Gençlik

İnsanın da dünya gibi çağları var. Çağ, kendi içinde kendine özgü karakteristiklerin devamlılığı boyunca geçen süre. Dünyanın çağları kimi zaman binyıllarla ifade ediliyor. İnsanda ise bu onyıllarla sınırlı. Her ikisinde de değişmeyen şey, yeni gelen çağın bir öncekinden özellikler taşıyorsa bile daha öncekilere hiç benzememesi. Yaratılışından bugüne, gelmiş geçmiş ortalama ömürlü bütün insanların içinden geçtiği ve hariç tutulmadığı evreler.

İnsanın çağları da dünyanınki gibi hem geçiş hem de durak noktaları. Akışın içine imlenmiş birer kapalı zarf gibi. Açıldığında -ki bu keyfî bir tercih değil- neyle karşılaşacağınızı size anlatmış olsalar dahi kendinize has olana yabancı kaldığınız bir durum. Kestirilebilen fakat bilinmeyen…

İnsanın çağları, bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık olarak sınıflanıyor kabaca. Erken çocukluk, ilk gençlik, orta yaşlılık gibi ara geçişler de devamlı sınırları tartışılan, teknolojiyle birlikte evrilerek yaş değiştiren çağlar. Daha doğrusu hayatın tali yolları desek yeri. Kişinin dünya zamanı ile uyuşmazlıkları ne zaman gündeme gelse, bu tali yollar da gündeme geliyor. Günümüzün, kavramları ayrıştırmacı ve ayrıntılamacı yaklaşımlardan biri olarak…

Dünya için çağların zirvesi bugün eskiyi yeniye ya da yeniyi eskiye tercih etme durumuna göre değişkenlik gösteren bir durum. Yani bir yaklaşım ya da bakış açısı üzerinden yorumlanabilecek bir seçme durumu. Zira Müslümanlar için Peygamberimiz'in (sav) yaşadığı devir yani Asr-ı Saadet, çağların zirvesi. Ömründe kısa anlarda bile olsa O'nun nuruyla mukabele etme imkânından yoksun kalmak gurbet gibi. Yaşanmadığı halde özlenen…

Her birimiz geçirdiğimiz çağlara özlem duyarız. Zira geçmişi hatırlarken özlemek, hatta acısıyla tatlısıyla ne güzeldi demek gibi alışkanlıklarımız var. Dünya çağlarına tanıklık edemeyiz, zira çağların geçiş süreci bile birkaç ömre bedel olabilir. Ama kendi çağlarımız, çağıldayan bir su gibi devamlı bizimledir.

Bunlardan en çok özlenilen ve en uzun sürmesi istenen hiç şüphesiz gençlik. Kimi zaman hayatın içinde beklentilerine karşılık bulamamışlar için çocukluk da özlenilesi bir çağdır aslında. Ama yaşını almış hemen herkeste gençlik günlerine geri dönme, bazı olmamışları telafi etme ya da eksik kalmışları yaşama isteği var. Sağlığın, gücün ve çevikliğin temsilidir gençlik. Olgunlaşması tamamlanmadığı, dimağın oturmadığı, hayattan isabetli derslerin çıkarılmadığı bir dönemdir de aynı zamanda. Buna rağmen, çoğu insan gençliğin tecrübesizliğiyle ödediği bedelleri yeniden ödemek uğruna bile olsa geçmişe dönmek isteyebilir.

Gençliğin hayatımızdaki temsilinin güçlü, sağlıklı, daha güzel görünümlü olmak kadar sığ bir algıya hapsoluşu, nispeten yeni bir durum aslında. Geçmişte bilgelik yaşalmayla bileyleniyordu ve hürmete liyakatın da bir yansımasıydı. Geçmişe değiş tokuş edilen değer yargılarının belki de en önde geleni, maneviyattan ve akıldan çok şekle hürmet olunca, gençlik değerlilerin değerlisi olarak kabul görüyor.

Ancak burada sadece şekle değer vermenin ötesinde bir açmaz var. Bu şekle dayalı gençliğe atfedilen değer, gençlik çağını sürenleri doludizgin sonuna koşan dünyada neredeyse yapayalnız bırakma eğilimiyle örtüşmüyor. Gençliğinde bilgiye, tecrübeye, akla, ferasete, yüksek kaliteye, hakkı verilmiş bir hayata talip olması bekleniyor. Hâlbuki, gençlikle süregiden kısmi körlük, bunlara talip olanları bir istisna olarak koyuyor karşımıza. Çünkü sınandıkları şekil niteliğini ve dolayısıyla maddeyi başköşeye oturtan dünya, talipliklerini yönetmekten çok uzak. Gençliğin rehbersiz hâlde manevi bir biçim kaygısıyla yontulması zor görünüyor.

Yaşalmakla kıdem kazananların gençliği eleştirirken hedefe ilk kendilerini koyması işten değil. Zira büyük olan küçükten sorumludur. Aileden bağlayan bu sorumluluk çemberi elinizin ve gücünüzün yettiği yere kadar uzanır. Bir bakarsınız; makul ve akıllıca, anlayışla ve empatiyle kurulacak iletişimle gençlerin karamsarlığını dizginlemek, dünyadaki konumunu hatırlatmak ve kayıp hanesinden kazanılmışlar listesine taşımak da ömürden az bir gayretle yürütülen gizli bir kahramanlık olarak hanenize yazılıverir.

***

Künye: Gençlik; genç olma durumu, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemi, genç insanların bütünü, genç bir kimsenin tutumu, toyluk, deneyimsizlik anlamlarına gelir. (TDK Türkçe Sözlük)