18 Şubat 2016

Garabet masası yerle yeksan!

CHP ve HDP ile “makul uzlaşı” arayarak kaybedilecek vakit yerine, MHP ve MHP'siz iki adım sonrasında halka gidildiğinde, 400 milletvekili ile Anayasa yapacak gücü almak içten bile değil.

Milli ve Yerli bir “Sivil Anayasa” yapma konusunda yürünecek yolun, yol arkadaşlarını tarife arif olmak gerekmez.

Evvela o yol arkadaşlarının Milli ve Yerli kavramlarının altını dolduracak siyasi ve ahlaki ve hatta Milli bir duruşunun olması gerekir.

Ondan sonra farklı hassasiyetler, uzlaşı adına kurulan masada konuşularak orta yol bulunur ve endişeler giderilir.

Ama CHP ve HDP'nin absürt dayatmaları ile daha üçüncü toplantısında dağılan masa böyle miydi?

O masanın böyle olmadığını bu sütunlarda defaatle yazmadık mı?

CHP ve HDP'nin yerli ve milli duruşa olan alerjisi konusunda kendilerinden somut örnekler vererek uyarılarda bulunmadık mı?

Ülkenin milli egemenliğini tehdit eden çete oluşumlarıyla kol kola giren bu iki siyasi partinin, legallikle meşruiyet arasındaki sıkışmışlığına, hem genel politik çizgileri hem de mensuplarının söylem ve eylemlerinden örnekler vererek dikkat çektik.

Ülkenin yabancı bir ülke ile savaşma olasılığına karşı o yabancı ülkeden yana savaşacağını söyleyen bir milletvekili için “yedirmeyiz” diyen CHP Genel Başkanı ve Parti yönetimi ile küresel sistemin Türkiye üzerindeki oyunu için taşeronluk yapan PKK/PYD/YPG üçgeninden çıkma çabası bile göstermeyen ve hatta bu taşeronluğun siyasi bileşenliğini benimseyen HDP ile bir arada yaşama ruhunun yansıması olan toplumsal sözleşmeye dair uzlaşı komisyonu kurmanın beyhudeliğini defalarca yazdık.

Siyasi partiler, kendi seçmenlerinin dışındaki kitlelere de “bakın biz denedik” demek için kimi reel politik hamleler sergilemek zorunda olabilir. Nitekim CHP ve HDP'nin de yer aldığı bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu bu reel politiğin bir gereği diye de savunulabilir. Ama Vatana İhanetin merkezine dönüşmüş bu iki siyasi oluşumu “yok hükmünde saymayı” önceleyen bir reel politiği atlayarak muhatap almak fazla ironik bir durum.

Hatırlarsınız; bırakın komisyon kurma çalışmalarını, bunun olasılıklarının tartışıldığı günlerde, “Bunlarla hangi konuda uzlaşacaksınız” diye sorduk.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı nefretleri ihtiras zebunluğuna dönüşen CHP ve HDP'lilerin, Erdoğan'ın canından başka hiçbir şeyin kesmeyeceği öfkelerini göz önünde bulundurduğumuzda bile, bu sorumuzun haklılığı ortaya çıkıyor.

SİYASİ MELEKELERİNİ YİTİREN MUHALFETLE MAKUL UZLAŞI OLMAZ

Türkiye'de hükümet sistemi değişikliği anlamına gelen Başkanlık Sistemi taleplerini Erdoğan özeline hapsedecek bir kısır çatışmanın merkezinde yer alan aklıyla birlikte siyasi melekelerini de yitirmiş bu iki siyasi örgüt ile “makul uzlaşı” denemesi, çok önceden işaret ettiğimiz çekincelere dayalı olarak daha üçüncü toplantısında yerle yeksan oldu.

Üstelik şaşırtmayan bir gerekçe ile...

CHP, Başkanlık Sistemi ile ilgili bütün taleplerin geri çekilmesini talep etmiş. Başkanlık Sistemi talebini rejim değişikliği olarak algılayan bağnaz CHP anlayışının, sürecin tıkanma sebebi olarak Erdoğan'ı göstereceğinin işareti bu. Biz de farklı yaklaşmamıştık zaten. Bu iki partinin bu komisyona üye vermesinin kirli bir planın parçası olabileceği, Erdoğan'a kurulan bir tuzağa dönüşebileceği uyarısını yapmıştık. Nitekim haklı çıktık.

Şimdi bu komisyon konusunda, demokratik teamülleri bile çiğneyerek, 40 milletvekili olan HDP ile eşit sayıda üye ile temsil edilmeyi benimseyen AK Parti anlayışı kendini muhakkak sorgulamalı. Böyle bir teslimiyetçiliği kendisine oy veren milyonları hayal kırıklığına uğratırcasına sergilemenin muhasebesini yapmalı.

YENİ ANAYASA İÇİN YA MHP YA MİLLET!

1 Kasım'da aldığı tek başına iktidar getiren oyların bir kısmının MHP, CHP ve HDP'nin tutumuna tepki olmasına karşın, elde ettiği sayısal çoğunluğu HDP'nin temsil oranına kadar indirgeme yanlışlığıyla muhakkak yüzleşmeli.

Milletin kahir ekseriyetinin beklentisi belli. Başkanlık Sisteminin de yer aldığı Milli ve Yerli bir Sivil Anayasa. Bunun için mevcut parlamento aritmetiğinde dikkate alınabilecek tek partner de MHP.

AK Parti için Sivil Anayasa ve Başkanlık Sistemi konusunda ise bu parlamentoda 2 yol var. Ya MHP ile bir masa kuracak asgari müştereklerde anlaşacak ve TBMM'de 330 ve üzeri oy alıp millete gidecek (referandum) ya da kendi hazırladığı Başkanlık Sistemi içeren Anayasa'yı TBMM'de oylamaya sunup 330 ve üzeri oy hedefine ulaşmaya çalışacak.

Bu iki yolun sonuç alınamadan tüketilmesi durumunda ise; son bir seçenek kalıyor, o da milletin kendisine gitmek.

Emin olun CHP ve HDP ile “makul uzlaşı” arayarak kaybedilecek vakit yerine, MHP ve MHP'siz iki adım sonrasında halka gidildiğinde, 400 milletvekili ile Anayasa yapacak gücü almak içten bile değil.

Hele AK Parti'nin yüzde 52-55 seviyelerinde olduğunu gösteren araştırmalar ortadayken, sadece Anayasa ve Başkanlık Sistemi taahhüdüyle gidilecek bir seçimden 55-60 aralığında bir oy almak, siyasetin olağan sonucu olur.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir