VF kat sol
VF kat sağ

04 Temmuz 2016

Gölgelerin arasındaki Nurettin Topçu

Nurettin Topçu, 10 Temmuz'daki vefatının seneyi devriyesinde, menkıbeleştirilmeden veya temelsiz ön yargılarla mahkûm edilmeden hatırlanması gereken bir düşünce ufkudur. Topçu gibi insanların övgü veya sövgü malzemesi yapılmadan düşünceleri ile anlaşılarak değerlendirilmesi gerekir. Onun tefekkürüne derinlemesine girdikçe, modernite ve gelenek arasında sıkışan bir topluma, modern sözlerle eski özlerin hatırlatıldığı görülecektir.

“Bu zavallı dünya herkese göre başka dünyadır. Karıncaya göre büyük güneşe göre ise küçük. Zengine göre güzel fakire göre ise kötü…” Topçu'nun dünya tasavvuru bu göreceli çoğullukla kendisini ifade eder. Gördüğümüz şey baktığımız yere göredir. Kendimizi merkeze alıp da âleme taş atmanın yeri yoktur. “Her şeyden şüphe edilir, kalbden şüphe edilmez. Her şeyi kırmak caiz olur, kalp kırmak cinayettir. Fetihlerin en güzeli, kalplerin fethidir.” Bu bakımdan muhtelif bakış açılarımızın değişmeyen miyarı belki de kalbin dünyasındaki gönlün mekânıdır. Hayat ve zaman bu bakış açısıyla akar gider ve yolunu bulur. “Sevgiyi idare etmeyen amir ve idareci de, idare ettiği insanların hayatına zehirler saçarak er geç nefretin çukurunda boğulmaya mahkûmdur. Yeryüzünün gerçek fatihleri kalpleri kazanlardır.” Ramazan ayının son demlerinde –bu yazının yazılması itibariyle- yani kalbin günlerinde olduğumuz şu zamanda, terör, gönüllerimizi kanatsa da kalbin güzelliklerini dünyaya vaad eden dünyamızın bu güzel özü, Topçu'nun ölüm seneyi devriyesine yaklaştığımız şu günlerde zihinlerimizi güzelleştiriyor. Buna mukabil, siyasi suikastçiliklerle, rant devşirmeciliği laf ebelikleriyle, kurnazlık dolu söz katarları dizmekle kalp cinayetleri işleyenlerin dünyası elbette boğulmaya mahkumdur. Tarihin de vicdanın da verdiği ders budur.

“İnsan üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır: Hakikatin, hayrın, güzelliğin.” “Üç hâkimin hükümden hata aranmaz: kalbin, kaderin, ölümün.” “Üç şey saadetin sırrıdır: tevâzu, kanaat ve ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki.” “Üç şeyin hududunda durmasını bilmelidir: isteklerin, aklın, hayatın.” “Duygunun üç dünyası vardır: sanatın, rüyanın ve sevdanın.” Ramazanın güzellikleri içinde Topçu'nun Var Olmak eserinden ruh dünyamıza söylediği bu esasları ne kadar anlıyoruz ve hareketimize esas oluyor. Hakikat bizim için muhafazakâr söylemlerimizi payanda yaptığımız mefhumu muğlak bir ifade, hayır görüntüyü ve zevahiri kurtarmak adına vicdanlarımızın ağır yüklerini serinlettiğimiz bir sanal panayır, güzellik ise görünenin ötesi için mana ifade etmeyen bir zevk vesilesi olmuşsa hayat bizden anlamlarını sakınmış ve cesede dönmüşüz demektir. Kalbin, kaderin ve ölümün hükmü bizim için arabesk birer “mızıldama” vesilesi olmuşsa hakikatle aramızda onulmaz mesafeler var demektir. Tevâzu, kanaat ve ölümün had çizen halleri romantik birer müsamere vasıtasına dönüşmüşse içimizdeki yangın hayatımıza da sirayet etmiş demektir. İstekler, akıl ve hayatın sınırlarında dur durak bilmeden koşuyorsak, egomuzun kısır dünyasında boğulup gidiyorsak sanat, rüya ve sevda bizim için birer fantezi olmanın ötesinde mana taşımayan unsurlara dönüşür. Hakikatin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var hele de bu teknoloji çağında. Ancak Topçu'nun da dediği gibi zalimin zulmü olmasaydı, mazluma ilahi merhamet olmazdı.

Nurettin Topçu, hayatı ve düşüncesiyle birleştirmiş bir mistik ve ufuk insandır. Nevzat Kösoğlu merhumun Kitap Şuuru'undaki ifadeleriyle, “Yüreğini ve kafasını tükenmez bir ümidin ve kendisininkinden başka bir neslin emrine vermiş bir başka yalnız; Nurettin Topçu. İnanmışlığın gizli neşesi ve bir mukaddes davaya hizmetin huzurundan gayri, hangi ikbal, hangi şöhret O'nun kapısını çaldı?... Topçu'yu hangi nesle sokup, hangi neslin temsilcisi sayabilirsiniz? Hiç, hiç bir neslin. O da, neslinin üstünde ve kendi mefkûreci yalnızlığı ile geleceğe uzanmış bir aydınlık olarak kalacak…” bir kişidir O. Topçu'nun kalabalık değer kaynağı değil, tahakküm ve gafletin kaynağıdır sözleri bu münzevi duruşun manasına ve kalabalık seviciliğin manasızlığına dair bir şeyler anlatır belki.

10 Temmuz 1975'te aramızdan ayrılan Nurettin Topçu'yu Ramazanın bayrama gülümseyen son günlerinde rahmet ve minnetle anmak ve düşüncelerinin hayatımıza daha çok yansıması umudunu ifade etmekle yetiniyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun vesselam.

Bilvesile Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.