Gençlerimizin Ve Geleceğimizin Sorunu: Doğru Okul Ve Meslek Seçimi
Yaz ayları, insanların sevdikleri ile eğlenceli vakit geçirdikleri ve dinlendikleri zaman dilimleridir. Aynı zamanda milyonlarca öğrencinin kendi geleceklerine yön vermek durumunda oldukları önemli kararların verildiği dönemlerdir. Bu süreçte öğrenciler, okul ve meslek seçimi olmak üzere iki önemli konuda karar vermek durumundadırlar.
Doğru okul
ve meslek seçiminin önemi, hem kendimiz için hem de toplum için yadsınamaz.
Öncelikle mutlu bir yaşamın temeli, seçtiğimiz meslekte ve yaptığımız
iştedir. İkinci olarak mesleğimiz ve işimiz, çatışmalarla başa çıkma kaynağımızdır.
Herhangi bir sorun yaşadığımızda sorunla kendimiz arasına mesafe koymak için
işe ya da çalışmaya yöneliriz ve böylece rahatlarız. Üçüncüsü, yaptığımız işte
kendi benliğimizi ve kişiliğimizi ortaya koyarız ve böylece var
olduğumuzu ve yaşadığımızı hissederiz, psikolojik bütünlüğe ulaşırız.
Dördüncüsü, yaptığımız işin karşılığında ücret aldığımızda hem
ihtiyaçlarımızı karşılamanın hem de isteklerimizi doyurmanın kaynaklarına
ulaşırız. Beşincisi ise, yaptığımız işle toplumdaki diğer bireylerin
ihtiyaçlarını karşılayarak topluma katkı sağlarız. Bu
kadar önemli bir konuda doğru seçimler yapabiliyor muyuz?
Bir gün
lisans birinci sınıf öğrencilerime, “Bu bölümü neden seçtiniz?” diye sormuştum.
Öğrencilerin %95’inden aldığım yanıt: “Hukuk fakültesini seçtim, o olmayınca bu
bölüme geldim.” olmuştu. İnsanların işlerini tutkuyla yapmamaları, aslında okul
ve meslek seçimlerini sadece statü ve gelir odaklı yaptıklarının
göstergesidir. Bu anlayışla yapılan meslek seçimi yanlıştır. Çünkü mutluluk bilimi, insanların her
yeni duruma 6 ay sonra alıştıklarını belirtir. Dışsal koşullardan ziyade
benliğimizi, kişiliğimizi ve kimliğimizi geliştirmek ve ortaya koymak, kalıcı
mutlulukta en önemli faktördür. O halde, benliğimize ve kişiliğimize uygun meslekler
seçmediğimiz takdirde, mutsuz olmaya ve işimizi sevmeden yapmaya mahkûmuz
demektir.
“Doğru okul ve meslek
seçimi için neler yapmalıyız?” sorusuna yanıt vermemiz gerekir. Benliğimiz ile uyumlu
meslekler seçtiğimizde hangi mesleği ya da işi yaptığımızın önemi yoktur ve her
meslek değerlidir, kutsaldır. Ancak benlik ve kişilik gelişimi ile
kimlik keşfi, zaman ve emek ister. Kendi ilgilerimize ve yeteneklerimize uygun
faaliyetlerde bulunarak bu süreci hızlandırmalıyız. Bu süreç, okul
öncesi eğitimle başlamalı ve ömür boyu sürmelidir. Bunun için okullarda
yer alan ve kariyer danışmanlığı hizmeti sunan, psikolojik danışmanlardan
(rehber öğretmenlerden) yardım almak gerekir.
Meslek
seçiminde elde edeceğimiz geliri düşünmek önemlidir; ancak tek koşul bu
değildir. Çünkü mutluluk psikolojisi üzerine yapılan çalışmalara göre, temel
ihtiyaçları karşılayacak bir gelirin üstündeki gelir, insanları daha fazla mutlu
etmemektedir. Genç nesil, popülist kültürün etkisiyle teknoloji ile
ilgili işleri ve meslekleri daha fazla seçmeyi düşünmektedir. Örneğin; tüm
dünyada olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarca “youtuber”a ihtiyaç yoktur.
Ama bugün, bize hayatî besin satan kasaplara, restoranda kutsal bir hizmet
sunan garsonlara, sokağımızı temizleyen temizlik emekçilerine, arabalarımız
bozulduğunda tüm mekanik becerilerini ortaya koyan tamircilere hâlâ ihtiyaç
vardır. Ayrıca toplumda “her
meslek ve iş değerlidir” anlayışının hâkim olması gerekir. Bu anlayış, toplumdaki
bireylerin meslekî ve teknik eğitimi önemli görmelerinin sonucunda ortaya
çıkacaktır. Böylece, yetkin meslek elemanlarından talep ettiğimiz hizmetleri, “ne
iş olursa yaparım” mantığıyla iş yapan, yetkin olmayan ve yetersiz kişilerden
almamız engellenecektir. Bu durumun bir sonucu olarak boşuna enerji, emek ve
zaman kaybımız önlenecektir.
Hangi meslek
alanından kaç kişiye ihtiyaç duyulduğunun ortaya konulması, istihdam
politikasının önemini gösterir. Bu noktada 15 ya da 30 yıllık bir
süreçte hangi meslekten kaç kişiye ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi
gerekmektedir. Böylece bazı mesleklerde olabilecek çok fazla yığılmanın önüne
geçilir.
Son olarak
anne ve babalar, sahip olamadıkları ve yapmak istedikleri meslekleri, çocuklarının
seçmelerini istemektedirler. Ancak seçilen mesleği icra edecek olanlar onların
çocuklarıdır. Bu doğrultuda anneler ve babalar, çok iyi çocuklar
yetiştirdikleri için kendileriyle gurur duyup eksiklik hissetmeden kendi
isteklerini ve beklentilerini çocuklarının isteklerinden ve beklentilerinden
ayrıştırmalıdırlar.
Sonuç olarak hepimiz
işini iyi yapan ve yaptığı işten doyum alan insanlarla karşılaşmak istiyoruz. Ancak bu özellikteki insanları
ortaya çıkarmanın bilimsel yollarına başvurmuyoruz. Okul ve meslek seçme
yöntemimizi değiştirdiğimizde daha sağlıklı ve mutlu bir topluma ulaşmanın da
önünü açmış olacağız. Yeni bir okul ve meslek seçimi döneminde çocuklarımızın
kendi benlikleri, kişilikleri ve kimlikleri ile uyumlu okullar ve meslekler
seçmelerini umut eder, gençlerimize ve onların ailelerine başarılı ve
hayırlı seçimler dilerim.