30 Mart 2017

Fırat Kalkanı neden bitti?

Suriye savaşı 7. Yılında. Lakin geçtiğimiz altı yılda gelinen noktada Suriye'de Esed iktidarı devrilmedi, savaşan diğer güçler kesin bir sonuç elde edemediler. Türkiye en son kendi bayrağı ve askeriyle girdiği Suriye'de el-Bab ilçesini DAEŞ'ten aldıktan sonra muhtemel senaryolara göre Mümbiç'e yönelecekken Rus askerlerinin Mümbiç bölgesine girmesiyle Türkiye askeriyle PYD arasında bir tampon oluşturacak olası bir operasyonu engellediler.

Esed rejiminin Suriye'de iktidarının zayıflamasına rağmen ÖSO'nun yeterince güçlü olmamasından kaynaklı olarak ciddi manada başarı kaydedememesi, bölgeye Amerika ve Rusya'nın tamamen müdahil olması ve belki de en önemli mesele olarak ta İran'ın Şii yayılmacılığı ekseninde bölgeye gönderdiği paralı askerler işin boyutunu değiştirdi. Aslında Suriye tek başına Suriye değildi. 62 ülkenin uçağıyla, istihbaratıyla, silahıyla mühimmatıyla fiilen savaştığı bir bölge olarak bir dünya savaşı alanıydı. Hatta öyle ki ittifaklar bile alanda sürekli değişkenlik göstererek yeni savaş konseptine evrilmiş oldu.

Türkiye'nin Suriye'ye bakışı yüzde 1 Suriye için ise, yüzde 99 kendi maslahatları içindir. Bu nedenle Türkiye'nin duruşu da maslahatları gereği süreç boyunca farklılıklar gösterdi. Alanda değişik ittifaklar denendi.Bölgesel aktörler üzerinden bazı yönlendirmeleri yapıldı.  Esasında Esed rejiminin varlığı Türkiye için bir tehdit değildi, Suriye iç savaştan önce Esed ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında defalarca görüşmeler yapılmış, ortak bakanlar kurulu toplantısı bile yapılmıştı. Esed'e karşı halk ayaklanması başladığında Türkiye destekledi çünkü Esed'in devrilmesi sonrasında kurulacak ılımlı bir yapı, her yönden Türkiye'ye bağlı halde olacaktı. Ama süreç bu yöne gitmedi ve Esed devrilemedi, zaten Suriye'deki hareketlerin ekseriyeti de bu minvalde değillerdi.

Türkiye şu an Suriye üzerinden daha da genişlemek yerine, ne kadar az zarara girerek bu işi sonlandırabilme noktasındadır. Çünkü Esed rejimi devrilmediği gibi, uluslararası alanda Çin ve Rusya'nın tam desteğiyle BM'de bile meşruluğunu korudu, hatta sağlamlaştırdı. Açıkça söylemek gerekirse Türkiye burada Fırat Kalkanı operasyonuna girişmek zorundaydı, aksi takdirde Kobane ve Afrin kantonları da birleşince Türkiye'nin güneyinde bir YPG koridoru olacak, Türkiye'nin Hatay dışında Suriye'nin Arap kesimiyle bir bağlantısı kalmamış olacaktı. Aynı tehlike onlarca yıl önce Türk dünyasıyla da olmuştu. Halen dahi Türkiye'nin Türki Cumhuriyetlerle Nahçıvan dışında sınırsal bir bağı yok.

Türkiye Fırat Kalkanı'na başladığında ÖSO'nun bir işe yaramadığı anlaşılınca Ahrar'uş Şam ve Feylak'uş Şam, Nurettin Zengi gibi önemli gruplar da bu harekâta dâhil edildi. Fırat Kalkanı fiili olarak DAEŞ'e karşı yapılsa da, Türkiye için esas mesele YPG'nin koridoru tamamlamasını engellemekti. Bununla birlikte savaşın başından beri danışıklı davranan Esed rejimi ile YPG ortak düşmanları Türkiye'ye karşı yeniden ittifak kurarak Türkiye'nin ilerlemesini ilginç şekilde ABD ve Rusya desteğiyle durdurmayı başardılar. Şu an Afrin'e YPG direk olmasa da, Halep üzerinden Esed topraklarından geçerek Afrin'e kara yolu ile bağlanmış oldu.

Türkiye şimdilik Fırat Kalkanını sona erdirdiğini ilan etti. Lakin Türkiye askeri bölgede olmaya devam edecektir. Bölgedeki yerel güçleri eğiterek bölgede varlık sürdürecek, kendisi olmadan oyun kurulamayacağı noktasında mesaj vermeye devam edecektir. Sınırından uzaklaştırdığı DAEŞ ile direk çatışmayacaktır. Zaten bu işe lejyoner gibi devam etme sevdasında ki PYD devam edecektir. Kürtler arasındaki en büyük huzursuzluk ise önümüzdeki günlerde çatışmalar neticesinde artacak olan Kürt ölümleri olacaktır.

Oyun devam ediyor. Savaş daha uzun süre devam edecek gibi. Irak askeri gücünün DAEŞ karşısındaki başarısızlığı kabul eder mahiyetteki Musul operasyonunu durdurması ve Rakka operasyonu önümüzdeki günlerde bölgede daha çok çatışma ve ses getirecektir.