VF kat sol
VF kat sağ

10 Ocak 2016

Hançeri uçakta taşıtmayın artık!

Ne Erdoğan ne de Yıldırım, Anayasal düzenlemeyle teşekkül etmiş RTÜK gibi bağımsız bir kuruluşu siyasileştirme eylemin merkezinde olmaz, değil de zaten. Binali Yıldırım tarafından edindiğim bilgiler de bu iddianın tamamıyla gerçek dışı olduğunu ortaya koyuyor.

Malum 4 gün peş peşe yazdığım yazılarda, RTÜK üzerinde yoğunlaşan tartışmalarla perdelenen TÜRKSAT gerçeğine işaret etmiştim. Onlarca yerel televizyon sahibi ve yöneticisi, sanki birilerinin fitili ateşlemesini beklercesine harekete geçti. Büyük bölümünün derdi aynıydı; “biz yüzbinler öderken birileri 15-20 bin dolara 4-5 kanal yayını yapıp rekabet ve eşitlik şartlarını ayaklar altına aldı.”

Vatandaşın derdi ise çok daha mühimdi: “Erotik ürün satışı altında çocuklarımızı sapkınlığa yönelten, pazarlama altında dolandırıcılık yapan kanallar ve buna göz yumanlar için yazdıklarınızı daha yüksek sesle dile getirin.”

Maliye gibi kurumlardaki bürokratlar ise RTÜK tartışmaları ile perdelenen rantın ifşasıyla, ülkeye önemli bir hizmet edildiğini aktarıyorlardı ki; onların hesapladığı devlet zararı benim bile hesaplamam mümkün olmayan rakamlardı.

Gel gelelim; bu on milyonlarca dolarlık erotik rantı perdelemenin mümesilleri, suçüstü psikolojisiyle, 4 gün seri halde kaleme aldığım yazıları, “kimi RTÜK bürokratlarının koltuklarını korumak için parayla yazdırılmış yazılar” olarak niteliyordu.

Kişi kendi gibi bilir işi…

Ben totalde, yıllık yüzlerce milyon doları bulan rantı perdeleme adına yazılan yazılar için, “yanlış bilgilendirilme, yanlış yönlendirme” gibi düşüncelere sahipken, karşıdan gelen bu yakıştırma ne kadar kirli bir kovana çomak soktuğumu anlamama vesile oldu.

Tabi muhatapların bu yakıştırması sonrasında, bu rant çarkında kimlerin yer aldığına dair bilgiler de akmaya başladı.

Açık ve net olarak söyleyeyim ki; bu ağın içerisinde yer aldığı iddia edilen isimler benim için sürpriz olmadı. Biri, FETÖ'nün en kirli eylemleri sırasında, örgütü yere göğe sığdıramama yazıları karşılığında örgütün finans kuruluşunca milyonlarca dolarlık “usulsüz krediyle” mamalandırılan medya maymunu… Bir diğeri de kendini kurtarmak ya da ortaya attığı iddianın arkasında görüntü vermek için en yakınındakini bile gözünü kırpmadan yakabileceği bilinen zatın en yakınındaki “dostu”…

Bunlara ek olarak birkaç güce yaslanan siyasetçi ve bürokrat…

Nihayet, ağırlığını erotik sektörün oluşturduğu bu rant çarkına dair işaret fitilini ateşlemem üzerine, aynı tayfa bu suçu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın adını kullanarak örtme telaşına kapıldı.

Etrafımdaki saygın isimlerle iletişime geçen bu tayfanın “kurnaz(lar)ı”, RTÜK tartışmalarının arkasında Erdoğan ve Yıldırım'ın olduğunu, RTÜK'ün Binali Yıldırım'a bağlanacağını iddia etti.

Erotik ve usulsüz pazarlama sektörünün rant çarkının dişlilerini mökkem tutmak adına başlattıkları RTÜK tartışmalarını savunmak için Erdoğan ve Yıldırım'ı bile yakma anlamına gelen bu iddialar elbette mesnetsiz.

Ne Erdoğan ne de Yıldırım, Anayasal düzenlemeyle teşekkül etmiş RTÜK gibi bağımsız bir kuruluşu siyasileştirme eylemin merkezinde olmaz, değil de zaten. Binali Yıldırım tarafından edindiğim bilgiler de bu iddianın tamamıyla gerçek dışı olduğunu ortaya koyuyor.

Peki bu tayfa böylesine bir pervasızlığı sergileyecek gücü nereden alıyor?

İşte en önemli soru bu…

Sevilay Yükselir örneği hala hafızalarımızda… Ortaya attığı bütün iddialarının arkasında sayın Erdoğan'ın olduğu izlenimi verirdi. En sonunda da Erdoğan'ın teröre dair sözlerini zehir zemberek açıklamalarla eleştirip yollarını ayırdı.

Bu hemen herkesçe “Erdoğan'ın sırtından hançerlenmesi” olarak değerlendirildi. Oysa aynı çevreler AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın Sevilay Yükselir konusundaki uyarılarında, Tayyar'a saldırmaktan geri durmamış, o uyarılara rağmen, Sevilay Yükselir Erdoğan'ın uçağında arz-ı endam etmişti. Basit bir tanımlamayla, Erdoğan'a hançeri uçağında taşımışlardı.

Bugün de benzer durum, yazıya konu rant çarkının içindekiler ve kripto Kürtçü çizgisine dair uyarılarda bulunduğumuz birçok isimce yaşatılmayacak diyemiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun uçağındaki karelerde kendini gösteren bu tiplerin, koşullar oluştuğunda bir hançer gibi saplanmayacağının garantisi yok.

Bugün üç kuruşluk rant için Cumhurbaşkanı ve Bakan'ı yakacak savunmalar geliştirenlerin, koşullar olgunlaştığında, misyonlarının gereği için hançeri en derinden saplamayacağını göz ardı edenlerin, o gün geldiğinde “kandırıldık, aldatıldık” savunmalarının bir karşılığı olmayacağını da hatırlatalım.