20 Ağustos 2022

Güzel kıssalardan dersler 3

Değerli okuyucularım, bu hafta da “Hicret”in İslam ve insanlık tarihindeki öneminden ötürü güzel kıssalardan dersler adlı yazı serimize devam edeceğiz inşallah!

Allah Resulü’nün  (sav) doğup büyüdüğü, havasını soluduğu, suyunu  içtiği, akrabalarıyla birlikte mutlu ve sevinçli günler yaşadığı ve en önemlisi de Kabe’nin bulunduğu baba ocağı ve çok sevdiği Mekke’nin dağlarının tepesine çıktı; aşağıdaki derin vadiye ve çok sevdiği Kabe’ye hüzünlü hüzünlü uzun uzun baktı. Bu durum; “Yetimlerin İncisi Nebi-yi Yakut Mesnevisi” adlı şiir kitabımda geçtiği üzere şöyledir:

 

Dönüp baktı, vadinin derinindeki evlere,

Karıştı üzgün, berrak gözyaşı zemzeme!

 

Açtı bülbül içini, sitem etti vefasız güle,

Olamaz bülbülsüz gül; gülsüz bülbül de!

 

Nereden çıktı, bu ayrılığın zoru ne?

Takıldı mı o da vicdansızların peşine!

 

Ders 1: Allah’ın dinini özgürce yaşayabilmek uğruna gerektiğinde malı, parayı, makamı, mevkiyi, beşeri aşkı ve sevdayı elimizin tersiyle itebilmeliyiz!

Adı geçen kitabımda geçtiği üzere, Allah’ın Resulü (s.a.v.) şunları söyledi ipeksi ipeksi ve tane tane:

 

“Doğup büyüdüğüm vadi; baba ocağım!

Çaresizim bugün, senden ayrılacağım!”

 

“Barındırmıyor evladın, yanıyor yüreğim,

 Anlamıyorlar beni, direngen kardeşlerim!

 

 “Bürümüş gözünü varlık ya da ün kiminin,

Görecekler ileride, karşılığını yaptıklarının!”

 

Sonra kardeşi Hz. Ebubekir’le (r.a.) yola koyuldular. O sırada kılıcını kuşanmış gür bir ses Mekke müşriklerinin ulularına meydan okuyordu.

 

Aslanların güreştiği vadide gür bir ses,

Yankılandı gökte ve yerde, tutuldu nefes!

 

 Güçleri ancak zayıflara yeten Mekkeli zorbalar kulaklarını gür sese doğru çevirdiler ve şunları duydular:

 

Kulak kesildiler, kulaklara çarpan sese:

“Annesinin ağlamasını isteyen kimse!”

 

"Karısı dul kalsın isteyen, çıksın karşıma!

 Gidiyorum işte şu vadiye, tek başıma!"

 

"Bırakmak isteyen çocuklarını yetim!

Gelsin peşim sıra; yürekliyse herkim!”

 

Çıt yok, her taraf lal kesildi... Sinek vızıldasa fil ordusunun tepeden vadinin derinine inmiş gibi sesi duyulur. Bütün bir vadi sessizliğe büründü. Sonrasını Mesnevi’mizden dinleyelim:

 

Hurma ülkesi, yeşil gül bahçesi neredesin?

Tez uçalım sana, insanlığın ümidi yeşersin!”

 

Göz gözü görmez, kum fırtınasında,

Yol yürünmez olmazsa izci bir usta!

 

Düştü Büreyde, ince, uzun, patika yola,

İnceldi, Gül’ün huzurunda gömüldü nura!

 

Kutlu kardeşleriyle artık aynı yolda,

Çığır açtı, tandıra dönmüş sıcak kumda!

 

Yol dikenli; ateş gibi kum ve çakıl!

Çetin yolculuğa ermez fikir ve akıl!

 

İçirir Amir, sütünü koyunların kutlulara,

Getirir Abdullah, Mekke’den haberi onlara.

 

Uraykıt oğlu Abdullah, güvenilir köle,

Otlattı üç gün, getirdi iki kızıl deve,

                                                                                                                                 

Sürdü atını ünlü Süraka, hızla ileri,

Gözü dönmüş Süraka, caninin biri!

 

Geliyordu, rüzgar gibi uzaktan bir hızla,

Battı yere, sallarken kılıcı, yağız atıyla!

 

Ders 2: Büreyde onlara yol rehberliği yapan bir izciydi ve ücretle tutmuşlardı... Ancak sonra rehberlik ettiği Hz. Nebi(s.a.v.), ona doğru yolu gösterdi ve Müslüman oldu. Demek ki sadece dünyanın yolunu bilmek yetmiyor; asıl olan dünya ve ahiret yolu yani doğru yolu bilmek gerekir.

 

Ders 3: Büreyde ve  Abdullah müşrik oldukları halde Allah Resulü (s.a.v.); güvenilir ve  işin ehli/uzmanı oldukları için onlara görev vermişti.

 

Yolculuk devam ederken yorgunluk gidermek ve düşmanın dikkatlerini üzerlerinden uzaklaştırmak için Sevr Mağarası’na konuk oldular:

 

Kol kanat gerdi, Sevr elmas konuklarına!

Göstermemek gerekir cevherleri azılılara!

 

 “Yaklaştı yılanlar, vermesin sana zarar!”

“Korkma, beraberdir bizimle yüce Cebbar!”

 

Kapattı ağzını Sevr’in, ipekten çizgiler!

Isıttı yuvasını, yanılsın da gitsin caniler!

 

Gözleri havada, akılları paradaydı onların;

Görünüyordu içeriden ayakları oburların!

 

 

Gizlendi iki aziz, üç gün süresince,

Görürlerdi eğilip baksalardı, iyice!

 

Burunları havada aceleciydi gözleri,

Çekilip gittiler, elleri boş gerisin geri!

 

 Ders 4: Biz kul ve inanan olarak Allah’la  bağımızı koparmazsak; Allah bize hayırlı bir sonuç verir.

Yakıcı çöl sıcağı, ayaklarının altında fırınlanmış gibi sıcak kum; yoldaki diken çalılar... Yürüdüler özgür ufuklara doğru:

 

 Alındı yol gece gündüz, ter damla damla,

Giderildi yol yorgunluğu sabah Kuba'da!

 

Kalındı Avfoğulları’nda on dört gece,

Kılındı Ranuna'da ilk cuma, özgürce!

 

Çıktılar cumadan sonra usul usul yola,

Gördü bir öğlen sonrası Yesrip’i pusula!

 

Ders5: İnanıp sabredersek Allah bize yardım eder. Onun izni olmadan da görevimizi terk etmemeliyiz. Allah için yapacağımız özveride “Allah  bizimle beraberdir.”

 

Allah izin verirse bu güzel kıssaya devam edeceğiz. Kalın sağlıcakla...