29 Aralık 2015

FETÖ’cü polislere FETÖ’cü Yargı kalkanı!

Yargıdaki gücünü hala koruyan bu örgütle mücadele etmenin risklerini zannedersem anlatmaya gerek yok. Birçok gazeteci, örgütle mücadelede suya sabuna dokunmamamayı, bir çok yüksek bürokrat örgüt mensuplarına yönelik tasarruflarını “nemelazımcı” bir anlayışa yönelmeyi boşuna seçmiyor.

Yargıdaki Fetullahçı Terör Örgütü mensupları için atılması gereken adımlar gecikdikçe, bilhassa bürokrasideki mücadele akamete uğruyor.

Örgütün, üst düzey bürokraside kurduğu korku imparatorluğu, örgüt mensupları ile ilgili tasarruf kullanmadan tutun da bürokrasideki üyelerinin temizlenmesine yönelik adımları engellemeye kadar bir çok yönden olumsuz etkilere sebep oluyor.

HSYK'nın yapısı örgütle mücadele ediyor diyeceksiniz. Haklısınız; bu kurumda örgüt mensuplarıyla mücadeleye dair önemli bir irade beyanı sz konusu. HSYK daire üyeleri, mesela Mehmet Yılmaz açık ve aleni bir şekilde örgüte savaş açmış durumda. Ama belli ki yetmiyor.

Uzun süredir, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, Fetullahçı Terör Örgütü mensubu yargıçların örgüt çıkarlarına verdikleri kararlara dair şikayetler geliyor.

Özellikle İdare Mahkemelerindeki örgüt mensuplarının, emniyet başta olmak üzere Fetullahçı örgütle ilişkisi tesbit edilen personelle ilgili alınan idari kararlara dair yürütmeyi durdurmadan idareyi mahkum etmeye bir çok karara imza attığı somut verilerle aktarılıyor.

Bu böyle gitmez… Bu yargı direncine neşter vurulmadığı sürece bürokraside kimse bunlarla etkili mücadele iradesi sergilemeyemez. Fetullahçı yargıçlar, ister idare mahkemelerinde ister danıştayda isterse adli yargılamalarda örgüt mensuplarına yönelik koruyucu ve kollayıcı kararları pervasızca alabldiği sürece bu mücadelede bir arpa boyu yol alınamaz.

İşte uzun zamandır yazıyorum… Emniyet içerisindeki kripto mensupları eliyle kendi adamlarını nasıl koruyup kolladıklarını aktarıyorum. Bu kadrolar lağvedilmediği sürece de emniyetteki Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarını temizlemek mümkün gözükmüyor.

Gelelim yeniden yargıya…

Dava konusu olmasın diye açık isim vermeyeceğim; ama konu ile ilgilenecek yürekli HSYK üyesi varsa isim isim dava dava tüm bilgileri verebilirim.

Bir ildeki İdare Mahkemesi hâkimlerinden Ü.V.Ö, son bir yıl içeresinde, emniyet mensuplarına dair atama işlemlerine dair 39 itiraz davasına bakmış. Bu davaların tamamı, İstihbarat Şube Müdürlüğü, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Güvenlik Şube Müdürlüğünden paralelci olduğu gerekçesiyle alınan personelin açtığı davalar. Ve bu hakim, bu davalardan 30'unda Fetullahçı Terör Örgütü şüphelisi polisler lehine karar vermiş.

Yine başka bir ilin Bölge İdare Mahkemesi Hakimi M.A, halen Sincan Kapalı Ceza Evinde bulunan ve hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Devlet Büyükleri dahil olmak üzere kişileri usulsüz dinlemek suçundan adli ve idari soruşturma açılmış olan eski İstihbarat Şube Müdürü 4. Sınıf Emniyet Müdürü A.A'nın Koruma Şube Müdürlüğünden Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğüne atanmasına ilişkin bir il İdare mahkemesinin vermiş olduğu Yürütmeyi Durdurma Kararı'nın iptaline ilişkin talebi Fetullahçı örgüt şüphelisi polis şefi lehine reddetmiş.

Bular gibi yüzlerce örnek var.

Yargıdaki gücünü hala koruyan bu örgütle mücadele etmenin risklerini zannedersem anlatmaya gerek yok.

Birçok gazeteci, örgütle mücadelede suya sabuna dokunmamamayı, bir çok yüksek bürokrat örgüt mensuplarına yönelik tasarruflarını “nemelazımcı” bir anlayışa yönelmeyi boşuna seçmiyor.

Örgütün emniyet ve yargıdaki gücü tamamen ortadan kaldırılmadan da örgütün temizlenmesi noktasında atılan adımlardan bir sonuç almak mümkün görünmüyor.

Bu mücadele sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsına bırakılacak bir mücadele de değil. Herkes bu mücadelede elinde bulundurduğu yetkiyle sahip olduğu sorumluluğun gereğini tereddütsüz yerine getirmeli.

Aksi halde bu örgüt evvela onları sonra da devletin tüm kurumlarını yeniden hem de çok daha tehlikeli bir ağla ele geçirecek…

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir