06 Mart 2016

Görülmesi gereken FETÖ tehdidi!

İşgal altındaki Irak'ta Saddam'ın sarayından ordusuna polisinden bürokrasisine kadar her alana sızan ve kontrol altına alan Kesnizaniler değil miydi tek bir kurşun atılmadan ülkeyi Amerikalılara teslim eden...

Kripto FETÖcüler ile tasfiye edilemeyen örgüt üyelerinin, emniyette, yargıda, orduda ve bürokraside hala mevcudiyetini koruyor olması, Irak'tan az bir tehdit mi bizim için?

Ankara'da köklü bir üniversite...

Paralel örgütle ilişkisi olduğuna dair kuvvetli bulgular da var.

Bilhassa TEKNOPARK üzerinden örgüte büyük peşkeşlerin çekildiğini, üniversite güvenlik görevlileri bile biliyor.

Dahası açık ve gizli tanık “itiraf ve ifadeleriyle” bu üniversitenin paralel ilişkisi, Ankara Anayasal Suçları Soruşturma Savcılığının da gündeminde.

Dosyaya bakan savcının, tanıkları bizzat kendisinin dinlediği ve emniyeti by-pass ettiği bile söyleniyor.

Fetullahçı Terör Örgütü şüphesiyle başta TÜBİTAK ve Emniyet olmak üzere kimi önemli kurumlardan gönderilenlere, bu üniversitenin kapılarının sonuna kadar açık olduğu da biliniyor.

Üniversite idari birimlerinden kimi akademik ünvanlara kadar bir çok alanda Fetullahçı kadroların istihdam edildiği bilgisi, başta YÖK ve savcılık olmak üzere tüm birimlere tanık ifade ve itiraflarıyla aktarıldı.

Şimdi o üniversite ile ilgili çok önemli bir bilgi ulaştı elime.

Bilgiye göre; üniversite, Fetullahçı Terör Örgütü ile ilişkisi ayyuka çıkmış Özel ve Vakıf üniversitelerindeki Hukuk Fakülteleri'nden ara ve son sınıf öğrencilerin yatay geçişine kapılarını sonuna kadar açmış. Özel seçilmiş bu öğrenci grubundan şu ana kadar Üniversite'nin Hukuk Fakültesi'ne yatay geçişle kabul edilenlerin sayısı 300'ü aşkın deniliyor.

Belli ki buradaki maksat, örgüt bünyesindeki Özel ve Vakıf üniversitelerinden mezun olanların, yargı bünyesinde görevlendirilmeyeceği blokajını bu üniversiteden mezun ederek aşmak.

Dahası, bu yöntemle son 3 yıl içerisinde, FETÖ'ye mensup vakıf ve özel üniversitelerden yatay geçişle kabul edilen ve mezun olan örgüt mensuplarının büyük bölümünün, Askeri Yargı'da görevlendirildiği belirtiliyor.

Muhakkak derinlemesine araştırılması gereken önemli bir bilgi bu.

Bu yöndeki araştırmalarım sürmekle birlikte, gelen bu bilgiyi, sözünü ettiğim üniversitenin Hukuk Fakültesi kayıtları ve karar defterlerinin teyit ettiğini söylemeliyim.

Bu arada, söz konusu üniversitedeki FETÖ İmamı'nın, KPSS ve ALES sınavlarında, soru ve cevapları dağıttığına dair “itirafların”, Ankara Anayasal Suçları Soruşturma Savcılığındaki dosyalarda olduğunu da aktarayım.

Bu kadar somut verilere dayalı örgütsel bağa rağmen, ilgili üniversite rektörü uyuyor mu ya da YÖK neden gereğini yapmıyor diye soracaksınız.

Öncelikle rektör kısmının cevabını vereyim;

Rektör uyumuyor, bilakis bunca dümeni çevirecek, örgüt elebaşını “ebedi istirahatgahı” olan Pensilvanya'da ziyaret edebilecek kadar “uyanık”.

YÖK'e gelince;

Muhtemeldir ki YÖK Başkanı Yekta Saraç, rektörün, tıpkı “kainatı imamının” insanları ‘din ve Allah kelamıyla' aldattığı gibi aldatmak için koltuğunun altında taşıdığı Kur'an-ı Kerim'e el basarak ettiği yemine inanacak kadar saf ve iyi niyetli.

Bugün, genel kanaat halini alan “örgütle mücadele kararlılığının akamete uğradığı” algısının sebebi de bu değil mi zaten!..

Saf ve iyiniyetli duygularla, örgüt mensuplarına tanınan toleranstan dolayı örgüt tabanındaki direnç bir türlü kırılamıyor.

Oysa sadece yukarıda verdiğim hülle yöntemi bile; örgüt elebaşının “devletin kılcallarına kadar sızılması” talimatıyla bir arada düşünülüp, soruşturma dosyalarına çarşaf çarşaf giren vatana ihanet ve casusluk eylemleriyle birlikte değerlendirildiğinde ne büyük bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız için yeterli.

Bunlara bir de; yargıda hakim-savcı konumunda 5 bine yakın mensubunun bulunduğunu, emniyet teşkilatında binlerce mensubunun tasfiye edilmesine karşın tasfiye edilenin 10-20 katı kripto elemanlarının kendilerini gizledikleri ve TSK bünyesinde 1 mensubunun bile deşifre edilmediği gerçeğini ekleyin...

Bundan daha büyük bir tehdit olabilir mi?

İşgal altındaki Irak'ta Saddam'ın sarayından ordusuna polisinden bürokrasisine kadar her alana sızan ve kontrol altına alan Kesnizaniler değil miydi tek bir kurşun atılmadan ülkeyi Amerikalılara teslim eden...

Kripto FETÖcüler ile tasfiye edilemeyen örgüt üyelerinin, emniyette, yargıda, orduda ve bürokraside hala mevcudiyetini koruyor olması, Irak'tan az bir tehdit mi bizim için?

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir