23 Ağustos 2015

Hani yoğurdu Türkler bulmuştu?

Batıda yoğurt bizim verdiğimiz isimle tanınır. Biz de çok gurur duyarız, yoğurdu biz icat ettik, ismini de biz verdik diye.

Bugünlerde, yoğurdu Türklerin bulduğuna inanmak çok güç... Türkiye'de yoğurt bulmak kırmızı Meksika fasulyesi konservesi bulmaktan daha zor. Bütün bakkallar marketler yoğurt dolu diyeceksiniz ama onlar yoğurt değil! Gerçek yoğurttan bahsediyorum ben.

Gerçek yoğurt "canlı"dır

Biraz geriye dönelim. Yaşı yetenler bundan 20-30 sene önceki yoğurtları hatırlamaya çalışsın. Çatalla yiyemezsiniz, kaşık gerekir, jöle gibi değildir. Ağzınıza attığınızda hafif ekşi bir tat alırsınız. Su salar, suyu da çok lezzetlidir. Bu yoğurttan yediğiniz zaman kendinizi çok mutlu hissedersiniz. Mideniz bayram eder, ferahlatır, serinletir.

Gerçek yoğurt "canlı"dır. Sütü yoğurt haline getiren, faydalı probiyotik bakterilerdir. Bağırsaklarımızda sindirime, hastalıktan korunmamıza yardım eden bakteriler.

İlk mayalandığı gün yoğurt bal gibi tatlıdır. 1 gün sonra o mayhoş yoğurt tadı çok hafif belirmeye başlar. Birkaç gün sonra güzel bir ekşilik alır. 1 hafta sonra da çok ekşimiş olur. Daha da bekletirseniz köpürür, kabarır ve yenmeyecek hale gelir. Tadındaki kıvamındaki bu değişimler yoğurdun canlı olduğunu gösterir. Mayalandıktan sonra da yoğurdun içindeki bakteri faaliyeti devam eder.

Yurtdışında "live yogurt" diye bilinen bu yoğurt yere göğe sığdırılamaz. Kıymetli bir yiyecektir. Hastalıklarda bu yoğurdun yenmesi tavsiye edilir.

Plastik yoğurt, plastik ayran

Bizde eskiden bütün yoğurtlar canlıydı. Şimdi nereye baksanız plastik yoğurt... Kabından bahsetmiyorum. Kabının plastik olması elbette yeterince kötü ama yoğurdun kendisi plastik. Hiçbir hayat emaresi yok! Büyük gıda şirketlerinin ürettiği yoğurtlar 1 ay buzdolabında dursa bile tadı değişmiyor. Ekşimiyor, köpürmüyor, bozulmuyor. Kediler köpekler açlıktan ölecek durumda olsalar bile bu plastik yoğurdu yemiyor. (Dr. Yavuz Dizdar'ın "Yemezler" kitabı bu konuda verilmiş çarpıcı örneklerle dolu.)

Hazır satılan ayranlar deseniz onlar da plastik. Başlangıcı sütten olma, içine biraz da tuz katılmış garip karışımlar... İsmi ayran, kendi değil...

Türkiye'nin önemsiz bir yiyeceği

Yoğurt buralarda önemsiz bir yiyecek haline gelmiş durumda. Umursayan yok. En iyi denilen kebapçıya gidiyorsunuz. Ala nazik (ali nazik) yemeğinin içindeki yoğurt plastik. Semizotu salatası yiyorsunuz, yoğurdu plastik. Haydarinin yoğurdu plastik. Keçiciliğiyle övünen Karaburun'a gidiyorsunuz, köy kahvesinde satılan ayran plastik.

Yoğurt konusunda Vedat Milor'un büyük emeği var. Televizyon programında gittiği her işletmede yoğurdun ne yoğurdu olduğunu özellikle soruyor.

Ayrıca evlerde yoğurt yapmaya başlamamızda Hakk'ın rahmetine kavuşmuş Ahmet Aydın hocamın da büyük emeği var. Bugün büyük şehirlerde köylerden gelmiş süt bulabiliyorsak biraz da onun yazıları, konuşmaları sayesinde. Allah razı olsun...