27 Eylül 2016

GDO ve Bilinçsizlik 2

Batılıların inşa etmiş olduğu bilimsel literatür, günümüzün azgelişmiş toplumlarının algı çabaları minvalinde, modern bilimin yıkıcılığını gizleme konusunda en mahir unsurdur. Bu yüzden günümüzde bir mesele tartışılırken içine, bilim, genetik, mühendislik, labavatuar kelimeleri girince, avamın, anlatılan mevzu sanki baştan ayağa “hayr” teşkil ediyormuş gibi algılaması bu sebeptendir.  Mesela GDOlu ürün nedir sorusuna her ortamda bulabileceğimiz klasik bir cevap yazalım: GDOlu ürün bitki ve hayvanların laboratuvar ortamlarında, genetikçi bilim adamları tarafından, genetik özelliklerinin değiştirilmesi sonucu yeni muhteva formları ile elde edilen bitkisel ve hayvansal ürünlere denir. Az çok geleneksel ya da modern tedrisat temin etmiş bir insan bu tanımın köklü bir yıkıcılığı, nasıl bir süsleme ile barındırdığını anlayacaktır. Şükür ki artık internet kaynaklarını taradığımızda ve GDO hakkında yazılan kitaplara baktığımızda gerek Dünya, gerek Türkiye nezdinde GDOlu ürünlere dair ciddi bir olumsuz tepki filiz vermiştir. GDO mevzuuna dair özellikle yurt dışındaki tartışmaları incelediğimizde başta ABD olmak üzere bir çok ülkede tartışma dozunun arttığını görürüz. Lakin ülkemizde durum nasıldır?

Haberlerde duymuşuzdur, Rusya Türkiye'den ithal ettiği şu şu ürünleri kabul etmedi, Polonya ile aramızda biber krizi, Avrupa Birliği standartlarına uymayan sebzeler! Etrafımızdaki ülkeler gıda güvenliği konusunda bu kadar hassasken ve GDO lu ithal ürünlere karşı gümrüklerinde bomba muamelesi yapıyorken ülkemizdeki resmi şuursuzluğun sebebi nedir? ABD menşeli GDOlu tarım ürünleri üreten firmalar Marmara denizinin güneyini devasa bir GDO'lu tarım üssüne çevirmişken elimiz neden armut toplamaktadır? Ülkemizde sağlıklı yaşam neden ince, zarif,ideal bir bedene sahip olma dışındaki manalara kapalıdır.

GDO'lu ürünlerle beslenen kobayların beden tahribatı iki haftada gerçekleşti ve bu insan ömründe neredeyse 10-15 yıla tekabül ediyor. Bu demek tir ki önümüzdeki beş yıl içerisinde zaten kısıtlı insan kaynağımız kanser, organ yetmezliği, mide bağırsak hastalıkları ve belkide daha önce rastlanmamış, tıbbın yeniden tanımlamak zorunda kalacağı garip hastalıklarla kırılmaya başlayacak. Kalp ve ciğer rahatsızlıklarının GDO'nun sebep olduğu hastalıklar yanında basit rahatsızlık kalacağı karikatürize bir dramanın ortasında kalacağız. –Affolsun- Hayvanların bile yemeye tenezzül etmediği zehir yığınları tükete tükete tükeneceğiz.

 Son tahlilde toplum sağlığını koruma vazifesini almış tarım ve sağlık bakanlıklarının halkı koruma proje, paket ve yasa önerilerine ihtiyaç duyacağız. Bahsi geçen resmi kurumların mevzu hakkındaki çalışmalarının yetersizliği tartışılamaz bile. Rusya halkına GDO'lu sebze bile yedirmemek için bir dünya ithalat ve gümrük tedbiri almışken batı menşeli GDO'lu ürün üreticilerinin ülkemizde ne işleri vardır?Kanola ve soya gibi bitkilerin çeşitli medya yöntemleri ile halk nezdinde şirinleştirilmesinin, tüketiminin teşvikinin kökeninde ne vardır? Ülkemizde ithalat rekorlarına konu olan mısır, şeker, buğday gibi ürünler GDO'lu mudur?  Eğer böyle ise genellikle yem sektöründe kullanılan bu ürünleri tüketen hayvanların sütleri, etleri yavrularımızın körpe bedenlerini, yanı geleceğimizi GDO'lu bir gelecek haline getirmeyecek midir? Son olarak, sorduğumuz soruların cevabının yekunu evet ise nasıl bir ateş çemberinin içinde kurtarıcısızızdır ve bu çilenin sonu nereye varacaktır?