merak eder, yanındaki zata ( Okçuların piri Sa'd İbni Vakkasi) sorar. O da Evliya Çelebi'ye caminin içindekileri tek tek gösterir tanıtır ve kalabalığın peygamber ruhlarından, evliya ve asfiya ruhlarından oluştuğunu anlatır. Hz. Ebubekir'i, Hz. Ali'yi, Hz. Osman'ı, Hz. Ömer'i, Hz. Veysel Karani'yi , Hz.Bilal Habeşi'yi, Hz. Hamza'yı gösterir. O sırada Hz Muhammed (S.a.v.) sağında Hz. Hasan solunda Hz. Hüseyin ile birlikte camiye girer. Sabah namazını Peygamber Efendimiz (S.a.v.) kıldırır ve namazdan sonra Evliya Çelebi Kuran-ı Kerim okur. Sonra yanındaki zat elinden tutar ve o meşhur sahne gerçekleşir. Evliya Çelebi heyecanla, Peygamber Efendimizin ( S.a.v.) eline öptükten sonra dili sürçer ve “Şefaat ya Resulallah” diyeceğine “Seyahat ya Resulallah” der. Bu olay karşısında tebessüm eden Peygamberimiz (S.a.v)'de  “Allah'ım şefaati, seyahati ve ziyareti sağlık ve esenlikle kolaylaştır” der ve Evliya Çelebi'nin yol macerası başlamış olur. 

Evliya Çelebi, rüya sonrası kendisine tembih edildiği gibi İstanbul'u gezip dolaşır, İmparatorluğun bu büyük başkenti İstanbul ile ilgili kitapları okuyup özetler çıkarır ve geniş hayal gücünü de kullanarak o döneme ait bilgileri bize ulaştırır.

Ahi Çelebi Camii yapımından yıllar sonra yanmış ve Mimar Sinan tarafından yeniden inşa edilmiş. Bazı yapılar vardır çok kıymetli olmalarına rağmen fazla kimse tarafından bilinmez. Eminönü meydanda, otobüs duraklarının yan tarafından bulunan bu küçük cami tam da bu gruba giriyor. Belki önünden çok kere geçmenize rağmen siz de hiç fark etmemiş olabilirsiniz.

Yukarıda geçen hikayenin yaşandığı yeri bizzat yakından görmek ve zamanda manevi bir yolculuğa çıkmak için, Eminönü merkezinde bulunan, helal mal ile yapılıp, duaların kabul olduğu rivayet edilen bu mübarek Cami'ye ilk fırsatta uğramanızı öneririm.

Tabi bu vesile ile kıymetli seyyahımız, ve bana göre tarihimizin en özgün yazarlarından biri olan Evliya Çelebi'nin ruhuna da bir Fatiha okursunuz belki.

ahi celebi cami