HAMAS ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC) örneklerinden yola çıkarak terörizmi yeniden okumak
Terörizm, siyasi amaçlar güden ve sivil halka yönelik şiddet içeren eylemler olarak tanımlanabilir. Terörizm, uluslararası ilişkilerde önemli bir tehdit unsuru olarak kabul edilmektedir. Terörist eylemler, sivil halka zarar vererek, toplumda korku ve belirsizlik yaratarak, devletlerin egemenliğini ve otoritesini zayıflatarak uluslararası düzeni tehdit etmektedir.
Her ne kadar şeytanlaştırılan bir tanım olsa da
direnişi ve özgürlük savaşlarını masaya koyduğumuzda işin rengi
değişmektedir. Tarih boyunca, terör
olarak nitelendirilen eylemler sonrasında, belirli koşullar ve dönemlerde
meşruiyet kazanmış hareketler bulunmuştur. Bazı direniş veya özgürlük
hareketleri, belirli bir süre boyunca terörist olarak nitelendirilmişken,
zamanla uluslararası alanda desteklenmiş ve kabul görmüştür. Örneğin Afrika
Ulusal Kongresi (ANC) liderliğindeki direniş, Güney Afrika'daki apartheid
rejimine karşı verilmiş olup, o dönemde Mandela'nın liderliğindeki ANC terörist
organizasyon olarak lanse edilmişti. Mandela'nın zulmü protesto etme ve
özgürlük mücadelesi simgesi haline gelmesi ve açıkçası küresel güçlerle
anlaşması ANC’ye de meşruiyet kazanmıştır.
Filistin'de Hamas veya Filistin İslami Cihad
gibi örgütler de bir kesim tarafından terörist olarak görülmekte ve İsrail
tarafından aynı şekilde tanımlanmaktadır. Ancak, Filistin topraklarının işgali,
siyasi dinamikler ve tarihsel süreçler göz önüne alındığında, bu örgütlerin
terörizm ile direniş arasında bir çizgide durduğu tartışılmaktadır. Nehirden
denize uzanan özgür bir Filistin devleti kurulduğunda elbette bu örgütler
terörist örgüt değil kurucu irade olarak görülecekler. Bazıları için direniş
örgütleri meşru bir direnişin simgesi olabilirken, diğer kesimler tarafından
terör eylemleriyle özdeşleştirilmektedirler. Bugün yaşadığımız da tam olarak.
Terörizmin tanımı ve kapsamı konusunda
uluslararası alanda ortak bir görüş bulunmamaktadır. Bu durum, terörizmle
mücadelede uluslararası işbirliğini zorlaştırmaktadır. Terörizmin tanımı,
insanların durdukları noktaya, fikirlere, yaşam tarzlarına, inançlarına ve
kültürlerine göre değişebilmektedir. Örneğin, bazı insanlar, siyasal bir amaç
için şiddet kullanmayı meşru olarak görebilirken, diğerleri bunu terörizm
olarak değerlendirebilir.
Herkesin teröristinin bir başkası için özgürlük
savaşı olabileceği gerçeği, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğini daha
da zorlaştırmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Küba Devrimi'ni
destekleyen Fidel Castro'yu bir terörist olarak kabul ederken, Kübalılar
Castro'yu bir özgürlük savaşçısı olarak görmektedir.
Dünya genelinde önce terörist olarak kabul
edilen fakat akabinde meşruluğu onaylanan siyasal hareket örgüt ya da
devletlere dair örnekler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
• İrlanda
Cumhuriyet Ordusu (IRA): IRA, 1919-1921 yılları arasında Birleşik Krallık'tan
bağımsızlık elde etmek için mücadele eden bir siyasal hareket örgütüdür.
IRA'nın gerçekleştirdiği eylemler, başlangıçta Birleşik Krallık ve uluslararası
toplum tarafından terörizm olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1998 yılında
imzalanan Belfast Anlaşması ile IRA, silah bırakarak siyasi bir parti olarak
varlığını sürdürmeye başlamıştır.
• Nelson
Mandela ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC): ANC, Güney Afrika'da apartheid rejimi
ile mücadele eden bir siyasal harekettir. ANC'nin gerçekleştirdiği eylemler,
başlangıçta Güney Afrika hükümeti ve uluslararası toplum tarafından terörizm
olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1994 yılında yapılan seçimlerde ANC iktidara
geldikten sonra, Nelson Mandela'nın liderliğinde apartheid rejimi sona
ermiştir.
• Filistin
Kurtuluş Örgütü (FKÖ): FKÖ, İsrail'den bağımsızlık elde etmek için mücadele
eden bir siyasal harekettir. FKÖ'nün gerçekleştirdiği eylemler, başlangıçta
İsrail ve uluslararası toplum tarafından terörizm olarak kabul edilmiştir.
Ancak, 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması ile FKÖ, İsrail ile barış
görüşmelerine başlamıştır.
Terörizm ve meşruiyet arasındaki çizgi,
genellikle bakış açısına, yaşanılan döneme ve kültürel farklılıklara bağlı
olarak değişebilir. Bu nedenle, bir grup veya hareketin terörist olarak mı
yoksa meşru bir şekilde mi kabul edileceği, insanların durduğu noktaya,
inançlarına ve yaşadıkları koşullara bağlıdır. Bu tartışmalı konuda net bir
sınır çizmek genellikle mümkün değildir, çünkü terörizm ve özgürlük
mücadeleleri arasındaki çizgi oldukça belirsizdir.
Bugün Gazze’yi canla başla savunan Hamas veya
Filistin İslami Cihad gibi örgütler, küresel güçler tarafından terörist olarak
görülürken, bu örgütlerin meşruiyeti, bölgedeki siyasi, tarihsel ve toplumsal
dinamikler çerçevesinde tartışma konusu dahi değildir. Bu örgütler terörizmle
mi yoksa meşru bir direnişle mi özdeşleştirilmelidir sorusu bu örgütlerin
durduğu noktaya göre değil, bu sözleri söyleyenlerin bakış açılarına göre
değişmektedir.