Filistin için Kudüs kılıcı sonrası yeni gelecek perspektifi
Savaşa Nasıl Gidildi?
Filistin’de
uzun yıllar sonra tüm gurupların isteği ve ittifakıyla bir seçim kararı alındı.
Kararın alınmasında Türkiye büyük rol oynadı ve Filistin’in komşu ülkeleri
sürece başlangıçta destek verdiler. Fakat zaman ilerledikçe seçimin
sonuçlarının Filistin’de nasıl bir değişime sebep olacağı ve seçimin İsrail,
BAE, Fetih yönetimine olan maliyeti oldukça ağır görünüyordu. Zira seçim
anketleri, sahada toplumun tutumu ve HAMAS olmaksızın bir çözümün olmayacağı
gerçeği her geçen gün daha belirginleşti. Mahmud Abbas yönetimi seçimlerin
iptali için hem sol gurupları ikna etmeye çalıştı hem İsrail ile Kudüs’te kirli
bir plan yürüttü ve İsrail’in Kudüs’te başlattığı saldırılar, Mescid-i Akasa
baskınları ve yükselen gerginlik Abbas Yönetimi için seçimlerin iptaline yönelik
bir fırsata dönüştü. Nitekim seçimler ertelendi fakat Kudüs’te gerginlikler
artmaya devam etti. Kudüs halkı çok uzun yıllardır kimselerin şahit olmadığı
bir sivil direniş ve mücadele örneği verdiler. Yüzbinlerce kişi onlarca
kilometre yürüyerek Mescid-i Aksa’ya akın ettiler ve asla içinden ve etrafından
ayrılmadılar. Bu direniş sürecin daha en başında sıradan tepkileri aşan,
alışkanlıkları yıkan ve rutinin dışında bir toplumsal hareketin başlangıcı
olmuştu.
Mescid-i
Aksa’nın etrafında ve genel olarak Kudüs’te yaşayan halk silahsız ve savunmasız
bir topluluktur. Tek imaknları sivil bir direniş ortaya koymak ve Mescid-i
Aksa’da nöbet tutmaktır. Fakat toplum çok ilgin bir tepki verdi ve Hamas’ın
askeri kanadı İzzettin el Kassam Tugayları komutanı ve sözcüsünü Mescid-i
Aksa’ya ve Kudüs’e sahip çıkmaya ve Savunmaya davet ettiler. Bu doğrudan
Gazze’den bir yardım talebiydi. İzzetin el Kassam Tugaylarının cevabı ve
çağrısına İsrailin sessiz kalışı ve Mescid-i Aksa’ya saldırılarını devam
ettirmesi savaşı da başlatmış oldu.
Bilinenin ve
Alışkanlıkların dışında bir Savaş
Hamas ve
İzzettin el Kassam Tugayları Kudüs Kılıcı Muharebesinde alışkanlıkları ve
bilinen rutinleri yıkan bir savaş ortaya koydular. Hem teknik olarak hem taktik
olarak hem psikolojik harp yöntemleri itibariyle bir yeni savaş ve yeni
perspektif ortaya koyuldu. Şunu en başta ifade etmeliyim ki İzzettin el Kassam
Tugaylarının böyle bir savaşı ve savaş programını ortaya koyması için bundan
önce yapılan son savaştan bir gün sonra bu savaşın tüm ihtimallerini çalışıp
hazırlık yapmış olmaları gerekir. Yani en az beş yıldır her gün bu savaşın
hazırlıkları yapılıyor olmalı. Öngörü, ufuk, vizyon, planlama, üretim,
istikrar, istihbarat, koordinasyon ve yönetim başarısı ortaya koyulmuş bir
savaş. İsralin en uzak ve en stratejik noktaları hesaplanmış ve ona göre
teknoloji üretilmiş, demir kubbenin tüm teknik özellikleri, algoritması,
açıkları iyice çalışılmış ve İsrail içerisinde yaşanan sosyolojik kırılmalar,
kopuşlar, dağınıklık ve dini, itikadi ve siyasi krizler oldukça yakından
izlenmiş. Savaş esnasında psikolojik harbi hiç ihmal etmeden kullanan bir ordu
olmuş İzzetin el Kassam Tugayları. Bütün bu söylediklerimizi teyit edecek şey
bu savaşın en görünür pratik sonuçlarının İsrail’de nasıl algılandığıdır.
Bu savaşla
beraber İsrailin teknolojik üstünlüğü algısı yıkılmıştır. Yeni teknoloji
herkese çok yeni imkanlar sunmaktadır ve Hamas dünyadaki bu değişimin ve
imkanların farkındadır. İsrail içerisinde yaşan 1948 Filistinlileri ilk defa
savaşın bir parçası olmuştur. Bu durum İsrail için her zaman bir iç savaş ve iç
güvenlik tehdidi olacaktır. Bu yeni durum dolayısıyla artık kendini güvende
hisseden bir Siyonist İsrailli kalmadı. İsrail bundan sonra her savaşta her
saldırının karşılığını göreceğini bilecektir. Bu birkaç yeni durum dahi artık
alışkanlıkların ve bilinenlerin dışına çıkıldığını göstermeye yeterlidir.
HAMAS Meşruiyeti ve
İmkanlar
Kudüs Kılıcı
Muharebesi ve zaferi sonrası Filistin iç dinamikleri Hamas lehine değişmiş ve
artık Hamas Filistin’in Milli bir direniş Hareketi olmuştur. Mescid-i Aksa’da
halkın Abbas yönetimini değil, kendilerini koruması için İzzettin el Kassam
Tugaylarını davet etmesi Hamas’ın halktaki yüksek karşılığını ve meşruiyetini
göstermektedir. Savaş boyunca tüm ülke liderlerinin Hamas Lideri İsmail Haniyye
ile görüşmesi ve ilişkilerin Filistin adına Hamas ve Gazze’den yönetilmesi
Hamas için büyük bir siyasi, diplomatik ve askeri kazanım olduğunu ortaya
koymaktadır. Hamas artık Filistin’in meşru siyasi bir parçası El Kassam Tugayları
ise Filistinin Milli askeri gücüdür. Bu kazanımları teyit ve tahkim edecek en
önemli adım Filistin seçimlerinin yapılmasıdır. Hamas yeni bir ulusal hükümet
kurma çalışmalarıyla devletin bir parçası olmaya razı olmamalıdır. Seçimle Tüm
Filistin topraklarında varlığını meşrulaştıracak bir yolla zaferini ortaya
koymalıdır.
Mısır, Katar ve Filistin
Denkleminde Yeni Rol
Kudüs Kılıcı
Muharebesine giderken Filistin seçimleri için en önemli rolü üstlenen Türkiye
hem Hamas’a hem el Fetih2e garantör olmuş önemli bir rol üstlenmişti. Hamas tüm
seçim hazırlıklarını Türkiye’de yürütüyor ve İsmail Haniyye vaktinin büyük
çoğunluğunu Türkiye’de geçiriyordu. Bu tavır Ülkemizin bölgede üstlendiği
itibariyle oldukça anlamlı ve değerlidir. Savaş esnasına kadar yürütülen yakın
temas savaşın başlamasıyla beraber ilginç bir rol değişimine sahne oldu.
Türkiye çekildi, Mısır sahne girdi. Türkiye birkaç yıldır yürüttüğü Filistin
meselesindeki öncü rolünü aniden Mısır ve Katar’a devretti. Bu süreç her
yönüyle Mısır’ı tekrar İslam Dünyasında meşrulaştırma ve yeniden akredite etme
şekliyle ortaya çıktı. Katar’da bu rolü ve Mısır’ın desteklenmesi sürecini tüm
imkanlarıyla destekledi. Türkiye’nin Mısır’la ilişkilerinde bir zamandır
yaşanan gelişmeler, iyileşmeler bu diplomatik tavırla beraber yeni bir rol
değişimini daha da güçlendirmiş oldu.
Bölgesel değişim ve Roller
yeniden Kuruluyor
Türkiye dış
politikası bu günlerde Mısır, Suudi Arabistan, Suriye ve hatta BAE ekseninde
büyük değişikliklere sahne olabilir. Hamas İsrail savaşıyla beraber Mısır’ın
meşrulaştırılması ve yeniden akredite edilmesi yeni bir rol dağılımını
beraberinde getirecektir. Türkiye Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan ile yeni bir
normalleşme sürecine doğru gidiyor. Arap liderleri de birbirlerine daha
yaklaşıyor ve yeni bir siyasal denklem kuruluyor. Bu savaş esnasında Arap
liderlerinden geçmiş yıllardaki gibi kısmen daha duyarlı bir Filistin tutumu
izledik. Bu yeni tavrı en fazla belirleyen etken şüphesiz ABD’nin yeni
yönetimi Biden ve Küreselcilerin yeni küresel kurguları. Zira dah birkaç yıl
önce İsraille normalleşme sırasına giren ülkelerin bu yeni tavrı kendilerine
ait olamaz. Arap Liderlerinin bu yeni tavırları bu yeni rollerin bir
yansımasıydı. Nitekim Hamas Lideri İsmail Haniyye savaşa kadar Türkiye’deyken
savaşı ve savaş sonrası diplomasiyi Katar’dan yönetmeyi seçti. Zira artık Arap
Dünyasında yeni bir siyaset ve sosyoloji kuruluyor.
Türkiye hem
güvenlik politikaları hem İnsani duruşu hem tarihsel varlığı gereği bu konuda
geri çekilemez, süreç her zaman Türkiye’yi bu coğrafyada inisiyatif almaya
zorlayacaktır. Ülkemizin bölgesinde etkin bir dış politika sürdürmesi ekonomik,
kültürel, tarihi ve insani bir mecburiyettir. Bu rolün devredilmesi tarihten ve
iddiadan vazgeçmektir. Zira bu coğrafyada var olmanın en belirgin rolü
Kudüs’tür.
HAMAS’ın Zaferi sonrası
Filistin- İsrail ilişkileri bağlamında Uluslararası Gelişmelere İhtiyatlı Tutum
Öncelikle
Hamas’ın zaferi kuşkusuz muhteşem bir zafer ve sonuçlarını on yıllarca
konuşacağımız b etkileri olacak. Hatta bölgede yaşanacak birçok değişimi bundan
sonra bu zaferle ilişkili okumak zorunda kalacağımız stratejik bir zafer.
Bununla beraber Hamas bu süreçten sonra içeride siyasi kazanımlarını dışarıda
diplomatik etkisini artırarak Filistin için bir özgürlük kapısı olacaktır. Her
şeyden önemlisi Hamas onlarca yıldır binlerce şehidin kanlarını bir zafere
dönüştürmüş olacaktır.
İhtiyatlı
olmak konusuna gelirsek, Savaş boyunca Küreseller ve Biden, Avrupa ve Siyonist
lobiler sanki İsraile de bir ders vermek istiyordu ve bu bir fırsattı. Hem
Hamas’ın propagandası gölgelenmedi hem İsrail, geçmişte olduğu gibi çok güçlü
bir şekilde devreye girilmedi. Bu savaş Küreselcierin ve Siyonistlerin
beklediği gibi olmadı elbette. Hamas ezberleri ve Rutini bozdu fakat batı ve
İslam dünyası her iki tarafı da sanki bu savaş sonrası bir yere doğru iteliyor
ve sonunda bir masada kendimizi bulacağız gibi birtakım işretler alıyorum.
İkili devlet çözümü, Türkiye, Mısır, Suriye, Suud, BAE normalleşmesi gibi
sonuçlar bizi bekliyor olabilir. Yeni ticaret yolları, yeni dünya ekonomisi,
Dubai-Hayfa demir ve kara ticaret yolu, Doğu Akdeniz ve Mısır-İsrail-Türkiye
denkleminin enerji güvenliği için mecburi ilişkisi gibi birçok konu
İsrail-Hamas ve İsrail-Filistin konusunda uzun bir zaman durağan bir çözümü
gerekli kılıyor ve sessizce orya sürükleniyor olabiliriz. Reel politik dengeler
bunu gerekli kılıyor ve buraya doğru ilerliyor olsa da zamanla bunun
imkansızlığını göreceğiz. Ne Hamas onların beklediğini verecek ne de bu
coğrafya onların istediği şekilde yönetilecek.