15 Temmuz 2022

Gençlerimizin Ve Geleceğimizin Sorunu: Doğru Okul Ve Meslek Seçimi

Yaz ayları, insanların sevdikleri ile eğlenceli vakit geçirdikleri ve dinlendikleri zaman dilimleridir. Aynı zamanda milyonlarca öğrencinin kendi geleceklerine yön vermek durumunda oldukları önemli kararların verildiği dönemlerdir. Bu süreçte öğrenciler, okul ve meslek seçimi olmak üzere iki önemli konuda karar vermek durumundadırlar.

Doğru okul ve meslek seçiminin önemi, hem kendimiz için hem de toplum için yadsınamaz. Öncelikle mutlu bir yaşamın temeli, seçtiğimiz meslekte ve yaptığımız iştedir. İkinci olarak mesleğimiz ve işimiz, çatışmalarla başa çıkma kaynağımızdır. Herhangi bir sorun yaşadığımızda sorunla kendimiz arasına mesafe koymak için işe ya da çalışmaya yöneliriz ve böylece rahatlarız. Üçüncüsü, yaptığımız işte kendi benliğimizi ve kişiliğimizi ortaya koyarız ve böylece var olduğumuzu ve yaşadığımızı hissederiz, psikolojik bütünlüğe ulaşırız. Dördüncüsü, yaptığımız işin karşılığında ücret aldığımızda hem ihtiyaçlarımızı karşılamanın hem de isteklerimizi doyurmanın kaynaklarına ulaşırız. Beşincisi ise, yaptığımız işle toplumdaki diğer bireylerin ihtiyaçlarını karşılayarak topluma katkı sağlarız. Bu kadar önemli bir konuda doğru seçimler yapabiliyor muyuz?

Bir gün lisans birinci sınıf öğrencilerime, “Bu bölümü neden seçtiniz?” diye sormuştum. Öğrencilerin %95’inden aldığım yanıt: “Hukuk fakültesini seçtim, o olmayınca bu bölüme geldim.” olmuştu. İnsanların işlerini tutkuyla yapmamaları, aslında okul ve meslek seçimlerini sadece statü ve gelir odaklı yaptıklarının göstergesidir. Bu anlayışla yapılan meslek seçimi yanlıştır. Çünkü mutluluk bilimi, insanların her yeni duruma 6 ay sonra alıştıklarını belirtir. Dışsal koşullardan ziyade benliğimizi, kişiliğimizi ve kimliğimizi geliştirmek ve ortaya koymak, kalıcı mutlulukta en önemli faktördür. O halde, benliğimize ve kişiliğimize uygun meslekler seçmediğimiz takdirde, mutsuz olmaya ve işimizi sevmeden yapmaya mahkûmuz demektir.

“Doğru okul ve meslek seçimi için neler yapmalıyız?” sorusuna yanıt vermemiz gerekir. Benliğimiz ile uyumlu meslekler seçtiğimizde hangi mesleği ya da işi yaptığımızın önemi yoktur ve her meslek değerlidir, kutsaldır. Ancak benlik ve kişilik gelişimi ile kimlik keşfi, zaman ve emek ister. Kendi ilgilerimize ve yeteneklerimize uygun faaliyetlerde bulunarak bu süreci hızlandırmalıyız. Bu süreç, okul öncesi eğitimle başlamalı ve ömür boyu sürmelidir. Bunun için okullarda yer alan ve kariyer danışmanlığı hizmeti sunan, psikolojik danışmanlardan (rehber öğretmenlerden) yardım almak gerekir.

Meslek seçiminde elde edeceğimiz geliri düşünmek önemlidir; ancak tek koşul bu değildir. Çünkü mutluluk psikolojisi üzerine yapılan çalışmalara göre, temel ihtiyaçları karşılayacak bir gelirin üstündeki gelir, insanları daha fazla mutlu etmemektedir. Genç nesil, popülist kültürün etkisiyle teknoloji ile ilgili işleri ve meslekleri daha fazla seçmeyi düşünmektedir. Örneğin; tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarca “youtuber”a ihtiyaç yoktur. Ama bugün, bize hayatî besin satan kasaplara, restoranda kutsal bir hizmet sunan garsonlara, sokağımızı temizleyen temizlik emekçilerine, arabalarımız bozulduğunda tüm mekanik becerilerini ortaya koyan tamircilere hâlâ ihtiyaç vardır. Ayrıca toplumda  “her meslek ve iş değerlidir” anlayışının hâkim olması gerekir. Bu anlayış, toplumdaki bireylerin meslekî ve teknik eğitimi önemli görmelerinin sonucunda ortaya çıkacaktır. Böylece, yetkin meslek elemanlarından talep ettiğimiz hizmetleri, “ne iş olursa yaparım” mantığıyla iş yapan, yetkin olmayan ve yetersiz kişilerden almamız engellenecektir. Bu durumun bir sonucu olarak boşuna enerji, emek ve zaman kaybımız önlenecektir.

Hangi meslek alanından kaç kişiye ihtiyaç duyulduğunun ortaya konulması, istihdam politikasının önemini gösterir. Bu noktada 15 ya da 30 yıllık bir süreçte hangi meslekten kaç kişiye ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Böylece bazı mesleklerde olabilecek çok fazla yığılmanın önüne geçilir.

Son olarak anne ve babalar, sahip olamadıkları ve yapmak istedikleri meslekleri, çocuklarının seçmelerini istemektedirler. Ancak seçilen mesleği icra edecek olanlar onların çocuklarıdır. Bu doğrultuda anneler ve babalar, çok iyi çocuklar yetiştirdikleri için kendileriyle gurur duyup eksiklik hissetmeden kendi isteklerini ve beklentilerini çocuklarının isteklerinden ve beklentilerinden ayrıştırmalıdırlar.

Sonuç olarak hepimiz işini iyi yapan ve yaptığı işten doyum alan insanlarla karşılaşmak istiyoruz. Ancak bu özellikteki insanları ortaya çıkarmanın bilimsel yollarına başvurmuyoruz. Okul ve meslek seçme yöntemimizi değiştirdiğimizde daha sağlıklı ve mutlu bir topluma ulaşmanın da önünü açmış olacağız. Yeni bir okul ve meslek seçimi döneminde çocuklarımızın kendi benlikleri, kişilikleri ve kimlikleri ile uyumlu okullar ve meslekler seçmelerini umut eder, gençlerimize ve onların ailelerine başarılı ve hayırlı seçimler dilerim.