13 Kasım 2015

Figüranlıktan Oyunculuğa

Daeş zor bir örgüt olduğunu ispatladı. Kısa sürede dünyanın İslam coğrafyasını kasıp kavuracak, Moğolvari eylemler yapabilecek kadar gözü kara ve insanları şiddetli azapla baş başa bırakabilecek bir örgüt.

Son süreçte ABD ve müttefikleri, ki buna Türkiye de dâhil, bir yandan, Rusya ve müttefikleri sözde bir yandan Daeş'le mücadele ediyorlar.

Resmen bir tiyatro izliyoruz. Daeş'i vurduğunu iddia eden Rusya dünyanın gözünün içine baka baka muhalif güçleri vurmaya devam ediyor. Bir yandan da Suriye'de yeni bir oluşum içinde olduğu da açıkça görülüyor. PYD'ye çağrı yapıp, PYD'nin Suriye rejimi ile beraber hareket etmesini isteyip, PYD'ye silah yardımı yapmaya başladı. Zaten PYD kontrolündeki Haseke ve Kamişlo bölgesinde ilginç bir şekilde Suriye rejimi de varlığını sürdürüyor.

Daeş üzerinden bölgeyi ateş çemberine çevirenler bugün vekâlet savaşlarını asalet savaşlarına çevirme peşindeler. Türkiye attığı her adımda zararlı görünse de gelişmeler Türkiye lehine dönmeye devam ediyor. Zira mülteci krizi ile başlayan olaylar zincirinde Türkiye kapılarını açmış olmanın yararına olduğunu görmeye başladı. Gezi kalkışması ile Türkiye'ye sözde bir bahar yaşatmaya çalışanlar gelinen noktada Türkiye'ye muhtaç olduklarını görmüşlerdir. Merkel'in alel acele Türkiye ziyareti, Soros'un yanlış yaptık itirafı, en azından Suriye krizi boyunca Avrupa'nın Türkiye hesaplarının değişime yüz tuttuğunu göstermektedir.

Daeş'in tetiklediği ciddi bir savaş yeni bir mülteci dalgası oluşturursa Avrupa'ya yeni bir kavimler göçü tecrübesi yaşatır. Suriye'den 7 milyonluk mülteci akınının 600 binini kabul edemeyenler Türkiye'den hareket edecek 20-25 milyonluk bir mülteci akınında ülkelerini terk etmek zorunda kalacaklardır. Tarihte benzerlik gösteren Moğollar ve Daeş benzerliği yeni bir dejavu olarak yaşatacaktır. Kendi elleriyle büyüttükleri Frankeştayn yeni Kavimler Göçünün müsebbibi olacaktır.

Daeş ile mücadelede Türkiye, Avrupa sınırlarının korunması görevini görevi görmektedir. Dün Afganistan da savaş devam ederken, sorun değil savaş bizden uzakta diyenler, şimdi sınırlarına dayanmış bir savaşla karşı karşıyalar. Herkes yeni uyandı. Türkiye'nin başarısızlığı Avrupa için felaketin başlangıcı olacaktır. Sınırlar çökecek o sözde medeniyetleri için yıkım başlayacaktır.  

1 Kasım seçimleri öncesi Diyarbakır ve bölgede dolaşan yabancılardan bazıları, seçim sonuçlarının bir CHP-HDP koalisyonu ile sonuçlanması için ciddi çaba sarf ettiler. Onların bir planı vardı, lakin onlar Allah'ın planını unutmuşlardı. Halk olası bir CHP-HDP koalisyonuna değil daha güçlü tek başına iktidar seçeneğine evet dedi. Zira ABD'nin de Türkiye'de bir koalisyonla sorun yaşanacağını anlaması gelinen noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Başbakan Davutoğlu'nun elini güçlendirdiği muhakkak.

Önümüzdeki süreç ne gösterecek hep birlikte göreceğiz. Türkiyesiz bölgede en azından oyun kurulamayacağı kesinleşmiş gibi görünüyor. Türkiye'nin katkısı olmadan Suriye'de ciddi manada bir sonuç alınamaz. Bu nedenle Türkiye'de siyaset yapan herkesin önümüzdeki süreçte daha ayakları yere basan politikalar üretmesi gerekiyor. Yeni ve doğru söylemler önem kazanmaya devam edecektir.

Daeş üzerinden bölgeyi kan gölüne çevirenler, daha çok plan yapacaklardır. Olayın sadece Daeş olmadığı da ortada, zira oyunun çok yönlülüğünü de görmek zorundayız. Çoklu pencereden bakmayı başarabilirsek biz bu oyundan kazançlı çıkarız. Ama tersi hem Kürtlere hem Türklere ciddi zararlar verir.

Hadi hep beraber yeniden Daeş'i ve bölgeyi bu pencereden okuyalım. O zaman oyunda figüran değil oyun kurucu olabiliriz.

Hayırla kalın efendim…