07 Kasım 2015

Ezan problemi

Mesleği avukatlık olan bir zibidi(*) KKTC'de ezan sesini kıstırtmış.

Haber şöyle:

“Lefke'de Üç Camide Sabah ezan sesi sustu. Ezan sesinden rahatsız olan Avukat Feza Güzeloğlu, hoparlörden okunan sabah ezanının Lefke Kaza Mahkemesi'ne dava etti. Mahkeme, dava sonuçlanana kadar, hoparlörle sabah ezanın okunmasını durdurmak için talep ettiği ara emrini vererek ezan okunmasını yasakladı.”

Birileri bu habere sevincinden kına yakacak yer bulamamış.

Ezan sesine olan tepki uzun süredir “anti İslamizm” mensuplarının gündeminde.

Meselenin özünde ve anti İslamistlerin hedefinde dinin direği namaz olduğu için konuya girme gereği hasıl oldu. Madem ki ezan hakkında konuşacağız azcık da bazılarını rahatsız ediverelim.

Ezan sesiyle ilgili tepki gösterenlerin ortak noktası “hoparlörden çıkan ses!”

İlk duyduğunuzda bu gerekçe size de makul ve mantıklı gelebilir. Gerçekten de özellikle büyükşehirlerden köylere gidildikçe camilerin ses sistemleri kalite olarak bozuluyor. Kabul.

5 vakit namazını kılan annelerimiz, ninelerimiz, ablalarımız, ağabeylerimiz, amcalarımız, kardeşlerimiz bu sesten şikayetçi olsalar o da kabul!

Nerede namazla, niyazla işi olmayan adam var gariptir ki ezan sesinden onlar rahatsız oluyorlar. Üstelik bu demokratik ülkenin nimetlerinden faydalanıp rahatsızlıklarını yüksek sesle de ifade edebiliyorlar. Hatta daha da ileri gidip bazı yerel mahkemelerde ezan karşıtı bazı kararlar aldırıyorlar.

Sevgili kardeşlerim. Ezanın bizim için temel önemi salt namaza davet değildir. Ezan, bir beldenin Müslüman yurdu olduğunun kanıtıdır. Ezanın sustuğu bir toprak İslam sancağının yere düştüğü bir kara parçasıdır.

İşte o yüzdendir ki size çok mantıklı gelse dahi...

En makul gibi görünen orta yol bulunsa dahi...

Güvenilir diye bildiğiniz adamlardan karşı sesler yükselse dahi...

Ezanın susmasının önüne geçmeliyiz. Aksi takdirde büyük vebal altına gireriz.

Haberiniz var mı bilmem ama Kosova, Bosna, Karadağ, KKTC gibi ülkelerde ezanın susturulmasıyla ilgili bazı çalışmalar yürütenler var. Aynısını Türkiye'de de yapmak istiyorlar. Hepsinin ortak noktası ezan sesinin hoparlörden çok yüksek ve kulak tırmalayıcı geliyor oluşu.

Açılan davaların ortak özelliği usül değil esas üzerinden değerlendirilmesi. Yani rahatsız olanların ortak dileği ezan sesinin toptan kaldırılması.

Eğer bir yerde kulağı tırmalayan bir hoparlör sesi varsa ezan susurulamaz, hoparlör değiştirilir.

Bakınız, ezan sesi belediye kanunuyla desibel hesabı yapılarak gece klüpleri, konserler, açık hava toplantılarıyla bir tutularak denetime tabi tutulamaz. Çünkü ibadet bir keyfiyet değil mecburiyettir. Bunu ben söylemiyorum. Bulgaristan mahkemeleri söylemiş!

Şimdi gelelim ezan üzerinden devam eden büyük mücadeleye...

Balkanlarda yaşayan müslümanlar özellikle Bulgaristan, Kosova, Bosna gibi Hristiyanların da yoğun yaşadığı bölgelerde ezanın yasaklanması kararlarına direnmeye çalışıyor.

Örneğin Bulgaristan'ın Sofya şehrinde ezanı yasaklatan Hristiyanlara karşı kilisenin çan sesinden rahatsız olduğunu söyleyen Müslümanlar dava açtı.

Ezan sesini anında susturan mahkeme kilisenin çan sesinin, belediyenin desibel ölçümü yaptığı yerlerle bir tutulamayacağına hükmetti.

Anlayacağınız oyun aslında düşündüğümüzden daha büyük.

İki ay önce Sri Lanka Müslümanlarını ziyaret ettim. Ezansız yaşamanın ne demek olduğunu oradaki kardeşlerimizin ağzından bizzat dinledim. Şu kadarını söyleyeyim: Hiç iyi birşey değil.

Çan meselesine şimdilik girmiyor, hakkımı saklı tutuyorum.

(*)zibidi: Yersiz ve zamansız davranışları olan (kimse).