07 Aralık 2023

HAMAS ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC) örneklerinden yola çıkarak terörizmi yeniden okumak

Terörizm, siyasi amaçlar güden ve sivil halka yönelik şiddet içeren eylemler olarak tanımlanabilir. Terörizm, uluslararası ilişkilerde önemli bir tehdit unsuru olarak kabul edilmektedir. Terörist eylemler, sivil halka zarar vererek, toplumda korku ve belirsizlik yaratarak, devletlerin egemenliğini ve otoritesini zayıflatarak uluslararası düzeni tehdit etmektedir.

 

Her ne kadar şeytanlaştırılan bir tanım olsa da direnişi ve özgürlük savaşlarını masaya koyduğumuzda işin rengi değişmektedir.  Tarih boyunca, terör olarak nitelendirilen eylemler sonrasında, belirli koşullar ve dönemlerde meşruiyet kazanmış hareketler bulunmuştur. Bazı direniş veya özgürlük hareketleri, belirli bir süre boyunca terörist olarak nitelendirilmişken, zamanla uluslararası alanda desteklenmiş ve kabul görmüştür. Örneğin Afrika Ulusal Kongresi (ANC) liderliğindeki direniş, Güney Afrika'daki apartheid rejimine karşı verilmiş olup, o dönemde Mandela'nın liderliğindeki ANC terörist organizasyon olarak lanse edilmişti. Mandela'nın zulmü protesto etme ve özgürlük mücadelesi simgesi haline gelmesi ve açıkçası küresel güçlerle anlaşması ANC’ye de meşruiyet kazanmıştır.

 

Filistin'de Hamas veya Filistin İslami Cihad gibi örgütler de bir kesim tarafından terörist olarak görülmekte ve İsrail tarafından aynı şekilde tanımlanmaktadır. Ancak, Filistin topraklarının işgali, siyasi dinamikler ve tarihsel süreçler göz önüne alındığında, bu örgütlerin terörizm ile direniş arasında bir çizgide durduğu tartışılmaktadır. Nehirden denize uzanan özgür bir Filistin devleti kurulduğunda elbette bu örgütler terörist örgüt değil kurucu irade olarak görülecekler. Bazıları için direniş örgütleri meşru bir direnişin simgesi olabilirken, diğer kesimler tarafından terör eylemleriyle özdeşleştirilmektedirler. Bugün yaşadığımız da tam olarak.

 

Terörizmin tanımı ve kapsamı konusunda uluslararası alanda ortak bir görüş bulunmamaktadır. Bu durum, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğini zorlaştırmaktadır. Terörizmin tanımı, insanların durdukları noktaya, fikirlere, yaşam tarzlarına, inançlarına ve kültürlerine göre değişebilmektedir. Örneğin, bazı insanlar, siyasal bir amaç için şiddet kullanmayı meşru olarak görebilirken, diğerleri bunu terörizm olarak değerlendirebilir.

 

Herkesin teröristinin bir başkası için özgürlük savaşı olabileceği gerçeği, terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğini daha da zorlaştırmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Küba Devrimi'ni destekleyen Fidel Castro'yu bir terörist olarak kabul ederken, Kübalılar Castro'yu bir özgürlük savaşçısı olarak görmektedir.

 

Dünya genelinde önce terörist olarak kabul edilen fakat akabinde meşruluğu onaylanan siyasal hareket örgüt ya da devletlere dair örnekler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

 

•        İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA): IRA, 1919-1921 yılları arasında Birleşik Krallık'tan bağımsızlık elde etmek için mücadele eden bir siyasal hareket örgütüdür. IRA'nın gerçekleştirdiği eylemler, başlangıçta Birleşik Krallık ve uluslararası toplum tarafından terörizm olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1998 yılında imzalanan Belfast Anlaşması ile IRA, silah bırakarak siyasi bir parti olarak varlığını sürdürmeye başlamıştır.

 

•        Nelson Mandela ve Afrika Ulusal Kongresi (ANC): ANC, Güney Afrika'da apartheid rejimi ile mücadele eden bir siyasal harekettir. ANC'nin gerçekleştirdiği eylemler, başlangıçta Güney Afrika hükümeti ve uluslararası toplum tarafından terörizm olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1994 yılında yapılan seçimlerde ANC iktidara geldikten sonra, Nelson Mandela'nın liderliğinde apartheid rejimi sona ermiştir.

 

•        Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ): FKÖ, İsrail'den bağımsızlık elde etmek için mücadele eden bir siyasal harekettir. FKÖ'nün gerçekleştirdiği eylemler, başlangıçta İsrail ve uluslararası toplum tarafından terörizm olarak kabul edilmiştir. Ancak, 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması ile FKÖ, İsrail ile barış görüşmelerine başlamıştır.

 

Terörizm ve meşruiyet arasındaki çizgi, genellikle bakış açısına, yaşanılan döneme ve kültürel farklılıklara bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, bir grup veya hareketin terörist olarak mı yoksa meşru bir şekilde mi kabul edileceği, insanların durduğu noktaya, inançlarına ve yaşadıkları koşullara bağlıdır. Bu tartışmalı konuda net bir sınır çizmek genellikle mümkün değildir, çünkü terörizm ve özgürlük mücadeleleri arasındaki çizgi oldukça belirsizdir. 

 

Bugün Gazze’yi canla başla savunan Hamas veya Filistin İslami Cihad gibi örgütler, küresel güçler tarafından terörist olarak görülürken, bu örgütlerin meşruiyeti, bölgedeki siyasi, tarihsel ve toplumsal dinamikler çerçevesinde tartışma konusu dahi değildir. Bu örgütler terörizmle mi yoksa meşru bir direnişle mi özdeşleştirilmelidir sorusu bu örgütlerin durduğu noktaya göre değil, bu sözleri söyleyenlerin bakış açılarına göre değişmektedir.