19 Temmuz 2018

Gündelik yaşamda ahlaken uygun olan mı yoksa pratik ve faydalı olan mı geçerli

Gündelik yaşamda ikilemde kaldığımız anlar olur. Bazı durumlarda ve zamanlarda ahlaki yönden uygun olan davranışlar sergilenirken bazen de pratik ve faydalı olan davranış tercih edilir. Bu seçimler ise, inanç, değer, kültür, alışkanlık gibi özelliklerin tezahürüdür.

 

Aynı durum toplumlar içinde geçerli. Gündelik yaşamımızda ahlaki yönden uygun olan davranışların mı yoksa pratik ve faydacı olan davranışların mı daha geçerli olduğuna bazı örnekler üzerinden hep birlikte bakalım.

 

Selamlaşmak, güzel bir davranış. Ahlaken uygun olan insanlarla selamlaşmak. Peygamber efendimizin sünneti. Aynı zamanda iletişim içinde iyi bir başlangıç. Oysa bugün özlenen bir davranış haline geldi, selamlaşmak.  Pratik olan selamlaşmadan geçip gitmek. Öyle ki tanımadığımız birisi bize selam verdiğinde işkillenir olduk. Acaba bana neden selam verdi?

 

Trafiğin yoğun olduğu zamanlarda trafiğin açılmasını bekleyenlere karşı, acil müdahale araçlarının kullanması gereken emniyet şeridini kullanan çok sayıda sürücüyü görmek mümkün. Çünkü beklemektense boş emniyet şeridinden geçip gitmek daha pratik.

 

Herhangi bir kurumda halledilmesi gereken işleri, içeriden bir tanıdık bulup sıra beklemeden hallettirmek de çok sık karşılaşılan başka bir durum. Çünkü saatlerce beklemek yerine hızlıca işini halletmek daha pratik.

 

İş bulmak için sınavlara çalışmak yerine, adam ayarlamaya çalışmak ve torpil bularak bir kuruma yerleşmek daha kestirme bir yol. Bilgesam (Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından yapılan Türkiye Değerler ve Tutumlar araştırmasına göre “torpil yapabilecek birisini iş için araya koymak kabul edilebilir bir davranıştır” diyenlerin oranı % 22,7. Yani her beş kişiden biri bunu daha pratik bir yol olarak görüyor.

 

Her durumda dürüst olmak ve doğruyu söylemek gerekirken, zor durumda kalındığında kolayca yalan söylenebileceğini çoğu kez görmüşlüğümüz vardır. İnsan ilişkilerinin zayıflamasında ve güvensizliğin artmasında bu durumun çok etkili olduğu kanaatindeyim. Bilgesam'ın araştırmasına göre “zarar göreceği bir durumda yalan söylemek kabul edilebilir bir davranıştır” diyenlerin oranı % 51,3. Yani toplumun yarısından fazlası zor durumda kalınca yalan söylemeyi normal bir davranış olarak görüyor.

 

En ideal olan kazanç türü helal kazanıp, helal harcamaktır. Birde pratik olan kazanç biçimi var ki buna da kısa yoldan köşeyi dönmek deriz. Çoğu kişi için paraya ulaşmanın en kestirme yolu. Ticaretin de ahlaktan uzaklaşıp pratik olana yönelişinin bir kanıtı sanki 2018 yılı Ocak-Haziran döneminde 196 bin adet çekin karşılıksız çıkması. Telefon dolandırıcılığından, elektronik ticaret sahtekârlıklarına kadar bir sürü olay yer alıyor haber bültenlerinde

 

Pratik ve faydacı bakış açısı, insana her daim kendi çıkarlarını düşünmeyi ve yalnızca kendi çıkarları için mücadele etmeyi öğütleyen sorunlu bir düşünce biçimi. Biz olmayı, toplumu ve onun değerlerini yok saymayı öğütleyen bir anlayış. Bu anlayış topluma yerleştiğinde ve insanlar bunu kanıksadığında, insani ilişkilerin bozulması son derece olağan.

 

Bugün çoğumuz mevcut halimizi yadırgıyor ve sorguluyoruz. Gidişatın çok da iç açıcı olmadığı ortada. Bunun önüne geçmek elbette mümkün. Evvela kendimiz saf çıkarcı bakış açısını terk etmeli, ben yerine biz demeliyiz. Pratik olan yerine ahlaken uygun olanı tercih etmeliyiz. İstemenin yanında fiillerimizi de buna norma göre düzenlemeliyiz.

 

Ve tabi ki çocuklar, geleceğin toplumunu ve Türkiye'sini onlar şekillendirecek. Çocuklara her durumda kazanmak ve sadece maddi sonuçlar üzerine kurulu bir gelecek idealini hedef göstermemeliyiz. Onları İslam ahlakı ve evrensel değerler üzerine kurulu bir anlayışla yetiştirmeye çalışmalıyız.

 

Vesselam…