03 Aralık 2021

​'HADİ ORADAN'

İngiliz ekonomi gazetesi Financial; yaptığı haberde ülkemizin ekonomik durumunu değerlendirirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak şu ifadelere yer verdi, “Aniden rotasını değiştirmediği sürece, büyük potansiyele sahip bir ülke olan Türkiye'nin önündeki tek soru, Cumhurbaşkanı'nın daha ne kadar görevde kalacağıdır."

Bu iki satır aslında tüm yaşananları gözler önüne serdiği gibi, saldırıların da sebebini net açıklıyor. Dertleri dün ağaç olmadığı gibi bugün de dolar falan değil.

Recep Tayyip Erdoğan, faizlerin düşürülmesine yönelik izlenen politikaya destek açıklaması yaparak, "Bu faizler düşecek, yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bizi üretim, istihdam ve cari denge odaklı ekonomi programımızdan geri döndüremeyecekler" deyince, paradan para kazanan faiz lobisi, uluslararası güçlerle birlikte harekete geçti. Döviz yükseldikçe “Yaşasın ülke batıyor” diye maalesef sevinenler var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç ve dış muhalefete cevabını şu şekilde verdi, “İstiyorlar ki, ülke yansın, bitsin, mahvolsun. Kendileri hiç bir şey yapmadan iktidara gelsinler. Biz bu mankurtlara ‘hadi oradan’ diyoruz.”

 

GENÇLER YÜREKLERİ DAĞLADI

Genç İHH’nın, Bursa’da düzenleyeceği Teknoloji Kampı’na giderken, Bursa otoyolunda kaza yaparak hayata veda eden Kaan Tığlı, Muratcan Kaya, Yusuf Taha Göktaş ve Tarık Kesekçi, milyonların yüreğini yaktı.

Kendileri de genç olmalarına rağmen gençlik için çırpınıyorlardı. Yürekleri iman doluydu. Din ve vatan sevdalılarıydılar. Ülkeleri için bir şeyler yapmak için var güçleriyle çalışıyorlardı. Eğitimli ve donanımlıydılar. Milli teknoloji hamlesi için çalışıyorlardı. Bilim ve teknoloji alanında çok iyiydiler.

Yusuf Taha Göktaş, henüz 22 yaşında olmasına rağmen İHA tasarlamış, ulusal ve uluslararası yarışmalarda çeşitli dereceler almıştı.

Tarık Kesekci, 25 yaşında evli ve taze bir babaydı. İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Baykar Savunma Şirketi’nde mühendis olarak çalışıyordu. Burada üretilen insansız hava araçlarında uçuş, performans ve analiz mühendislik takımının liderliğini yapıyordu.

Kağan Talip Tığlı Türk, Telekom’da veri mühendisi, Murat Can Kaya ise İHH’nın genç lise başkanlığını yapıyordu.

Allah, gençlerimize rahmet eylesin.

Onlar bu kısa ömürlerine gerçekten çok şey sığdırdılar. Gençlere önderlik ettiler. Durmadılar hep çalıştılar. Mekânları Cennet olsun.

Tarık Keseci’nin sorulan bir soruya verdiği cevabı paylaşarak yazımın bu bölümünü bitireyim.

“Büyüyünce Erbakan olacağım. Onun hayaliyle koşa koşa geldim İTÜ’ye. Soranlara Erbakan’ın okulunda okuyorum diyorum. Çünkü bu okuldaki gayemiz uçak mühendisi, makine mühendisi olma gayesi değil aksine Erbakan olma gayesidir. İslâm’a böyle hizmet edilir diye gösteren zat-ı mühteremin gösterdiği yoldan yürümek için buralardayız. Parası, malı, mülkü, makamı batsın. Vatanımıza, milletimize, dinimize hem mühendis, hem lider hem de savunan adam olan Erbakan gibi hizmet edebilmek duası ile..”

 

ÜSTAD SEZAİ KARAKOÇ ‘EN SEVGİLİ’YE KAVUŞTU

Üstad Sezai Karakoç, şiirinde de dediği gibi dünya sürgününü tamamlayarak yine şiirinde dediği gibi ‘En sevgili’ye kavuştu. Allah rahmet eylesin.

Sevenleri nehir olup, ırmak olup akarak cami avlusunu bir denize, okyanusa çevirdiler. Her zaman olduğu gibi yine gençler yoğundu. İçlerinde bir Sezai Karakoç şiiri vardı.

Sağlığında elini sıkma bahtiyarlığına eriştim. Sohbetini dinledim. Kendisiyle ilgili düzenlenen programların çoğuna katıldım. Salonların büyük bir bölümünü gençler dolduruyordu çok şükür.

“Yerleşecek yer aramak

Camiinin avlusunda

Soğuk bir taşa oturmak

Gün doğmadan Şehzadebaşında”

 

Şiirinde ebedi makamını vasiyet etmiş Sezai Karakoç. Vasiyeti gereği İstanbul Şehzadebaşı Camii avlusuna defnedildi. Öyle merkezi bir yer ki. Sevenlerinin çok rahat ulaşacağı bir yer.

Duruşuyla, haliyle, tavrıyla, sözleriyle, şiiriyle hatta cenazesiyle ders vererek aramızdan ayrıldı.  Mekânı Cennet olsun.

Şu güzel sözüyle de bitirelim: “Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.”