Hayatımı koruma hakkımı elimden almak isteyenlere…
Ötanazi, bir kişinin veya bir hayvanın yaşamını, yaşamlarının dayanılamayacak durumda olarak algılanması sebebiyle, acısız veya çok az acıtan bir ölümcül enjeksiyon yaparak, yüksek dozda ilaç vererek veya kişiyi yaşam destek ünitesinden ayırarak sonlandırmak. Ötanazi uygulaması bu üçü dışında farklı formlarda da olabilir; örneğin pasif ötanaziye kişinin tedavi edilebilecek ama ölümcül bir bulaşıcı hastalığının tedavi edilmeyerek kişinin, pasif olarak, ölümüne yol açılması dahildir. Ötanazinin farklı tipleri farklı yasal uygulamalara tabiidir. Pasif ötanazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötanazi çoğu ülkede yasaktır. Genellikle ötanazi başlığı altında tartışılan hekim destekli intihar (physician assisted suicide) genel olarak yasa dışı olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington, Oregon, Montana ve Vermond eyaletlerinde yasaldır. Aktif ötanazi Türkiye'de yasal değildir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hastaya ötanazi uygulayan fail (hekim), tasarlayarak (taammüden) adam öldürme hükümlerine göre yargılanır ve ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hapis cezasıyla cezalandırılır. Bazı ülkelerde ötanazi yasal olmasa da, ötanazi faili cezaya çarptırılmaz.
(Buraya
kadar olan açıklama, Wikipedia'ya ait. Ötanazi'nin ne demek olduğunu bu şekilde
paylaşmışlar.)
Teşbihte
hata olmaz, bazı yan etkiler "legal ötanazi"yi çağrıştırmıyor mu?
Aşı
üreticileri hiçbir durumda sorumlu tutulamıyor, muafiyetleri var (bazı
durumlarda ölüm söz konusu olsa bile).
Bu durum
bizim ülkemizde farklı değil, hiçbir zaman da olmadı. Son dönemde yaşanan
planlı salgın da bahaneleri oldu ve yine aşı üreticileri AB'den muafiyet
istediler.
Kendinizden
eminseniz eğer "nelerden ve neden MUAF tutulmak istiyorsunuz?" diye
sormak lazım aslında.
Son
zamanlarda sık sık, zorunlu aşı uygulaması dillendiriliyor.
Bu ne tıbben
ne de hukuken zorunlu olmayan bir müdahale.
Biliyoruz ki
aşıların üretici tarafından bildirilen ama asla öngörülemeyen yan etkileri var,
bu yan etkiler kesinlikle küçümsenecek türden değiller.
Ani bebek
ölümü sendromu, Menenjit, Guillain Barre sendromu ( Guillain-Barre
Sendromu; sinir sisteminde meydana gelen, vücutta kas güçsüzlüğüne, refleks
kaybına, uyuşmaya, karıncalanmaya sebep olan ve geçici felç hali yaratabilen,
kesin tedavisi olmamakla beraber hastalığın etkisi azaltılabilen bir nörolojik
hastalıktır, ölümle sonuçlanabilir ve inanmayacaksınız ama doktorlar hala bu
hastalığın sebebinin bilinmediğini söylerler oysa ki üretici aşı yan etkileri
arasında bunun olabileceğini bildirmiştir.) Bağırsak hastalıkları (kolon
kanseri, Siroz, Sindirim sistemi kanamaları vb), Zatürre, Parestezı (uyuşma ve
karıncalanma), Yüz felci, Anoreksı (ıstahsızlık), Ürtiker (deri üzerinde
iltihaplı kabarcıklar), Anafilaktik şok vb.
Şaşırılacak
bir durum yok aslında, sonuçta bizler hiçbir durumda aşı veya ilaç
firmalarından şikayetçi olamıyoruz, kanunlarla korunuyorlar. Olabilecek her
durumu (yasal olarak bildirmekle yükümlü olmadıkları içerik ve yan etkiler de
var tabiki, bizim okuduklarımız sadece buzdağının görünen kısmı bundan emin
olabilirsiniz) yazdık biz diyerek sıyrılıyorlar.
Durum bu
denli vahimken ‘Ötanazi neden yasak?’ dediğinizi duyar gibiyim.
Çünkü
bedenimizi korumakla yükümlüyüz, tedavi red hakkımız da var bizim, tabi bunu
bilmeyen kişi sayısı yok sayılamayacak kadar çok maalesef..
Biz
bedenimizi korumakla sorumluysak tıbben ve hukuken, o halde neden ısrarla
zorunlu aşı söylemleri atılıyor ortaya?
Bu yazı ile
içinize su serpmek istiyorum. Zorunlu aşı uygulaması cok zor bir ihtimal çünkü
BEDENİMİZI KORUMAK ZORUNDAYIZ ve aşıların bin bir çeşit içerik ve yan etkileri
var üstelik aşıyı uygulayan doktor bile sizin hiçbir yan etkiye
rastlamayacağınıza dair imza vermez, veremez ki "Banane" der, haklı
da… Ona ne?
Lütfen
haklarınızı öğrenin, araştırın, bilenlere sorun ve çocuklarınızı, bedeninizi,
varlığınızı savunun.
Son olarak;
BANA AŞI DAYATACAK MADDE, KANUN VEYA KİŞİ, ÖNCE ÖTANAZİYİ YASALLAŞTIRMIŞ
OLMALI
Ölümcül bir hastalıkta,
acı çektiğim için “KENDİ İSTEĞİMLE,
HAYATIMA, BİR HEKİM TARAFINDAN, SON
VERİLMESİNE” "hukuken" müsaade edilmediği gibi, kişilerin
yaşamlarına, varlıklarına, yaradılışlarına ve aşı yaptırmama taleplerine
de devlet, hukuk, bilim kurulu ve
doktorlar tarafından her zaman saygı duyulmalı.
Zira bu
benim bedenim ve SORUMLULUK DA ANCAK BANA AİTTİR…
Yani ölümcül
bir hastalıkta bile, ölme hakkım yoksa, ölümcül olma ihtimali çok düşük covid19
hastalığı nedeniyle, ölümcül covid19 aşısının risklerini de, göze almama hakkım
olmalı.
Bu şekilde
ben kendi adıma sorularınızı cevapladığıma ve bir kere daha haklarınızın peşine
düşüp, vatandaş, birey, anne & baba olarak dik durmanızı, kararınıza,
bedeninize ve yaradılışınıza sahip çıkmanızın önemini bikere daha anladığınıza
inanıyorum.
Unutmayın ki
aşı tıbbi ve hukuki zorunluluk değildir.
Aksini iddia
eden ilk paragrafta belirtilen
5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nu tekrar okuyabilir.