VF kat sol
VF kat sağ

28 May 2015

HDP sonuca hazır mı?

Kürt siyasi hareketinin "Türkiyelileşmek" adına Türkiye solundan gruplarla birleşip daha geniş bir coğrafyada politika yapan bir partiye dönüşmesi, öteden beri hareketin planladığı bir projeydi.

Öyle ya Kürt meselesinde ve bölgede koşullar normalleştikçe Kürt halkının 'ovadaki siyasette' sözcülüğünü yapan bir partinin bölge partisi kimliğinin dezavantajını daha fazla taşıması düşünülmezdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), önceki HDK'nin partileşme oluşumu olarak doğdu. Haziran 2014'te BDP'li milletvekillerinin Halkların Demokratik Partisi'ne katılmasıyla işin partileşme boyutu da tamamlandı. 2014 Yerel Seçimlerine BDP olarak giren Kürt siyasetçiler, 7 Haziran seçimlerine parti olarak mı yoksa bağımsız adaylarla mı gireceği konusunda kamuoyunu uzun süre meşgul ettiler.

Doğrusu %10 seçim barajının varlığı ve çözüm sürecinin devamlılığı açısından bağımsız adaylarla seçime gireceğini düşündüğüm HDP'in onca sürüncemeden sonra parti olarak girme kararı beni şaşırttı.  

Kuruluşundan beri sahip olduğu kaynaklar açısından 'Türkiyelileşme' projesinin "erken" olduğunu düşündüğüm HDP'nin, Haziran seçimine parti olarak girmesini ise "yanlış" buldum.

Peki, neden 'Türkiyelileşme' projesi erken?

Proje yönetimi konusunda bilgisi olanlar bilir. Bir projenin ilk koşulu, o projeyi gerektiren bir ihtiyacın olup olmadığıyla ilgilidir. İkinci koşul ise o proje ile hedeflenen amaçlara ulaşabilmek, yani ondan beklenen verimliliği elde edilebilmek için gerekli kaynakların hazır olup olmamasıdır.

Bu iki koşul açısından bakıldığında 'Türkiyelileşme İhtiyacı'nın var olduğu net olarak görülmektedir (AK Parti'nin demokratikleşme konusunda attığı adımların ve çözüm sürecinin getirdiği normalleşmenin katkısıyla). İkinci koşul açısından baktığımızda ise projenin başarılı olması için gerekli olan kaynaklarının özellikle Türkiyelileşme ayağının eksik veya zayıf olduğu görülmektedir.

Bilinen gerçektir, ihtiyacı hasıl olsa da bir projenin 'kaynak' meselesinin gerek nicelik gerekse nitelik açısından yetersiz olması durumunda, o proje sonuçta 'yarar' değil 'zarar' getirebilir.

HDP'nin 'Türkiyelileşme' projesinin başarıya ulaşması için gerekli olan kaynakların yetersizliğinin elbet de siyasi, mali, idari hatta psikolojik ve kültürel boyutları var. Benim açımdan kaynakların psikolojik ve kültürel boyutları, yani bileşenlerin Türkiye ayağının siyaset anlayışı ve politik olgunluk açısından Kürtlerin geldiği seviyeden fersah fersah uzak olmasıdır. Bu duruma Kürtlerin de çoğu inanıyor. O yüzden de Türkiye bileşenlerinin kendi zorlu mücadelelerinin sonucu elde edilen durumdan faydalandıklarını düşünüyorlar.

Plansız, programsız, verimsiz ve de Kürtlere olan desteklerinde (son olarak çözüm sürecinde bile) hep temkinli olan Türk tarafı, bu projenin başarıya ulaşabilmesini sağlayacak bir politik düzeyde ve olgunlukta olmadığını onlara da gösteriyor çünkü.

Yine zamanın ruhunu okuyabilmedeki eksiklik, ülke değişimlerini analiz edebilmedeki zayıflık, tarihi Jakoben kibrin varlığı ve en önemlisi Kemalist ideoloji ile hesaplaşmadaki zayıflık, Türk tarafının "Türkiyelileşme" projesini başından başarısız kılacak diğer eksiklikleri.

Bu açılardan bakıldığında HDP'nin 'Türkiyelileşme' ve de seçime 'parti olarak girme' inadının, Erdoğan'ı engellemekten çok, Kürt hareketinin elde ettiği kazanımların, çözüm sürecinin ve bütün ülkedeki demokratikleşme adımlarının önünü tıkayacak bir girişim olacağını düşünüyorum.

Peki, Öcalan bu riskli proje girişimine karşı neden bu kadar suskun?  Tahminim, Öcalan, kendisini de devre dışı bırakmayı planlayan bir projenin sahiplerinin, 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak' yanlışını pratikte yaşayarak görmeleri için 'bilerek' sessiz kalıyor.  Yanlış bir projenin başarısızlığı karşısında Kürt halkının tepkisinin ne olacağını iyi bilen Öcalan, bu sayede zamanın kendisine inisiyatifi yeniden ele alacağı günleri getireceğini hesaplıyor da olabilir.

Kanaatimce yaşadığı koşullar sayesinde sabretme yeteneğini fevkalâde üst noktalara çıkarabilmiş Öcalan, Türk tarafından Kürtlere de bulaşan yok edici kibrin, bu türden ağır hatalardan alınacak derslerle törpüleneceğini düşünüyor.

Bütün bunlara 'Kürt halkının tepkisi ne olacak' sorusuna takılanlara gelince. Bunun için bir tahmin yapmaya gerek yok. Üşenmesinler 8 Haziran günü, bir HDP'nin Kürt illerinden aldığı oy oranlarını önceki sonuçlarla karşılaştırsınlar bir de Cihangir'den, Çankaya'dan, Alsancak'tan alınan oyların oranlarını.

Eminim Öcalan, burnunun dikine gidenlere vereceği dersin bütün kanıtlarını o rakamlardan toplayacak.