03 May 2017

Fitne ya da kim bu içimizdeki düşmanlar?

 

Son günlerde bazı ‘gazeteciler' arasında akıl almaz bir kavga sürüyor. Ya da düşman sevindiren bir savaş…

İtham ve suçlamaların bini bir para. Grafikler, fotoğraflar, hakaretler havada uçuşuyor. Birbirlerini asıyorlar, kesiyorlar, tasfiye ediyorlar vs.

Öyle şeyler okuyor ve izliyoruz ki, olup bitenden rahatsız olmamak imkânsız.

Tam da bu günlerde Hulusi Akar Paşa'nın; Gül, Karatepe ve Bilderberg Koru ile 1970'li yıllarda Londra'da çekilmiş resimleri servis edildi. Peşinden de Paşa'nın, Üstad Necip Fazıl rahmetli ile çekilmiş kareleri. Önceki gün yeni bir resim daha…

Peki, amaç ne? Bu fotoğrafları kim, neden servis etti? Tüm resimlerin kaynağı aynı mı?

Amaç, Akar'ı itibarsızlaştırmak mı? Birileri, Erdoğan'a ‘Genelkurmay'da tuttuğun Paşa, Gül ve Koru'nun yakın dostudur' mesajını mı iletmek istiyor?

Kimilerinin iddia ettiği gibi, bu resimleri Gül veya Koru mu servis ettirdi? Necip Fazıl resmi, karşı hamle miydi? Büyük bir muamma...

Belli ki birileri kavga, gürültü, kargaşa, savaş, ayrılık, operasyon ve fitne peşinde.

Kimliği meçhul bazı kimseler ise sosyal medya hesaplarından ateşe benzin döküyor.

PEYGAMBER (S.A.V.)'İ KORKUTAN ŞEY

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in ümmeti için en çok korktuğu şey, fitne. Bu yüzden Hadis kitaplarının Fiten (fitneler) bahsini, hele ki bu günlerde daha çok okumak gerekir. 15 asır önceden bugünün filmini izler gibi olacaksınız. İşte birkaç iktibas:

  • Bir Hadis-i Şerif'te şöyle buyrulur: “Gerçekten ümmetim için en ziyade korktuğum şey, bilgili münafıktır.” (Merhum Ahmed Davutoğlu, Din Tamir Davasında Din Tahripçileri, s.37, Nizam Yay. 1974)
  • Huzeyfe (r.a.) anlatıyor: "Resülullah (s.a.v.)'ı işittim. Buyurmuştu ki: "Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk örülür…” (Müslim, İman 231/144)
  • Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: "Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: "İnsanlar öyle günler görecek ki, katil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek." "Bu nasıl olur?" diye soruldu. Şu cevabı verdiler: "Herçtir! Öldüren de, ölen de ateştedir.” (Müslim, Fiten 56/2908)
  • Hz. Ebû Zerr (r.a.) naklediyor: Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kıyamet yaklaştığında; …. insanlar, kalpleri kurt olduğu halde koyun postuna bürünürler...” (Ramûz el-Ehadis, c.1, s.33, h.7, 1982)
  • Hz Ali (k.v.) şöyle buyurur: “Fitneler geldiğinde, hak ile bâtıl-ı birbirine benzetir.” (Nehcü'l Belâğa, s. 101, Beyan Yay. 2006)

FİTNE ÇIKARMAK TERÖRDÜR

Müslümanlara düşen, Allah'ın elçisi (s.a.v.)'e kulak kesilmektir. Zira şeytan yalana öyle bir noktada müracaat eder ki, onun tuzağına düştüğünüzde dünya ve ahiretiniz berbat olur.

Çünkü fitne bir kez çıkmaya görsün, onun açtığı yarayı bir daha kapatamazsınız. İnsanlık tarihi bunun örnekleri ile dolu... Nasıl ki Pavlus ve İbn-i Sebe gibi şeytanilerin yaktığı fitne ateşi hâlâ söndürülememişse, kalfaları Gülen'in fitnesi daha şimdiden milleti birbirine düşürmeye yetti bile.

Gülen gibi şeytanın kalfalarının aramıza ektiği fitne tohumu öylesine yeşermiş gözüküyor ki, önü alınmaz ise çok can yakacak. AK Parti, Erdoğan, millet ve ümmete ağır faturalar ödetecek ve ödetiyor da. Daha şimdiden pek çok hususta ‘güven' ortadan kalktı.

HER SAKALLI DEDEMİZ DEĞİL!

Bu toplum çok çile çekti. Bir asrı aşkın bir zaman aşağılandı, değerlerine küfredildi ve pek çok zulme maruz kaldı.

Bu yüzden güzel bir yazı, etkileyici bir konuşma, mazlumdan yana gözükme numarası, posta koyan tiplerden çok çabuk etkileniyor millet. Böylelerini gördü mü, ‘kurtarıcı' muamelesi yapabiliyor.

Ne yazık ki, samimiyetsizlere her zaman, her yerde, her kapı ardına kadar açık... Ekranlar, gazete sayfaları, radyolar, belediye salonları, vs. vs.

Bu tiplere ‘gazeteci', ‘yazar', ‘hatip', ‘iyi', ‘dost', ‘bizden' diyorlar. Kendilerini şucu bucu gösteriyorlar. Aslında hiç birinden değiller.

Emin olunuz, hiç kimseyi kast etmiyorum. Ya da fitneye yol açan çok sayıda kişiyi...

Çoğunun bir şekilde FETÖ ile yolları kesişmiş. Hepsinin bir hesabı var. Bir kısmı salak, bir kısmı muhteris, bir kısmı kibrinden ne yaptığının farkında değil, bir kısmı besleme, bir kısmı düşmanların adamı ya da FETÖ'nün…

Zamanımızın şucu bucu ‘şöhretli bilgeleri', şeytanın kalfası Gülen'in ifsad ve fitnesine işaret ettiğimizde bize saldırıyor, FETÖ'yü savunuyorlardı. Yerli veya yabancı şer mihrakları ise afişe ettiğimizde ‘komplo teorisyeni' diyorlardı.

Bizler o gün de gariptik, bugün de. O gün de itiliyorduk, şimdi de. Çünkü biz o zaman da ‘dava' diyorduk, bu zamanda da.

SIZMALAR

Aramıza tanımadığımız, bilmediğimiz garip garip tipler girdi/sızdı. Öyle çoklardı ki, neye uğradığımızı şaşırdık.

Şimdi ‘şu kişi şucu mu, bucu mu, neler oluyor, bu kavgaya neden müdahale edilmiyor' diye soruyorlar.

Hepsine söyleyecek tek bir cevabımız var: BİLMİYORUZ. İnanın kimin kim olduğunu artık bil(e)miyoruz. Aslında HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORUZ ve artık bilmek de istemiyoruz.

Bildiğimiz bir şey var, bu yolun yol olmadığı... Dış düşman yani bilinen düşmanla savaşmak kolay. Sorun içinizdeki sizden gözüken fitnecileri bilmemekte. Açık düşmandan çok, maskelilerle mücadeleyi öğrenmek gerekiyor.

Kısaca, düşman uzaklarda değil içimizde. Fitneciler aramızda ve en kötüsü de kendinizden sandığınız fitneci.