24 Eylül 2015

Hadi yine iyisiniz!

Eylül ayının gelmesi TV kanallarının yeni sezona başlaması anlamına geliyor. Kanal yöneticileri bizler için uzun uğraşılardan sonra tüm silahlarını; pardon, yani tüm dizi ve programlarını bir bir ekrana sürmeye başladılar.

TV kanallarını eleştirenleri de anlamak mümkün değil sayın okur, envayi çeşit dizi projelerinden tutun da yarışmalara, eğlence programlarına varıncaya kadar herşey izleyicinin oturma odasına, mutfağına ya da afedersiniz yatak odasına kadar getirilirken insanların hala ekranda program beğenememesine, mırın kırın etmesine ne demeli acaba?

Yoksa siz de mi TV'lerde hiçbir şeyi beğenmeyenlerdensiniz. Onca aşk meşk dizisinden tutun da yeraltı dünyasının dehlizlerine, raconlarına varıncaya kadar bizi içine alan dizilerden, entrika üzerine entrika döşenen canım dizi projelerinden birinde karar kılamıyorsanız sorun kanal yöneticilerinde ya da yapımcılarda değil elbette.

Sorun kimde o zaman?

Sorunu kendinizde arayın derim ben size...Öyle ya; bu nasıl bir ilgisizlik nasıl bir boşvermişliktir! O burun kıvırdığınız diziler için ne paralar harcanıyor haberiniz var mı, sayın okur? Allah bilir Beren Saat'in Kösem Sultan dizisi için bölüm başı 90 bin lira alacağından da haberiniz yoktur. Yapımcıların siz ekran başında kaliteli(!) işler izleyin diye ne fedakarlıkların altına girdiğini de bilmiyorsunuz tabii...

Peki, diyelim ki geçit töreni edasıyla her akşam onlarcası ekrana gelen dizileri beğenmediniz iyi ama ekran sadece dizilerden oluşan seçenekler sunmuyor ki...Yarışmalar var, hem de yarışmayla eğlenceyi bir arada barındıran... Yani hem yarıştıran hem de yarıştırırken güldüren...

Yarışmaya da burun kıvırırsanız o zaman “prime time” denilen akşam haberleri sonrası ekranda fazla şansınız yok demektir.

Olsun, akşam olmuyorsa size gündüz kuşağından program verelim!

İçinizdeki Sherlock Holmes

Mesela, kriminalin de içine dahil olduğu polisiye işleri sever misiniz? Eğer içinizde “ben suçluyu gözlerinden tanırım” ruhu varsa dedektiflik yanınızı tatmin edebileceğiniz sabah programları biliyorum. Onları izleyin. İzin verin içinizdeki Sherlock Holmes çıksın ortaya!

“Yok, bana kriminal işler uymaz, almayayım” modundaysanız şanslısınız çünkü gündüz kuşağında seçeneğimiz bol.

O zaman size çöpçatanlık programlarını öneriyorum. Sakın, emekli memur Hakkı beyin kendisi gibi işçi emeklisi olan Nuran hanımla evlenmesinin münasip olup olmadığına karar vermek beni heyecanlandırmaz demeyin! İki insanın evlenmeye karar vermesi o iki insana bırakılamayacak kadar önemlidir diyorsanız çöpçatanlık programları tam size göre! Bu tarz programlar mantar gibi yeniden bitmeye başladığı için de seçeneğiniz bol. Tüm gün insan sarraflığınızı konuşturabilirsiniz.

Tarz avcılığı yapın!

“Ben anlamam çöpçatanlıktan” diyorsanız, o halde moda bilginizi konuşturun. Kimin tarz olup olmadığına bir ikoncan edasıyla siz karar verin. İçinde “stiletto” kelimesi geçen cümleler kullanmak istemediğinizden emin misiniz? “Şıksın, ama tarz değilsin!” ifadesinin de mi büyüsüne kapılmadınız...

Tüm bunlar ilginizi çekmediyse durumunuz zor. Bu, beğenmemişliğinizle TV kanallarının aradığı iyi bir izleyici olmadığınızı ortaya koymuş oldunuz. Baksanıza onca dizi ve program arasında izlenmeye değer birini bulamadınız.

Sonuç itibarıyla sayın okur, yine de umudunuzu kaybetmeyin derim ben size. Belki bir mucize olur ve yeni sezonda izlenmeye değer birşeyler bulursunuz ekranda.