19 Kasım 2015

Haydi Bismillah…

Yemin sonrası seçim hükümetinin istifasını sunmak için Cumhurbaşkanlığı Külliyesine çıkan Başbakan Davutoğlu, yeni hükümeti kurma göreviyle geri döndü.

Yarın (Cuma) kurulması gereken yeni hükümetin, kendisinden beklenen performansı göstermesi için öncelikle yaşanmış 13 yılı artık bir tarafa koyması ve bunun gerçekten ‘yeni bir başlangıç' olduğuna inanması gerekiyor.

Gerek yeni hükümette yer alacak Bakanların gerekse her bir yeni vekilin her şeye sıfırdan başladıklarına dair bir havaya girmeleri önemli.

Her partilinin kibirden, kapristen, kompleksten, büyüklükten uzak durması ve 1 Kasım ile birlikte yepyeni bir başlangıç yaptığına inanması gerekiyor.

Uzun iktidar dönemlerinin yarattığı ‘güç zehirlenmesi' tehlikesinden uzak durmanın yolu basitçe bu.

Her partilinin işine daha çok yoğunlaşabilmesi ve verimliliğini yükseltecek enerjiyi her daim taze tutabilmesinin ilk koşulu da.

2002'den bu yana süren hükümetler boyunca yaşanan her türden başarı da başarısızlık da, sevinç ve keder de günahıyla ve sevabıyla gönüllere terk edilmeli gayri.

Onca yıl yaşanan her şeyin hem güçlü yanların hem zayıf yanların neler olduğuna dair ehemmiyet arz ettiği unutulmadan tabii ki.

Ya da yapılanların artırıp, çoğalttığı tecrübe, bilgi ve vizyonun bundan sonrasına tutacak ışığının asla göz ardı edilmemesi gerektiği de.

Kurulacak yeni hükümetin nerelerde eksiklikler yaşayabileceğinin de nerelerde daha fazla güçlenmesi gerektiğinin de işaretleri uzun hükümet olma deneylerimde gizli çünkü.

Ne olursa olsun hiç kuşkusuz bugün hedeflere ulaşmak 13 yıl öncesinden daha kolay.

Fırtınalara, oyunlara, darbelere, kirli planlara, spekülatif dalgalara dirençli durabilmek de.

Vesayetleri geriletmiş, güç odaklarının karşısında seçilmiş bir hükümet olmanın güveni ve şahsiyetiyle dik durabilmeyi öğrenmişken artık iş daha kolay.

Dev projeleri ardı ardına yapabilme bilgisine, deneyimine, kapasitesine, kaynağına ulaşılmış bir hal söz konusuyken de.

Ya da ülkenin demokratik gelişimini tetikleyecek hukuksal, yargısal değişimler yetersiz de olsa 13 yıl öncesinden çok daha iyi bir noktadayken.

O halde artık ‘Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali' deyip işe koyulmanın vakti.

Ülkeyi bulunduğu yerden çok daha ileri noktalara taşımak, hayat standartlarını daha iyi yükseklere çıkarmak için…

Nice insanımızın hayatını bitiren, ruhlarımızı kirleten, sevgimizi ve umutlarımızı körelten silahlı silahsız terör belasıyla demokratik bir hukuk devletine yakışır metotlarla mücadeleyi sürdürmek için…

İlk on üç yılda yaşam standartları devasa büyüyen orta sınıf için yapılan her şeyin dar gelirlilere, emeklilere, öğrencilere,  yoksullara da yapılması için…  

Buzdolabına kaldırılan çözüm sürecinin bir an önce yeniden en hızlı ve etkili çalışmalarla ve daha geniş tarafları kapsayan müzakerelerle sonuca ulaştırılması için…

Ülkenin her bir vatandaşının daha müreffeh, özgür ve barış içinde yaşamasını sağlayacak temel hak ve hürriyetler konusunda daha ileri adımların atılması için…

12 Eylül faşist rejiminin ayıbından herkesi kurtaracak, demokratik bir hukuk devletine yakışır yeni bir Anayasa yapmak için...

Huzurlu, ferah, yeşil ve temiz kentlerin inşası için…

Bürokratların ve memurların gelenekselci kibirlerden, komplekslerden, üstenci yaklaşımlardan uzak, ülkede yaşanan değişimlere ayak uyduracak yeni bir düzenleme için...

Tarih, politika, edebiyat, sanat, sosyal bilimler ve kültür alanlarında özgür, özgün ve objektif düşünebilen, özgüveni ve kalite anlayışı yüksek nesiller yetiştirmek için.

Tabii ki illa da Davutoğlu'nun milletvekillerine yaptığı uyarıyı her daim kulaklara küpe ederek.

‘Eğer bir parti görevlisi, görev aldıktan sonra evini, arabasını, yaşam şeklini değiştiriyorsa ben o adamı partiye sokmam. Şaibeli bir durum vara bunun hesabını sorar, yollarımızı ayırırız. Bu konuda ben de hesap sorabilirsiniz.'

‘Haydi Bismillah…' Gözümüz üzerinizde.