14 Ocak 2016

Hastalıklı bağımlılıklardan siyaseti korumak…

Bizde hayatın her anında kendimizi içinde bulduğumuz ilişkilerde ‘bağlılık' ile ‘bağımlılık' sürekli yer değiştirir.

Sözlüklere bakarsanız bağlılık sadakat, değerbilirlik, vefa gibi telaffuz edildiği anda bile insanı sıcaklığıyla saran anlamlara geliyor. Kim olursa olsun bir kişiye, takıma, partiye, örgüte kişinin kendi özgür iradesiyle, kendisini paralamadan, karşısındakini sıkmadan, daraltmadan beslediği sevgi ve saygı hali, yakınlık yani.

Lakin gelin görün ki bizim toplumda hangi mevki de hangi statüde olursa olsun insanlar bir süre sonra o bağlılığı mutlak suretle hastalıklı bir bağımlılığa dönüştürmekten geri kalmıyorlar.

Anne ve babaların çocuklarına, sevgililerin, eşlerin birbirlerine, kişilerin ailesine, takımına, hobisine, partisine, örgütüne, liderine duyduğu ilgi ve sevgi bir zaman sonra hastalıklı bir tutkuya, korkulu bir karasevdaya dönüşüp, zıvanandan çıkarıyor sahibini.

Sonuçta içimizdeki sevgi ipini koparmış vahşi bir hayvan misali azgınlaşıp, sağa sola saldırdıkça o çok düşlediğimiz ‘toplumsal hoşgörü' de ‘barış' da güme gidiyor maalesef.

***

Bu marazi bağımlılık halleri belki de teknolojiyle birlikte daha belirgin bir şekilde ve her yerde görülmeye başladı son zamanlarda. Siyasette de.

Sıradan insanlar da medyadan, politikadan, sanattan, edebiyattan, iş dünyasından tanınmış insanlar da partilere, örgütlere, ideolojilere,  liderlere duydukları ilgileri bağımlılık düzeyinde abartarak sergiler oldular.

Çoğunluğun siyaseten kendisine yakın bulduğu bir harekete duyulan bağımlılık boyutlarındaki aşırı ilgileri de tıpkı insanın ikili ilişkilerinde olduğu gibi izole edilmiş, tahammülsüz, tek yanlı bir bakışı diretiyor.

Eşlerin bağımlılık emareleri gösterdiklerine benzer şekilde her siyasi kesimin birbirleriyle geçirdiği baş başa zamanlar artmış durumda. Hiç kimse, mutlak karşıtı olmasa da kendi etrafına aldığının dışındakilere açılma, onları dinleme gereği duymuyor.

Toplumun ya da bağımlı addettikleri partinin, liderinin kendilerine mecbur olduğuna inanır megalomanlık sardı etrafı. Bu ‘en iyi ben bilirim' halleri kuşkusuz inanılmaz bir kibri de beraberinde besliyor.

Bu milletin nefes almasını sağlayan, ülkeyi değiştirip, dönüştüren bir siyasi harekete sızanlar, yaslananlar ve orayı can siparhane savunmakla kendilerini vazifeli kılan bağımlılar bana sorarsanız en tehlikelileri. ‘Sizi benden daha iyi kimse savunamaz' hallerindeki adanmışlık ürkütüyor.

Sadece kendi söylediklerinin ‘ tek doğru' olduğuna inanan marazi halleriyle adeta ‘Onlar benim ben onların her şeyiyiz. Biz birbirimiz olmadan yapamayız' ayarında gerçekten kopuk düşüncelerle çakıp duruyorlar önlerine gelene.

Bu tiplerin en çoğu medyaya doluşmuş durumda. Adanmış bağımlılık haliyle bir taraftan yaşadığı ilişkinin bitmemesi için her şeyi yaparlarken öte yandan kendisinin ne kadar bağımlı olduğunu göstermek adına en küçük farklı bir çıkışta insanı nasıl kurban edeceklerinin derdindeler.

Kraldan çok kralcı oldukça kıskançlıkları, öfkeleri, tahammülsüzlükleri, pervasızlıkları da artıyor. Kendilerince bağımlısı oldukları parti ve lidere yaranma halleri, herkesi kendileri gibi düşünme, kendileri gibi bağımlı kılma zorbalığına dönüşüyor.

Oysa sağlıklı bir politik taraftarlık, sevgi, destek bu değil.

Kendi fikrine göre insanlara ayar vermeye çalışmalardan, beğenmediği iki çift laf edenin, onca zaman yapıp ettiklerine zerre vefa duymadan anında ipini çekme hırçınlığından kimseye bir fayda yok. Hele de bu ülkede önemli değişimler, dönüşümler yapabilmiş insanlara, yönetimlere.

‘Şeyh uçmaz müritleri uçurur' misali lideri, partiyi, fikriyatı illa uçurma derdine düşmüş bu şaşkın müritlerin kör ve tehlikeli adanmışlıkları yapıcı eleştirileri sindirmiş durumda.

Hak, hukuk, adalet bilen, vicdan sahibi, kibir tuzaklarından uzak her siyasetçi ve siyasi hareket kralcı geçinen zevatların yaranmak adına cezalar kesen, kelleler alan boş boğazlıklarına bu denli izin vermemeli artık.

Yeni Türkiye'nin yolunun aynı zamanda yaşamın her alanında sağlıklı ve dengeli ilişkiler, sevgiler, saygılar kurmakla mümkün olduğunu unutmadan.