Fenomenler ve putlar
“Kahramanları değil maskaraları alkışlayan” bir toplum der, Merhum Cemil Meriç. Biraz kızgın, biraz üzgün dahası sükût-u hayale uğramış bir mütefekkir ve ideal adamı olarak. Üstadın, şikâyet ettiği husus hakkında aradan geçen onlarca yıla rağmen değişen pek bir şey olmamış. Alkışlananlar ve unutulanlar hala aynı.
Web 2.0 (ikinci nesil internet hizmetleri) teknolojisi, kullanıcılara
çevrimiçi ortamlarda kendi içeriklerini oluşturma fırsatı verdi. Bunun bir
sonucu olarak sosyal medya platformları inanılmaz bir hızla büyüdü ve
hayatımıza pek çok yeni kavram girdi. Mesela; YouTuber, Influencer, TikToker,
Fenomen gibi. Türkiye Dil Kurumu fenomen sözcüğünü; “Herhangi bir özelliğiyle dikkat çeken, kitleleri etkileme gücü olan
kimse veya nesne” şeklinde tanımlamaktadır.
Andy Warhol’un, “Bir gün herkes
15 dakikalığına ünlü olacak” dediği günleri yaşıyoruz. Üzücü olan şey ise; dijital mecralarda ünlü olmak uğruna artık
çocukların ve yetişkinlerin hiçbir norm ve kural ve değeri dikkate almaması.
Bu uğurda hiç tanımadığı insanlara şiddet uygulayan, diğer insanların
değerlerini ve yaşantılarını aşağılayan, kendi yaşamlarını tehlikeye atan, en
mahrem anlarını paylaşan insanların videoları tüm çevrimiçi ağlarda mevcut.
Üstelik o kadar fazla ki artık çocuklarınızı ve kendinizi korumak için özel
tedbirler almak gerekiyor.
Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz haftalarda bir “fenomenler”
operasyonu yapıldı. Yakın geçmişe kadar kimsenin tanımadığı, orta halli
insanların milyon dolarlık yaşantıları toplumu hayli şaşırttı. Ve herkes
birbirine bu derenin suyu nereden geliyor, bu insanlar nasıl bu kadar zengin
oldu demeye başladı. Sanki o insanları
adeta putlaştıran kendileri değilmiş gibi. Ve düne kadar avuçları patlarcasına
alkışladıkları insanları bu defa linç etmeye, taşlamaya başladılar. İlk taşı en
günahsız olan atsın o halde.
Bu olay aklıma Hz. Ömer’in bir kıssasını hatırlattı. Hz. Ömer, bir
mecliste cahiliye dönemindeki iki farklı olay için; biri aklıma geldiğinde
ağlarım, diğeri aklıma geldiğinde ise gülerim der. Kendisine bu olayların ne
olduğunu sorduklarında: “Henüz Müslüman olmadan önce kız çocuklarını diri diri
toprağa gömerdik. Bu olay aklıma her geldiğinde ağlarım der. Yine cahiliye
döneminde helvadan putlar yapar, sonra onları yerdik. Bu olay aklıma gelince de
gülerim” der. Evet insanımız sevgisiyle, ilgisiyle, beğenisiyle, takip ederek
adeta putlaştırdığı fenomenlerinin ultra lüks hayatlarını görünce onları yemeye,
linç etmeye başladı. Sanki onları şöhret yapan kendileri değilmiş gibi.
Sosyal medyayı insanlara ve topluma yararlı olmak gibi insani amaçlar için kullanan kişilere bir sözüm yok. Bu yazı onlara yönelik bir eleştiri içermemektedir. Ama çoğunluk bu amaçların dışında daha başka amaçlarla sosyal medyayı kullanmakta, özellikle çocukları ve gençleri ifsat etmekte, zararlı alışkanlıkları teşvik etmektedir. Bu tür içerikler üreten hesaplarla devletin ilgili kurumları kararlı bir şekilde mücadele etmelidir. Ve tabi ki bizlerde bilinçli ve duyarlı olmalı bu tür kişilere rağbet etmemeliyiz.
Fenomenlerin ultra lüks ve eğlenceli hayatları, onları takip eden milyonlarca çocukta; sosyal ağlar üzerinden hızlıca zengin olma, paraya ve şöhrete ulaşma isteği oluşturmakta, eğitim, okul, kitap değersizleşmekte; emek ve alın teriyle, sabırla ve azimle bir hedefe ulaşma ideali kaybolmaktadır. Bunun hayata bir yansıması olarak çocukların meslek tercihlerinde artık YouTuber olmak öne çıkmaktadır.
Yaşadığımız dünya artık bir şov dünyasıdır. Her şey artık bir şov malzemesine dönüştürülmekte, dijital dünya reel dünyanın önüne geçmektedir. En özel anların dahi anlamı kaybolmakta, ilişkiler sığlaşmakta ve mahremiyet sınırları, insani değerler çiğnenmektedir. Takipçi ve beğeni almak uğruna her şey mubah sayılmaktadır. Çünkü en iyi şovu yapan en çok beğeni ve takipçiyi kapar…
Vesselam…