21 Haziran 2017

Gandi hain miydi, kahraman mı?

Sürüp giden bir Gandi pazarlaması var. Onun zayıf resmi; Hint miskinliği veya yoksulluğuna örnek, dahası ‘kurtarıcılığı'na delil olarak gösteriliyor.

Bundan mülhem, CHP Genel Müdürü de Gandi olarak pazarlandı.

Peki, kimdi bu Gandi? Cidden Hintlileri, İngiliz'in elinden o mu kurtarmıştı?

Gerçek adı, Mohandas Karamçand olan Gandi, 1869'da İngiliz işgalindeki ve Müslümanların yüzde 60-65 gibi büyük çoğunluğu oluşturduğu, -bin yıldır Türklerin idaresindeki- Hindistan'da doğar.

1888'de İngiltere'ye gider ve birlikte Hindistan'ı parçalayacakları M. Ali Cinnah ile hukuk okuyup, Anadolu halkının tabiriyle ‘avukat çıkarlar.' Ama ne avukat…

İngiliz kadın Helena Petrovna Blavastky'nin kurduğu ve mason locaları gibi teşkilatlanan Teosofi Örgütü'ne girerler. Gandi'yi, Güney Afrika'ya götürürler. Burada 21 yıl süren olgunlaştırmadan sonra Hindistan'a gönderirler.

1915'te Hindistan'a dönen Gandi, devrin ruhuna uygun olarak ateşli bir Hint milliyetçisi olarak çıkar sahneye

Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Hintliler, İngiliz sömürgesine karşı milli direniş savaşı yürütürken, İngiliz GandiBiz, her şeyden önce Büyük Britanya İmparatorluğu'nun İngiliz yurttaşlarıyız. İngilizler şu anda haklı bir dava uğruna, insan şerefinin ve medeniyetinin iyiliği ve şanı için dövüştüklerine göre, … bize düşen görev açıktır: İngilizleri desteklemek için elimizden geleni yapmak, canımızla ve malımızla savaşmak” (İmparatorluk, Niall Ferguson, YKY, s. 289, Mart 2011) diyerek, İngiliz'e karşı rüştünü ispat eder.

Artık bütün tuttuğu altın olacaktır. 1920'de Hindistan Milli Kongresi'nin başına geçirilir.

Hintli Müslüman ve hatta Hindular, Sultan Abdülhamid'e yani hilafete bağlılıklarını açıklarlar. Anadolu'nun işgali sırasında ise hilafetin kurtulması için para toplar, Mustafa Kemal'e gönderirler. Paranın akıbeti bellidir. Gandi ve Cinnah buna engel olmak için çabalar.

İngiliz, Hindistan'ı daha fazla elinde tutamayacağını bilmektedir. Elden çıkacaksa, Müslüman memleketi olmamalıdır.

Cemalettin Efgani, Sir Ahmet Han, Ağa Han gibi İngiliz maymuncukları yetmezmiş gibi, Hintlilerin başına bir de Gandi ve Cinnah musibeti eklenir.

Görevleri bellidir, Hindistan'ı parçalamak, kadim kardeşliği düşmanlığa çevirmek…

İsmâilî bir ailenin çocuğu M. Ali Cinnah, Pakistan'ın kurucusu olarak gösterilir. Doğrusu ise Gandi ile birlikte Hint Müslümanlarına kazık atan kişidir.

22_3
 Cinnah - Gandi

Cinnah, orta öğrenimini Karaçi'de Misyonerler Cemiyeti Lisesi'nde tamamlar. Sonrası ise İngiltere'ye götürülüp, eğitilmesi ile devam eder. İngiliz onu sürekli Avam Kamarası'na götürüp, İngiliz politikacılarla içli dışlı olmasını sağlar. İngilizler, onu Bombaylı Parsî lider Hint milliyetçisi Dâdâbhâî Nevrûcî'nin özel sekreteri yaparlar.

İngilizler; Hindularla, Müslümanları birbirine düşürmek istiyordu. Bu, parçalamanın en iyi yoluydu.

Bize ‘merhamet adamları' gibi pazarlanan, ama birliğin dağılması için çabalayan ‘İngiliz' Hindu Gandi ve ‘İngiliz' İsmâili Cinnah'ın oyunları, Hindistan'ın parçalanmasına ve Müslümanların Hindistan'da azınlık olmasına yol açacaktır.

Gandi'nin nasıl bir kişilik olduğunu aslında kendi cümlelerinden okumuştuk. Şimdi ise İngiliz siyasetçi Lord Mmacaulay'den dinleyelim: ‘Gandi renk ve kan bakımından bir Hintli, lakin zevk, anlayış ve ahlak bakımından tam bir İngiliz…'

Cinnah da, Gandi de, İngiliz idiler. Çünkü ikilinin ortak yönlerinden biri de Madam Blavastky'nin kurduğu Teosofi Cemiyeti ile Yeni Dünya düzencilerinin örgütü Fabian'ın üyeleri oluşlarıydı. (Geniş bilgi için bakınız İngiliz Derviş, M. Hasan Bulut)

1883'te kurulan Fabian Örgütü; adını, Hannibal'ı devirmek için gerilla taktikleri kullanan Romalı General Fabius Cunctator'dan alan şeytanî gizli yapıdır.

Avrasyacı A. Dugin'in de bu yapının adamı olma ihtimalini düşündüğünüzde, tarihin tekerrür ettiğini görürüz. Ancak bu kez tekerrür, İngiliz üzerinden değil, bugüne kadar İngiliz'i de yöneten şeytanilerin eliyle oluyor.

Nihayetinde 14 Ağustos 1947'de İngiltere, Hindistan'a bir asırlık işgali sırasında ektiği fitne tohumunun neticesini almış, Hindistan ve Pakistan diye iki ülkenin doğumuna yol açmıştı.

Bu parçalanmayı Mevdûdî merhum şöyle anlatıyor:

Kadiyanîlik fitnesi, İngiliz idaresinde yapılabilecek en büyük şeydi. Hintli reisler Kadiyanîlik fikrini destekledi, korudu ve geliştirdiler. Mesela Hindistan Başbakanı Pandit Cevahir Lal-Nihro, Kadiyanîlik fikrini benimseyenlerdendi. İngilizlerin desteklediği fitne, Hindistan birliğinin bozulması için iyi bir silahtı. Dr. Muhammed İkbal, Müslümanları bu tehlikeden korumak istedi. Temiz din İslam'ın etrafını saran bu pislik ve hurafeye karşı makaleler yazdı. Onların asıl gayesinin, Britanya sömürüsünü desteklemek olduğunu delilleri ile gösterdi…” (Kadıyanîlik, Mevdûdî İhya Yay)

Feminizmin önemli isimlerinden, kadınları doğurmamaya çağıran ve Gandi ve Cinnah'ın da lideri olan İngiliz Blavastky, gizli ve tehlikeli Teosofi örgütün doktrinini yazar. ‘ISIS Unveiled' adlı bu doktrinin kendine yazdırıldığını ileri süren bu sapığın fikirleri, bugünden bakınca ayrı bir anlam kazanıyor.

Bugün İslam topraklarında fitne ateşi yakan ISIS/IŞİD'in adını sadece Teosofi'nin gizli yol haritasında görmüyoruz. Zira tarihi kökeni hayli eski. 1876'da Fransızların Mısır'da açtıkları mason locasının adını ISIS koyarlar. Ayrıca ISIS bir Mısır tanrıçasının adı... Yani hiçbir şey Teosodüf değil.

Gandi ve Cinnah'ın ardında satanist baronların adamı Aubrey Herbert (John Bennett) ve satanistlerin en meşhur liderlerinden Alex Crowley vardı.

11_5
      FETÖ'cü Gandi - İngiliz Gandi

Bilindiği üzere, her sözde kurtarıcı için bir isim verilir. Gandi'ye de, Mahatma (yüce ruh) Bapu (baba) adını verirler. Sonrasını herkes bilir. Ama bilinenlerde bir sorun var. Bize anlatılanlar, İngiliz Gandi değil, kahramanlaştırılan sözde fakir Gandi idi. Bizler de hep yedik…

Yakın tarihimizde bize de Gandiler gönderdiler. Onlara da özel adlar verdiler. Son olarak da FETÖ, çakma bir Gandi getirdi. O şimdi yollarda…

Medyada sayısız kez haber olduğu halde, SSK'yı batırdığını, kendisini Neşter operasyonlarından kurtaran savcıyı milletvekili yaptığını, kaset paraşütü ile Genel Müdürlüğe indirildiğini yazdığım için bana dava açmış. Villa yapmak için bin dolayında zeytin ağacını katleden bu çakma Kandi, hep kaybettiği gibi bu davayı da kaybetti.

Bayramsa Bayramınız mübarek ola!