09 Kasım 2023

Gazze'ye ağıt

Erdoğan’a sunulan Gazze’ye ağıt şiiri

Endülüs düştükten sonra Sultan II. Bayezid’in huzuruna gelen Endülüs heyeti, Müslümanların Endülüs’te içinde bulundukları zor durumu arzetmiş ve Endülüslü meşhur şair Ebu’l-Bekâ er-Rundî’nin “Kasîde-i Ğarrâ” olarak bilinen bir ağıdını da padişaha sunmuşlardı. Endülüs’ü ve Endülüs Müslümanlarını, Endülüs şehirlerini, camilerini ve Endülüs’ün başına gelen felaketleri anlatan bu şiir ile Endülüs Müslümanları Osmanlı’dan yardım istemişlerdi. 

Bugün Gazze Endülüs gibi bir zulme uğruyor. Hatta günümüzde kitle iletişim araçları nedeniyle bu soykırıma çok daha yakinen şahit oluyoruz ve aynı oranda sorumluluğumuz da büyüyor. Bugün Gazze aynı Endülüs gibi yok ediliyor, şehirleri işgal ediliyor, binlerce şehit var, evler, okullar, camiler yıkılıyor ve nesiller yok ediliyor. Bazı yönleri ile tablo Endülüs’ten beter durumda. 

Biz de bu nedenle Endülüs düştükten sonra Sultan II. Bayezid’e sunulan “Kasîde-i Ğarrâ” olarak bilinen ağıdı günümüze uyarlayarak Gazze’ye ağıt diyerek Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a sunuyoruz. Buyrun; 

GAZZE’YE AĞIT

Selam, Allah'ın nüfuzunu genişlettiği ve her bölgede zaferle güçlendirdiği kimseye olsun. 

Topraklarının merkezi İstanbul olan lidere selam. O ne güzel şehirdir! 

Allah'ın, saltanatını ordular ve tebasından olan Türklerle donattığı kişiye selam. 

Selam, Allah'ın bütün milletler üzerindeki hükümranlığını artırdığı ve mertebesini şereflendirdiği sîzlere olsun. 

Kadıya ve soylu yüce bilginlerden ona benzeyenlere selam olsun. 

Dine saygılı olanlara, takva sahiplerine ve sağlam görüşlü danışmanlara da selam olsun. 

Filistin’in kuzeyinde gurbette geride kalan kölelerden size selam. 

Yahudilerden oluşan taşkın ve engin bir denizle dipsiz ve karanlık bir deniz onları çevrelemiştir. 

Büyük bir felakete uğramış esirlerden size selam. Ne büyük bir felakettir o! 

Şerefli bir yaşamdan sonra kır saçları yolunarak koparılan yaşlılardan size selam. 

Daha önce kapalıyken kafirler önünde açılan yüzlerden size selam. 

Hahamların zorla yatağa götürdüğü şerefli genç kızlardan selam size. 

Kendilerine zorla domuz ve haram, kokuşmuş etler yedirilen yaşlılardan size selam. 

Hepimiz, bastığınız toprakları öper, her an iyiliğiniz için dua ederiz. 

Allah gücünüzü ve hayatınızı devam ettirsin ve sizi her türlü kötülük ve sıkıntıdan korusun. 

Düşmanlarınıza karşı başarınızı, zaferinizi artırsın. Allah sizi, kendisinin razı olduğu, sevdiği bir yere oturtsun. 

Ey efendimiz, başımıza gelen büyük felaket, bela ve zarardan dolayı size şikayette bulunmuştuk. 

İhanete uğradık, eziyete uğradık, her türlü kötülükle bize muamele edildi. 

Cihat yaparken büyük güçlüklerle karşılaştık; ölüm, esaret, sonra açlık ve kıtlık. 

Yahudiler ve onların yardımcısı olan Hıristiyanlar her taraftan büyük akınlar halinde, grup grup üzerimize saldırdılar. 

Tankları, uçakları ve silahlarıyla büyük topluluklar halinde, azimle ve kararlılıkla çekirgeler gibi bizi ezdiler. 

Buna rağmen uzun bir süre onların tümüne karşı koyduk. Onlardan pek çok kimse öldürdük. 

Onların tankları her saat çoğalırken, bizim mermilerimiz azalıyordu. 

Zayıf düştüğümüzde topraklarımıza yerleştiler. Birbiri ardınca şehirlerimizi ele geçirdiler. 

Şehirlerin aşılmaz surlarını tahrip eden pek çok büyük toplarla geldiler. 

Kuşatma sırasında günlerce ve aylarca büyük bir azim ve kararlılıkla güçlü olarak saldırdılar. 

Kardeşlerimizden bizi kurtarmaya geleni görmedik.

Yiyeceklerimiz azalıp durumumuz kötüleşince bize alçakça yapacakları şeylerden korkup İstemeyerek boyun eğdik. 

Erkek ve kız çocuklarımız esir edilirler ya da kötü bir şekilde öldürülürler korkusuyla (boyun eğdik). 

Eskiden bu topraklardaki antlaşmalı Müslümanlar gibi yaşamak üzere (boyun eğdik). 

Namazlarımızda ve ezanlarımızda serbest bırakılmak ve şeriatın diğer emirlerinden hiçbirini terk etmemek üzere (boyun eğdik). 

Onların kralları ve önde gelenleri bize şöyle demişti: "Şart koyduğunuz şeylere tam olarak, hatta fazlasıyla uyulacaktır." 

Bize antlaşma ve ahdi içeren belgeler göstermiş ve "İşte bu benim size güvencem ve taahhüdümdür" demişti. 

Daha önceleri, "bir baskı olmaksızın yaşadığınız gibi mallarınızı ve evlerinizi koruyunuz" demişti 

Ancak bizi koruyacaklarına dair antlaşmaya uyduğumuzda, verdikleri sözü tutmayıp antlaşmaya ihanet ettikleri ortaya çıktı. 

Gözümüzü boyadığı antlaşmalara uymadı.  

Ellerimizdeki tüm kitapları yaktı ve onları pislik ve çöplüğe attı.

Din kitaplarımızı alay ve hakaretle ateşe attılar.

Camilerimizi, evlerimizi, okullarımızı yıktılar. 

Bizden bir grubu, Peygamberimizin adını anarken duydular ve onlara feci şekilde eziyet ettiler. 

Valileri ve kadıları onları döverek, para cezası vererek, hapsederek ve onurlarını kırarak cezalandırdılar. 

Bunun dışında birçok çirkin işler ve alçakça yapılan şeyler de vardır. 

Temiz ve paklıklarından sonra, kafirlerin çöplükleri olmaları için duvarlarla çevrilen mescitlere ne kadar yazık. 

Ezan yerine İsrail bayrakları asılan minarelere ne kadar da yazık. 

Küfürle kapkara olan şu şehirlere ve güzelliklerine ne kadar yazık. 

Köleleştik; ne fidye ile geri alınabilecek esirler, ne de şehadet getiren Müslümanlarız. 

Başımıza gelenleri görmüş olsaydınız, gözlerinizden yaşlar boşalırdı.

Vay halimize ve başımıza gelenlere; felaket, bela ve zillete. 

Ey Efendimiz, Rabbimiz Allah'ın seçkin ve yaratıkların en hayırlısı Hz. Muhammed'in adına senden yardım diliyoruz. 

Hz. Muhammed'in soyundan gelenlerin ve sahabenin adına... Onlar ne soylu sahabelerdir. 

Peygamberimizin amcası Abbas'ın ve onun beyaz saçının adına ki, o ne güzel beyazlıktır. 

Allah'ını tanıyan, bilen salih kimseler, keramet sahibi seçkin velilerin adına. 

Umarız ki, bize ve başımıza gelenlere bakarsınız. Böylelikle arşın ilahı bize merhamet eder. 

Sözünüz dinlenir, emrinize uyulur, her dediğiniz süratle yerine getirilir. 

Öyleyse Allah aşkına ey efendimiz, bizi yüceliğinizle koruyunuz; ya bize tavsiyede bulunun, ya da bu durumu protesto edin. 

Çünkü siz, yüce, şerefli ve üstünsünüz. Allah'a ibadet edenleri her türlü kötülükten kurtarma gücünüz var. 

Bir suçumuz, yaptığımız bir eziyet olmadığı halde ne oluyor da bize ihanet ediyorlar? 

Kınama mesajlarınız onlara ulaştı, fakat bu güne değin tek bir kelimesine bile aldırmadılar. 

Aksine bize karşı düşmanlıklarını ve cüretlerini artırdılar ve her türlü kötülükte ileri gittiler. 

Hakkımızda yaptıkları açıklamalarda ve söyledikleri sözlerde çok büyük yalanlar söylediler.

Hâlâ Rasulullah'ın dini üzereyiz. Her an Allah'ı birlemekteyiz. 

Gazze’ye, sakinlerine ne olduğunu sor, onlar kahırla, aşağılamakla nasıl esir edilip öldürüldüler? 

Han Yunus’a, başına neler geldiğini sor, büyük bir felaketten sonra kılıçla parça parça edildiler. 

Sabra’ya, Şatilla’ya gelince, halkı kılıçtan geçirildi. Kana halkına da aynı şeyi yaptılar. 

Şeria halkı da camilerinde yakıldı. Tümü kömür haline geldi. 

Ey efendimiz, işte size şikayette bulunuyoruz. Başımıza gelen bütün bunlar, hep yalnız kalışımızdandır. 

Yüce katınızdan dileğimiz budur. Sizin katınızda bütün ihtiyaçlarımız, sorunlarımız giderilsin. 

Yine dileğimiz, zillet ve kötü durumumuzdan dolayı başımıza gelen şeylere ve musibetlere son vermenizdir. 

Allah'a şükür siz meliklerimizin en iyisisiniz. Şerefiniz bütün şereflerin, şanların üstündedir. 

Rabbimizden saadet ve nimet içerisinde yüce bir kişi ve sultan olarak hayatınızın devamını dileriz. 

Ülkenize barış, düşmanlara karşı zafer, büyük bir servet ve güçlü bir ordu dileriz. 

Son olarak Allah'ın selamı ve rahmeti her an sizin üzerinizde olsun