20 Nisan 2021

​Hayatımı koruma hakkımı elimden almak isteyenlere…

Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir. Ötanazinin farklı tipleri farklı yasal uygulamalara tabiidir. Pasif ötanazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötanazi çoğu ülkede yasaktır. Genellikle ötanazi başlığı altında tartışılan hekim destekli intihar (physician assisted suicide) genel olarak yasa dışı olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermond eyaletlerinde yasaldır. Aktif ötanazi Türkiye'de yasal değildir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hapis cezasıyla cezalandırılır. Bazı ülkelerde ötanazi yasal olmasa da, ötanazi faili cezaya çarptırılmaz.

(Buraya kadar olan açıklama, Wikipedia'ya ait. Ötanazi'nin ne demek olduğunu bu şekilde paylaşmışlar.)

Teşbihte hata olmaz, bazı yan etkiler "legal ötanazi"yi çağrıştırmıyor mu?

Aşı üreticileri hiçbir durumda sorumlu tutulamıyor, muafiyetleri var (bazı durumlarda ölüm söz konusu olsa bile).

Bu durum bizim ülkemizde farklı değil, hiçbir zaman da olmadı. Son dönemde yaşanan planlı salgın da bahaneleri oldu ve yine aşı üreticileri AB'den muafiyet istediler.

Kendinizden eminseniz eğer "nelerden ve neden MUAF tutulmak istiyorsunuz?" diye sormak lazım aslında.

Son zamanlarda sık sık, zorunlu aşı uygulaması dillendiriliyor.

Bu ne tıbben ne de hukuken zorunlu olmayan bir müdahale.

Biliyoruz ki aşıların üretici tarafından bildirilen ama asla öngörülemeyen yan etkileri var, bu yan etkiler kesinlikle küçümsenecek türden değiller.

Ani bebek ölümü sendromu, Menenjit, Guillain Barre sendromu ( Guillain-Barre Sendromu; sinir sisteminde meydana gelen, vücutta kas güçsüzlüğüne, refleks kaybına, uyuşmaya, karıncalanmaya sebep olan ve geçici felç hali yaratabilen, kesin tedavisi olmamakla beraber hastalığın etkisi azaltılabilen bir nörolojik hastalıktır, ölümle sonuçlanabilir ve inanmayacaksınız ama doktorlar hala bu hastalığın sebebinin bilinmediğini söylerler oysa ki üretici aşı yan etkileri arasında bunun olabileceğini bildirmiştir.) Bağırsak hastalıkları (kolon kanseri, Siroz, Sindirim sistemi kanamaları vb), Zatürre, Parestezı (uyuşma ve karıncalanma), Yüz felci, Anoreksı (ıstahsızlık), Ürtiker (deri üzerinde iltihaplı kabarcıklar), Anafilaktik şok vb.

Şaşırılacak bir durum yok aslında, sonuçta bizler hiçbir durumda aşı veya ilaç firmalarından şikayetçi olamıyoruz, kanunlarla korunuyorlar. Olabilecek her durumu (yasal olarak bildirmekle yükümlü olmadıkları içerik ve yan etkiler de var tabiki, bizim okuduklarımız sadece buzdağının görünen kısmı bundan emin olabilirsiniz) yazdık biz diyerek sıyrılıyorlar.

Durum bu denli vahimken ‘Ötanazi neden yasak?’ dediğinizi duyar gibiyim.

Çünkü bedenimizi korumakla yükümlüyüz, tedavi red hakkımız da var bizim, tabi bunu bilmeyen kişi sayısı yok sayılamayacak kadar çok maalesef..

 

Biz bedenimizi korumakla sorumluysak tıbben ve hukuken, o halde neden ısrarla zorunlu aşı söylemleri atılıyor ortaya?

Bu yazı ile içinize su serpmek istiyorum. Zorunlu aşı uygulaması cok zor bir ihtimal çünkü BEDENİMİZI KORUMAK ZORUNDAYIZ ve aşıların bin bir çeşit içerik ve yan etkileri var üstelik aşıyı uygulayan doktor bile sizin hiçbir yan etkiye rastlamayacağınıza dair imza vermez, veremez ki "Banane" der, haklı da… Ona ne?

Lütfen haklarınızı öğrenin, araştırın, bilenlere sorun ve çocuklarınızı, bedeninizi, varlığınızı savunun.

Son olarak; BANA AŞI DAYATACAK MADDE, KANUN VEYA KİŞİ, ÖNCE ÖTANAZİYİ YASALLAŞTIRMIŞ OLMALI

Ölümcül bir hastalıkta, acı çektiğim için  “KENDİ İSTEĞİMLE, HAYATIMA,  BİR HEKİM TARAFINDAN, SON VERİLMESİNE” "hukuken" müsaade edilmediği gibi, kişilerin yaşamlarına, varlıklarına, yaradılışlarına ve aşı yaptırmama taleplerine de  devlet, hukuk, bilim kurulu ve doktorlar tarafından her zaman saygı duyulmalı.

Zira bu benim bedenim ve SORUMLULUK DA ANCAK BANA AİTTİR…

Yani ölümcül bir hastalıkta bile, ölme hakkım yoksa, ölümcül olma ihtimali çok düşük covid19 hastalığı nedeniyle, ölümcül covid19 aşısının risklerini de, göze almama hakkım olmalı.

Bu şekilde ben kendi adıma sorularınızı cevapladığıma ve bir kere daha haklarınızın peşine düşüp, vatandaş, birey, anne & baba olarak dik durmanızı, kararınıza, bedeninize ve yaradılışınıza sahip çıkmanızın önemini bikere daha anladığınıza inanıyorum.

Unutmayın ki aşı tıbbi ve hukuki zorunluluk değildir.

Aksini iddia eden ilk paragrafta belirtilen

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nu tekrar okuyabilir.