01 Şubat 2016

Fetullahçı kumpasın en zayıf halkası emniyet yönetiminde

Bu sütunlarda, 4000 civarında Fetullahçı komiser yardımcısını kamufle etmek için Fetullahçılarla ilgisi olmayan 358 komiser yardımcısının rütbelerinin sökülmesi ve Fetullahçı yaftası vurulması sürecini kaleme almıştım. Bu hukuksuzluğun hem hukuki hem idari sürecinde rol alan isimlerin başında gelenleri de buradan aktarmıştım.

 İlginç bir haber düştü medyaya... Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), polis teşkilatındaki "kripto elemanlarını” harekete geçirerek, Polis Akademisini hedef aldığı bilgisi yer alıyordu.

İlk okuduğunuzda sıradan bir Fetullahçı yöntem diye geçiştirebilirsiniz; ve fakat öyle değil. Önemli ayrıntıları da içinde barındıran bir durum bu.

Bilindiği gibi Polis Akademisi'nin örgüt unsurlarından temizlenmesi için Polis Koleji ve Güvenlik Bilimleri Fakültesi'nin kapatılması sonrasında, örgüt emniyet teşkilatında önemli bir güç kaybı yaşamıştı. Buna rağmen Emniyetin tepe yönetiminde kendini gizlemeyi başaran mensupları ya da kontrol ettiği isimler vasıtasıyla, başta 400'e yakın komiser yardımcısı olmak üzere bir çok masumun hayatını kararttığını bu sütunda defalarca yazdım. Bu kripto elemanlarının, Paralel yapı ile hiç ilgisi olmayan 358 komiser yardımcısının rütbesini sökerken sergilediği hukuksuzluğa, bir de bu isimleri iktidara yakın medyayı kullanarak Fetullahçı yaftası vurduğunu delilleriyle ortaya koymuştum.

İşte Polis Akademisini hedef alan bu ihbar mektuplu kumpas, sözünü ettiğim o üst düzey kripto emniyetçilerin açığa çıktığı bir gelişme aynı zamanda.

Haberde, “yaklaşık 4 ay önce posta aracılığı ile emniyete Polis Akademisi'ni hedef alan isimsiz ve imzasız ihbar mektupları gönderildiği” bilgisi yer alıyor. Ayrıca, “Soyut, dayanaksız ve mesnetsiz iddiaları taşıyan bu mektuplar üzerinden de Polis Akademisi çalışanları hakkında sessiz sedasız soruşturma başlatıldı. Daha önceki hukuksuz eylemlerinde olduğu gibi kanunlara aykırı olarak soruşturma başlatan paralel örgüt, teşkilat içerisinde yer alan kripto elemanları sayesinde gizli soruşturmayı hukuki kimliğe büründürmeye çalıştı. Gizli olarak yürütülen soruşturmada rol alan müfettişler, yaklaşık 4 ay süresince Polis Akademisi bünyesinde paralel örgüt ile mücadele eden ana kadro hakkında bilgi topladı” deniliyor.

Böyle bir eylem, Emniyetin tepe yönetiminin bilgisi olmadan sürdürülemez. Zaten yapılan araştırmalar da bunu doğrulamış olmalı ki yapılan tespitte, yürütülen hukuksuz uygulamanın, emniyetin tepe yönetimindeki bazı isimlere dokunan bir zincirlemeye sahip olduğuna vurgu yapılıyor.

Hukuksuzluğa dair yapılan incelemede, daha önce Polis Akademisinde görevli ancak Paralel Yapı ile olan ilişkisi nedeniyle Akademiden uzaklaştırılan bazı emniyet personelinin eşleri vasıtasıyla isimsiz ve imzasız ihbar mektubu gönderdiği kamera kayıtlarından ortaya çıkarılmış. Çok daha önemlisi, ihbar mektuplarının, Emniyet Teşkilatı'ndaki üst düzey isimlerin desteğiyle yazıldığı da tespit edilmiş.

Zannedersem, böyle bir mektup mizanseninde rol alabilecek “üst düzey emniyet yetkilisi” sayısı çok değil.

Bu sütunlarda, 4000 civarında Fetullahçı komiser yardımcısını kamufle etmek için Fetullahçılarla ilgisi olmayan 358 komiser yardımcısının rütbelerinin sökülmesi ve Fetullahçı yaftası vurulması sürecini kaleme almıştım.

Bu hukuksuzluğun hem hukuki hem idari sürecinde rol alan isimlerin başında gelenleri de buradan aktarmıştım.

Bu bakımdan, ben o imzasız ihbar mektuplarının arkasındaki akıl konusunda bir tereddüt taşımıyorum. Ancak, Emniyet içerisindeki paralel tezgahı bütün ayrıntıları ile kaleme almamıza, bu yönde tonlarca bilgi ve belge olmasına karşın, Paralelle Mücadele ettiği iddiasıyla milletin oylarına talip olan siyasi otoritenin ve bilhassa İçişleri Bakanlığının bu kadar aleni bir durum karşısında o isimleri hala emniyet yönetiminde tutmasını anlamak mümkün değil.

O 358 komiser yardımcısı içerisinde olanların büyük bölümünün bizzat benimle paylaştığı kimi gerçekler var ki; taş olsa erir karşısında; vicdanlar nasıl suskun kalsın...

Soru, rütbe ve makam hırsızlarının hazırladığı bir kumpas sonucu Fetullahçı ilan edilen anne babasına kızan 10 yaşındaki çocukları mı dersiniz yoksa okulda sınıf arkadaşları tarafından “senin baban soru hırsızı” diye suçlanan henüz 12'sindeki çocukların çektiği ızdırabı mı?

Ve hemen tümü Fetullahçılar tarafından zulme uğratılmış bu isimlerle ilgili iktidar medyasının da alet edildiği “fetullahçı yaftası” için İçişleri Bakanlığı'nın ve bu yönde hassasiyetine kefil olabileceğimizi zannettiğimiz İçişleri Bakanı sayın Efkan Ala'nın halen sessiz kalmasının ve asıl sorumlular hakkında bir türlü işletilmeyen sürecin ümit ediyoruz makul bir açıklaması vardır.

Aksi taktirde Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele konusunda kafamıza bir “acaba” kuşkusu düşer ki; bu bir siyasi erki tehdit edecek en tehlikeli kuşkudur.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir