21 Kasım 2017

Haber izlemek istiyorsanız televizyonu kapatın

Haber izlemek için en iyi seçenek yabancı kanallar. Çünkü artık Türkçe kanallarda haber yok.

Haber yerine nasıl hırsızlık yapılır, nasıl cinayet işlenir, nasıl taciz-tecavüz edilir, nasıl kaza yapılır, nasıl çocuk ve kadın öldürülür, nasıl bomba hazırlanır, nasıl uyuşturucu ticareti yapılır, nasıl kavga edilir ve polis operasyonları nasıl yapar gibi şeyler haber diye veriliyor.

Verilmekle kalınmıyor, herkes aptal yerine konularak tekrar tekrar ince detayına kadar sunuluyor.

Toplumu yoldan çıkarmak istercesine kanallar, aralıksız olarak; hırsız kapıyı nasıl açtı, yan kesici nasıl soydu, cinayet nasıl işlendi, kaza nasıl yapıldı, kişi son nefesini nasıl verdi, adam karısını nasıl bıçakladı, kasiyer nasıl etkisiz hale getirildi bunları anlatılıyor çoluk çocuğa.

Anlayacağınız haber bültenlerinde kötülük adına her şey var, sadece haber yok.

Eskiden bunu sadece Show TV yapardı. Şimdi yapmayan kalmadı. Hele ki bazı sözde dindar kanallar var ki, başka haber bile bulamazsınız.

YAPILAN ŞEY FELAKET TELLALLIĞI

Bir insan bir bülteni sonuna kadar sabırla izlemeyi birkaç kez başarsa, ruhi bunalıma girmemesi, ülke ve gelecek adına ümitsizliğe kapılmaması namümkün.

Kanal yöneticilerine sorsanız size bunun bir toplum talebi olduğunu söylerler.

Peki, kanallar bunu neden yapar?

Akla iki neden geliyor. İlki reyting, yani reklam pastasından pay alma hırsı.

İkincisi ise toplumun akıl ve ruh sağlığını bozma şeytanlığına isteyerek veya istemeyerek payandalık yapma.

Bu kanallardan bazı sunucularla konuştuğumuzda, toplumdan çok kendi psikolojilerinin bozulduğunu belirtip diyorlar ki: Siz istemezseniz kapatır veya başka kanala geçersiniz, biz ise bunu her gün defaatle sunmak zorundayız. Kanal yöneticilerinin gözlerini başarı, patronların ise gözlerini reklamdan başka bir şey görmüyor.

GAZETELER FARKLI MI?

Aslına bakarsanız benzer durum, 3. sayfa gazeteciliği yapan mevkuteler için de geçerli.

Gazetecilikte ‘3. sayfa' demek, cinayet, kaza, aldatma, tecavüz haberleri demektir.

Şükür biz, bunların hiç birini yapmadık, İnşaallah da yapmayacağız. Ama bu tür haberleri yaymaktan zevk alan sadist veya proje yayın organları azımsanmayacak düzeyde.

Gazetelerde o sayfaları okumayıp geçebilirsiniz. Fakat bu yayıncılık anlayışı ne gazete, ne radyo ne de gazete için kabul edilebilir.

Televizyonlar daha geniş bir kitleye hitap ettikleri için en büyük sorumluluk kuşkusuz onlara düşüyor.

TV'LER BU HABERLERE NASIL ULAŞIYOR?

Aslında kanalların bu haberlere nasıl ulaştığı sorusu da oldukça mühim!

Her yerde muhabir bulundurmak televizyon ve gazeteler için imkânsız bir durum. Bu nedenle devreye haber ajansları girer.

İşte kanallar bu haberleri Anadolu Ajansı (AA), Doğan Haber Ajansı (DHA) ve İhlas Haber Ajansı (İHA) aracılığı ile elde ediyor.

Zihniyeti itibariyle DHA'yı anlayabiliriz ama İHA bunu nasıl yapar anlamak güç. Hadi İHA'yı da anladınız rekabet falan filan gerekçeleri var. Ya devletin ajansı AA'ya ne demeli?

Aslına bakarsanız üç ajans bir araya gelip bu haberleri servis etmese bu iş önemli ölçüde çözülür.

Yapabilirler mi? Elbette!

Mesele AA ile Hürriyet, kaza yapan otobüs firmalarının isimlerini ifşa için “büyük” işbirliğine girişmiş ve günlerce bunun reklamını yapmışlardı.

Demek ki istenirse mümkün…

Aslında bir sosyal medya grubunda bazı kanal ve ajans yöneticilerinin olduğu ortamda konu Erol Erdoğan tarafından da gündeme getirildi.

Kimse üstüne alınmadı. Hiçbir gazeteci mesele hakkında fikir beyan etmedi.

MİLLET DE BİR TUHAF

Malum reyting denilen canavar birkaç bin kişi üzerindeki ölçümlerden oluşuyor.

İnancı, ahlaki yapısı ve kimliği “gizli” bu kişilerin sözde tercihleri 80 milyonun tercihi aynıymış gibi sunularak hem reklam verenler, hem de toplum aldatılıyor.

Yani 500 kişi izliyor, 50 milyon izledi diyorlar.

İşin bir başka acıklı yanı ise milletin ta kendisi.

Malum artık kanalların hepsi WhatsApp türü sosyal medya numaraları yayınlıyor. İnsanlar da çektikleri görüntüleri veya güvenlik kameralarına yansıyanları, “yayınlansın” diye kanallara gönderiyor.

Televizyonların haber kaynaklarından bir diğeri de bu sosyal psikopatlık ürünü çekimler.

Bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Dünyanın dört bir yanından internette dolaşıma sokulan hemen her şey, artık TV haber bültenlerinde haber diye gün boyu köpürtüle köpürtüle sunuluyor.

Kısaca iyiliğin değil kötülüğün taşıyıcısı, yayıcısı durumuna gelen mütedeyyin televizyonlar bile ne kadar iğrençlik varsa evinize taşıyarak pazarlıyor.

RTÜK NE İŞ YAPAR?

Biliyoruz ki kanalların reklam yayınından haber sunma biçimine kadar her şeyinden RTÜK sorumlu. Ancak toplum isyan etmeden RTÜK'ün bir konuda harekete geçtiği görülmüş şey değil. Ya çok sayıda şikâyet gelmeli, ya da Erdoğan eleştirmeli. Başka türlü bu beyler yaşanan rezaletleri umursamıyor bile.

Mesela haber bültenine veya diziye reklam arası veriyorlar. Dakikalarca reklam izletiyorlar, sonra ekranda gözüken sunucu, ‘yarın görüşmek üzere' diyerek bülteni kapatıyor. Aynı şekilde reklamdan dönüyorlar, 10 saniye yayınlanmış bölümü tekrarlayıp, diziyi bitiriyorlar.

Kısaca her şeyleri hile üzerine kurulu. Yakışır mı, ahlakî mi, yayınlanan haberler toplumun ruh ve akıl sağlığını huzurunu bozar mı umurlarında bile değil.

Bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız.

Muhafazakâr kanallar, ajans ve gazeteler bile bu ifsada yardımda birbiri ile yarışıyor.

Son olarak diyoruz ki, haberdar olmak istiyorsanız televizyonu kapatın!

Ayrıca bu kadar çok haber meraklısı başka bir toplum yok dünyada. Biraz da habersiz kalın! Kalın ki dayatılan bir hayatı değil, olması gerekeni yaşayın!

Çok haber malumatfuruşluktan, sosyal bunalımlardan başka bir şey getirmez.