VF kat sol
VF kat sağ

01 Nisan 2019

Geç açılan sandıklar hikâyesi

Son bir kaç seçim veya referandumda İstanbul'da ve Ankara'da aynı şey oldu. Hattâ son referandumdan sonra 9 Mayıs 2018 Tarih'li “Ak Parti kendisine verilen oyların güvenliğini sağlayabilir mi” başlıklı bir yazıda da belirtmiştim. Sandıklar açıldıktan sonra ve %70'lerle başlayan “evet” tercihi nisbî ve kimilerinin iddiasına göre anlaşılabilir bir düşüş ivmesi seyretmişti. Ancak daha sonra birden tuhaf bir şeyler olmaya başlamış sandıklar ve oy sayımı bitmeden birkaç saat önce, “hayır” oylarının oranı doğal dağılım nispetine uygun olmayan sert bir ivmeyle yükselirken “evetler” adeta dibe çakılmıştı. Oranlar bir puanlık farkla neredeyse başa baş oldu. Referandum bittiğinde Üsküdar, Fatih, İstanbul ve Ankara'da hayırların evetlerin önüne geçtiği görüldü. Türk basınında bir iki ismin belli belirsiz îmâsını saymazsak kimse bu tuhaflığı dile getirmemişti. Tuhaflığa bir yazısında Milat Gazetesi'nden Serdar Arseven'in de dikkat çektiğini hatırlatmıştım.

Ama maalesef söylediklerimizi kimse dikkate almadı! O zaman da İstanbul'da bu nispi olmayan ve oy dağılımının doğal oranlanma sürecine tamamen uyumsuzluk gösteren bu durumu, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli, Bakırköy gibi CHP bazlı muhalefet oylarının çok yüksek olduğu ilçelerdeki sandıkların büyük bir kısmının açılmadığı ve/veya verilerinin girilmediği iddiasıyla mâkulleştirmeye çalışmışlardı. Bu anlamlandırılması güç bir gerekçe! Neden daha geç açılıyor ve/veya oradan gelen oyların verileri niye daha geç giriyor?

Bütün bu ilçeler coğrafi olarak aynı yerde değil farklı mevkilerdeler. Dahası İstanbul'un da merkez bölgeleri içerisinde yer alıyorlar. Buralarda seçmenlerin oy kullanma başlama ve bitiş saatleri farklı filân değil... Öyleyse neden İstanbul'un en kalabalık ilçelerinde kullanılan oylar sayılmış ve neticeler sisteme işlenmişken, geleneksel olarak CHP'yi desteklemek dışında birbirleriyle hiç bir ilişkisi olmayan bu ilçelerde sandıkların tamamının açılması ve oyların sayılarak sisteme girmesi bu kadar geç gerçekleşiyor? Doğal olarak herkesin, seçimler bitti, bundan sonra bu dağılım yüzdelerinin değişmesi istatiksel olarak mümkün değil dediği son bir kaç saat içinde gerçekleştirilecek tek yönlü çıkış ve çakılışa bir mazeret üretmek için olabilir mi?

O yazıda, “Tayyip Erdoğan nefretiyle” beraber ve eş güdümlü hareket eden CHP, Saadet, HDP müşahitleri karşısında zaten tek başına kalan kimi Ak Parti gözlemcilerinin partisinin oylarını koruyamamasını değil, işmar edip kapıyı içeriden açması için sızdırılmış olma riskinden bahsediyorum” demiştim. Ama şimdi bu “işmar” ve “kapıyı içeriden açma” tehdidinin çok daha yukarılara uzanmış olabileceğini söylüyorum. Geçersiz oylara ve tutanak birleştirmelerine elbette bakılsın! Ama hem YSK içinde hem de kullanılan bilgi işlem sisteminde bakılması gereken daha pek çok başka şeyin olduğunu da düşünüyorum.

Birileri son bir iki seçim ve referandumda mutat hâle gelen ve hep aynı bahane ile aynı doğrultuda işleyen hem âni hem de kesinlikle doğal olmayan dört beş puanlık tek yönlü düşüş ve çıkışların sebebini tespit edip bu halka açıklamalı.

Milletin iradesine sadakat cümlemizin borcu.

Lâ gâlibe illâAllah!